Suriye Rejim Ordusu’nun, Rusya desteği ile Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarına saldırısının ardından yükselen tansiyonu düşürmek için bir kez daha üçayaklı diplomasi devreye sokuldu. Yani askerler, diplomatlar ve istihbaratçılar. 8 Şubat cumartesi günü Ankara’da iki tur halinde yapılan ve yaklaşık 3 saat süren toplantı yüz yüze görüşme zincirinin ilki oldu. Devam edecek. Hatta Ankara’dan Münih’e uzanacak. Nasıl olacağını anlatmadan önce “Türkiye’nin İdlib hassasiyeti ve ısrarı” konusunda bir kaç notu aktarmakta fayda var.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerine de tehdit
İdlib’deki durum, Türkiye’yi iki açıdan ilgilendiriyor: İnsani ve güvenlik. Rejim sahada siviller için güvenli alan bırakmadıkça, Türkiye’nin sınırlarına göç baskısı artmakla kalmıyor, ‘terör riski’ de oluşturuyor. Bir güvenlik kaynağı; “Rejim İdlib’de yarattığı tablo ile istikrarlı bölgeleri de hedef alıyor. Orada oluşturulan baskı Afrin, Cerablus ve El Bab’ın istikrarını da bozuyor” diyor. Yani, Türkiye’nin yeniden yaşam belirtileri göstermesi için uğraştığı Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgeleri de risk altında. BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Mark Lowcock’un geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama biraz daha fikir verebilir. Lowcock; İdlib’den kaçan 144 bin sivilin Türkiye’nin kontrolündeki Afrin, Azez ve El Bab’a gittiğini açıkladı.
Münih’te Astana mümkün
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in telefon görüşmesi sonrasında Ankara’da kurulan İdlib masasının nasıl Münih’e uzanacağına gelince... Münih; 14 - 16 Şubat’ta 56. kez Güvenlik Konferansı’na ev sahipliği yapacak. Ünlü Hotel Bayerischer Hof’ta düzenlenecek konferansa katılım teyidi veren isimlere bakıldığında, martta gerçekleşme ihtimali beliren Astana toplantısına hazırlığın burada yapılması da, Fırat’ın hem doğusundaki, hem batısındaki durumun konuşulması neredeyse kesin. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun katılması planlanan konferansa, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ve İran Dışişleri Bakanı Zarif de katılım teyidi verdi. Ayrıca ABD Dışişleri Bakanı Pompeo ve Savunma Bakanı Esper de Münih’te olacak. Kaynaklar, Bakan Akar’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 13 - 14 Şubat’taki Pakistan seyahatine eşlik etme ihtimali bulunduğunu not düşse de her iki bakan için ikili görüşme planları yapılıyor. Dolayısıyla İdlib Suriye müzakeresi doğal olarak Münih’e uzanıyor.
Erdoğan, Pakistan yolcusu
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başta İdlib olmak üzere dış politika mesajlarını vereceği bir başka dış durak Pakistan olacak. Keşmir sorunu tartışmasız değerlendirilecek. Ancak Suudi Arabistan - Pakistan ilişkilerinin, daha doğrusu baskısının üzerinden geçileceğine de kuşku yok. Türkiye’nin yakın ilişki ve işbirliği içinde olduğu Pakistan, Suudi Arabistan’ın ekonomik baskısı altında. Ülke hatırlanacağı gibi aralıkta Malezya’daki Kuala Lumpur Zirvesi’ne Endonezya ile birlikte baskı nedeniyle katılamayan iki ülkeden biriydi. Türkiye bunun nedenini çok iyi biliyor. Suudi Arabistan’da 4 milyon Pakistanlı çalışıyor. Erdoğan bir konuşmasında, “Bunları geri göndeririz yerine Bangladeşlileri alırız diyorlar” demişti. Ayrıca, Pakistan Merkez Bankası’ndaki mevduatın çekilmesiyle de tehdit ediliyor. Yani, Pakistan ekonomik zorlukları üzerinden baskı altına alınıyor. Ancak geçtiğimiz günlerde Pakistan Başbakanı İmran Han, Malezya’ya gitti ve konferansa ‘yakın dostlarının ümmeti böleceğini düşünmesi’ nedeniyle katılmadığını, üzgün olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bu konuda bir kaç söz duyacağımıza kuşku yok.