Kılıçdaroğlu, geleneksel yıl sonu değerlendirme toplantılarının ilkini gazetelerin Ankara temsilcileriyle gerçekleştirdi. Parti Genel Merkezi’nde pandemi tedbirlerine uygun olarak düzenlenen toplantıda Kılıçdaroğlu gündemdeki konulara ilişkin açıklamalar yaptı
DİDEM ÖZEL TÜMER
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti kurması için para desteği vadedilen kişiler olduğu ve telefonlarının dinlendiği iddiasından sonra, anketlerde CHP’nin oylarının düşük gösterilmesi talimatının verildiğini söyledi. “Oylarımızın yüzde 15’e kadar düşeceği konusunda anketler de yayınlanacak arkadaşlar, biz bunları biliyoruz. Talimatın kimden verildiğini biliyoruz” dedi. Erken seçimi, Türkiye’nin ağırlaşan bir faturayı ödememesi için istediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, “Sandığı koyalım, toplum ‘devam et’ diyorsa devam etsinler. Ama ‘devam etmeyin, yeter, artık başkaları gelsin onlar belki soruna çözüm üretebilirler’ diyorlarsa, o zaman muhalefete oy verirler. Dolayısıyla iktidar yer değiştirmiş olur” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, AİHM’in Selahattin Demirtaş kararının, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Bahçeli tarafından sert sözlerle eleştirilmesine rağmen uygulanacağını kaydetti. Kılıçdaroğlu, “Bundan benim bir endişem yok. Uygulayacaklar ama topluma, ‘uygulamayacaktık ama elimiz mahkûm biz bunu uygulayacağız’ diyecekler. Karar uygulanmazsa ne olur? Faturası ağır olur. Onlar da biliyorlar. Kararın uygulanmaması? Çok şaşırtıcı olmaz. Kendi ülkesinde Anayasa Mahkemesi (AYM) kararını uygulamayan bir yönetim, bir başka krize yol açacaktır. Türkiye ile Avrupa arasındaki bağların kopmasına yol açacaktır” ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu gündemdeki konulara ilişkin özetle şunları söyledi:
Kılıçdaroğlu aralarında Milliyet gazetesi Ankara Temsilcisi Didem Özel Tümer’in de bulunduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı.
ERKEN SEÇİM İSTEMEMİN NEDENİ
Türkiye’nin giderek ağırlaşan bir faturayı ödememesini istememden kaynaklanıyor. Türkiye her geçen gün çok daha ağır bir tablo ile karşı karşıya. Eğer daha da ağırlaştırmış bir sürecin içine sokulursa, bunun vatandaşın bütçesine, mutfağına, okula, sokağa, her yere bir faturası çıkacaktır. Hükümet sorunları çözme kapasitesini kaybetti. Biz toplumun önüne sandığı koyalım, toplum ‘devam et’ diyorsa devam etsinler. Ama ‘devam etmeyin, yeter, artık başkaları gelsin onlar belki soruna çözüm üretebilirler’ diyorlarsa, o zaman muhalefete oy verirler. Dolayısıyla iktidar yer değiştirmiş olur.
TAKVİMİ ONLAR BELİRLEYECEK
(Aklınızda erken seçim takvimi var mı?) Aklımda bir takvim yok. Olmaması da doğal. Çünkü var olan iktidar öngörülebilir değil. Onlar belirleyecekler seçim takvimini.
BOYUNUN ÖLÇÜSÜNÜ ALSIN
Erdoğan üçüncü kez aday olsa ne olur, olmasa ne olur, ben bu tartışmaları gereksiz buluyorum. Girsin kardeşim, vatandaşın oyuyla boyunun ölçüsünü alsın.
KARARI UYGULAYACAKLAR
(AİHM’nin Demirtaş kararı) AİHM’nin kararının Türkiye’de uygulanmasını zorunlu kılan anayasa var. AİHM bir karar veriyorsa, Türkiye’nin o karara uyması lâzım. ‘Ben karara uymam’ dediğiniz andan itibaren kendinizi Avrupa’dan, çağdaş dünyadan tümüyle tecrit etmiş oluyorsunuz. Arkasından da, ‘bizde demokrasi var’ diyorsunuz. Kaldı ki kararı uygulayacaklar. Endişem yok. Uygulayacaklar ama topluma, ‘uygulamayacaktık ama elimiz mahkum biz bunu uygulayacağız’ diyecekler. Karar uygulanmazsa ne olur? Faturası ağır olur. Onlar da biliyorlar. Şaşırtıcı olur mu kararın uygulanmaması? Çok olmaz. Kendi ülkesinde AYM kararını uygulamayan bir yönetim, bir başka krize, Türkiye ile Avrupa arasındaki bağların kopmasına yol açacaktır.
ANAYASALARA BAKIYORUZ
(Güçlendirilmiş parlamenter sistem) Sadece kendi içimizde değil anayasa hukukçusu olan hocaların da görüşünü alıyoruz. Diğer ülkelerin anayasalarına bakıyoruz. Henüz bir araya gelip (Millet İttifakı) uyuştuğumuz ya da çatıştığımız ya da farklı düşündüğümüz yerler var mı, yok mu daha böyle bir öyle tablo önümüze gelmedi.
CUMHURBAŞKANI ADAYI
Cumhurbaşkanı adayı kim olacak, karizmatik birisi mi olacak ya da başka birisi mi olacak, bunu oturur liderler karar verirler. Adayın da en geç 1-1,5 yıl içinde yetkilerini büyük ölçüde parlamentoya devredileceğini bilmesi gerekiyor. Bütün bunlar oturulup konuşulması lâzım. Her parti ayrı ayrı mı cumhurbaşkanı adayı çıkaracak yoksa tek bir cumhurbaşkanı adayı mı çıkarılacak. Uzlaşma kültürü içinde kendi cumhurbaşkanı adayımızı veya adaylarımızı çıkarmış olacağız.
İLKELER ÖNEMLİ
Cumhurbaşkanı adayı sembolik bir pozisyonda olacağı için bugünden adayın belirlenmesi veya belirlenmemesi çok güçlü bir adayın gelmesi veya gelmemesi çok önemli değil. Millet İttifakı’nı oluşturan liderlerin sağduyuyla hareket ettiklerini, bireysel beklenti içinde olmadıklarını, önceliklerinin Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunları aşma olduğunu biliyorum. Dolayısıyla bugünden bir adayı belirlemenin hiçbir mantığı yok. Sadece yıpranmasına yol açar. Adaydan çok ilkeler üzerinde durmamız lâzım.
Taciz iddiaları için gereği yapıldı
(Taciz iddialarına sessiz kalındığı eleştirileri) Şu olursa eleştiriyi kabul ederiz, olay çıkmıştır, biz duymazlıktan gelmişiz. Ama böyle bir şey hiç olmadı.
Geldiği zaman gereği yapıldı. AK Parti’nin şöyle bir sıkıntısı var; gündem oluşturamıyor. Ne yapması lazım, hani çamura yatmak deriz ya... AK Parti’nin bugün geldiği nokta odur, çamura yatmaktır.
Erdoğan bakanları görevden alabilir
Merkez Bankası Başkanı ve Hazine Maliye Bakanı, şimdi Erdoğan’ın bir dönem söylediklerinin tam tersini yapıyorlar. Kimin istifa etmesi lazım? Erdoğan’ın. 128 milyar doları kime peşkeş çektiniz? ‘Ben şunları dayattım, faizi indirin, şunu şöyle yapın dedim, ama hiçbirisi tutmadı kusura bakmayın, ben onurlu bir insanım ve bu görevi yapamadığım için ayrılıyorum’ demesi lâzım.
Demez, diyemez. 1,5 aydır uygulamaya çalıştıkları ekonomi politikasının faturası kime çıkacak, sokaktaki vatandaşa.
Sarayda bir sorun var mı, yok. Çalgılı çengili yemekler var mı, var. Erdoğan’ın ekonomi birikimi yok. Kime teslim oldu. Londra’daki bir avuç tefecinin söylediğini yapmaya başladı. Merak ediyorum Erdoğan, bundan sonra ne söyleyecek ekonomi politikaları konusunda. Belki iki bakanı yarın sabah görevden alabilir, niye faizleri yükselttiniz diye.
Vergici olduğumu unuttular
Kefen bezinden, ayakkabıdan vergi alıyorsun milyonlarca dolar uyuşturucu parası Türkiye’ye gelip bankaya yatıracak sen bu adama bir uluslararası saygınlık kazandırıyorsun, parayı aklıyorsun, sıfır vergi alıyorsun, bir de sırtını sıvazlıyorsun. Bunu söyledim. Oradan belli bir cümleyi alacaksın vay efendim... Onlar benim vergici olduğumu unuttu galiba. Yıllarımı verdim bu işe..
LAİK PARTİYİZ
(‘CHP’den dindar olması beklenemez’ yorumları) Tüzel kişiler değil, özel kişilerin dindar olup olmadığı sorgulanabilir. Biz laik partiyiz. Kimsenin inancına müdahaleyi kabul etmeyiz, herkesin inancına saygına gösteririz. Kimin daha dindar kimin daha az olduğunu kim bilir?
EZAN EVRENSEL
(Türkçe ezan tartışması) Bir dönem Türkçe ezan okunmuş ama sonra CHP’nin de oylarıyla bugün bildiğimiz şekliyle okunması kararı alınmış.
Bugün okunan şekliyle evrensel hale dönüşmüş. Ezanın Türkçe, Arapça tartışmasının yapılmasını çok doğru bulmam. Gündeme getirilmesinin nedeni gündemi değiştirmek.
Ecevit’in cesaretini göstersinler
S-400’leri madem aldınız, kuracaksınız. ‘Ben kurmak zorundayım, para ödedim’ diyeceksiniz. Erdoğan kurar mı, kurmaz. Erdoğan ne diyorsa mutlaka aksi vardır. En azından Ecevit’in gösterdiği cesareti göstermesini isteriz. Kurmazsa ne olur, ikinci papaz vakası, başka da bir şey olmaz. Verdiği sözü tutmayan, 2,5 milyar dolarla dünyanın en pahalı hurdalığına sahip olan bir ülke konumunda oluruz.
Bahçeli yetmeyince
(Bahçeli’nin Akşener’e evine dön çağrısı) Sayın Bahçeli, Meral Hanım’a eve dön çağrısı yaptı, o da yanıtını verdi, ‘Genel merkezden ayrılıyorum eve dönüyorum’ diye. Dolayısıyla çağrı güzel bir sürprizle sonuçlandı. Bir dönem CHP’yi eleştirme görevi Sayın Bahçeli’ye verilmişti. Fakat Bahçeli’nin eleştirileri yetmeyince üzerine bir de Erdoğan eleştiriler yapmaya başladı. Beni şaşırtan nokta şu; elbette ki eleştirebilirsiniz, bu sizin en doğal hakkınız ama bizim söylemediğimiz cümleler üzerinden bizi eleştirmeye kalkması ortada bir sağlık sorununu gündeme getiriyor. Arkadaşlarımın olabildiğince MHP’yi muhatap almamalarını arzu ediyorum. Çünkü asıl muhatabımız iktidarda olan partidir, Erdoğan’dır. Şu da bir gerçek AK Parti diye bir parti yok. Bir kişi var.
İntikam davası
MİT TIR’ları davası aslında farklı düşünenlerden ya da olayı gündeme getirenlerden intikam alma davasıdır. Devlet olarak intikam almak için yargıyı kullanamazsınız. Şu anda Türkiye’nin en öncelikli sorunu hukuk sistemindeki bozulmadır, çürümedir. Siz AYM kararını tanımayan yargıcı alıp da daha üst makamlara taşıyorsanız, bu verilen talimatı yerine getiren bir hakimin nerelere girebileceğini göstermesi açısından önemlidir.
Talimatı biliyoruz
(Anketlerde parti oyunun düştüğü iddiası) Oylarımızın yüzde 15’e kadar düşeceği konusunda anketler de yayınlanacak biliyoruz. Talimatın kimden verildiğini, alanı da biliyoruz. Önümüzdeki seçimler bir parti seçimi değil. Önümüzdeki seçimler demokrasiden yana olanlar, totaliter rejimden yana olanların seçimidir. Olaya öyle bakıyoruz.
2021 mesajı
Karamsar değilim, bütün olumsuzluklara karşı Türkiye’nin bugün içinde yaşadığı sorunları kendi iç dinamikleriyle demokratik yollarla aşabileceği kanısındayım. 2023’de aydınlık ışığın geleceğini düşünüyorum. Umutsuzluğa kapılma hakkımız yok. Bedeli birlikte, demokrasi gelsin diye her türlü bedeli ödemeye hazırız. 2021 yılından umutluyum herkesin mutlu olduğu bir yıl olmasını diliyorum.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024