Bir devir kapandı, Suriye’de Baas rejimi devrildi. Savaş, 13 yıl gibi uzun bir süre devam etti ama Beşar Esad’ın çöküşü, 11 gün gibi kısa bir sürede geldi. Esad’a karşı mücadele eden muhalifler ülkede yepyeni bir sayfa açmaya çalışıyor.
Lakin yol uzun ve mayınlı çünkü muhalefetin ortak amacı Esad’ın devrilmesiydi ama bu yeni bir ülke inşa edebilmek için yeterli değil. Parçalı bir yapıdalar ve Suriye’nin geleceğine dair beklentileri de farklı. Biraz karamsar bir başlangıç gibi görünebilir ama Suriye’nin asıl sınavı şimdi başlıyor.
Geçiş mi, geçici hükümet mi?
Suriye’de iç savaş sürerken 2015’te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden (BMGK) çıkan 2254 sayılı kararla siyasi sürecin yol haritası çizilmişti. Tabii o sürecin tarafları rejim ve muhaliflerdi. Bugün artık rejim yok ve sahanın gerçekleri, Heyet Tahrir Eş-Şam’ı (HTŞ) ile başındaki isim Muhammed El-Golani’yi de siyasi denkleme soktu. Zira Şam’a yürüyüşün lokomotif gücü HTŞ’ydi.
El-Golani öncülüğünde, Muhammed El Beşir Mart ayına kadar başbakan olarak atandı. El Beşir’in başbakanlığında bir “geçiş hükümetinden” bahsediliyor ama bunun, yıllardır Suriye için konuştuğumuz ve tüm tarafları kapsayacak, anayasayı yazacak, ülkeyi seçime götürecek “geçiş hükümeti” olmadığını söyleyelim. Belki en fazla “geçici hükümet’ denilebilir. Çünkü ilan edilen hükümetin içinde, örneğin uluslararası toplumun da tanıdığı Suriye Ulusal Koalisyonu’ndan hiç kimse yok.
El Beşir başkanlığında kurulan hükümet en basit tanımla HTŞ’nin İdlib’teki yönetiminin Şam’a taşınmasıydı. Bu noktada sahadaki güç ilişkilerine bakıp ‘‘BM 2254 sayılı karar geçerliliğini yitirmiştir’’ diyenler olacaktır ki, ilk bakışta doğru gibi görünebilir. Ancak Suriye’de sorunsuz bir geçişi sağlayacak yol haritasını sunan belge de odur.
Bu kararla bağını kopartmamak, BM’nin yanı sıra ABD ve Türkiye gibi ülkelerin terör listesinde yer alan HTŞ’ye meşruiyet zemini yaratacak. El-Golani’nin Esad’ın devrilmesinden beri kullandığı ılımlı söylemler, bu şekilde ete kemiğe bürünmüş olacak. Bu sebeple El Beşir hükümetinin 3,5 aylık süreçte görevi, o hükümet kurulana kadar ülkeyi kontrol altında tutmak ve asıl geçiş hükümetinin hazırlığını yapmak olmalı. Türkiye’nin Şam’daki yeni yönetime telkinlerinin de bu yönde olduğunu düşünmek doğru olur. Esasen Ankara’nın desteğinin şartları da bunlar.
Yol haritası
Barışçıl süreç için izlenecek yol haritasının ilk adımı, 1 Mart itibariyle (Eğer Irak’tan ders alınacaksa bu süre ne kadar kısalırsa o kadar iyi) kapsayıcı bir geçiş hükümetinin ilanı olacak. İkinci adım, o hükümetin, BM 2254’te belirtildiği üzere ülkenin toprak bütünlüğü, siyasi egemenliği ve ülkedeki bütün farklılıkların haklarını teminat altına alacak yeni bir anayasa için çalışmalara başlaması. Farklı grupların talepleri bu aşamada elbette zorlayıcı olacaktır ama mutabakatla bir anayasa metni çıkabilirse, bunun da halkın onayına sunulması gerekecek. Referandumun sağlıklı gerçekleşebilmesi için geçmişte çalışmalar da yapılmıştı.
Suriye içinde yer değiştirmek zorunda kalan 7,2 milyon kişinin adresleri belirlenerek, seçmen kayıtları yenilenecek, bunlara 6 milyon civarında yurt dışında yaşamış ama geri dönmesi muhtemel Suriyelilerin de eklenmesi gerekiyor. Başka ülkelerde kalmaya devam edecek Suriyeliler için, nüfus yoğunluğuna göre sandıklar kurulması da gündeme gelebilir. Tabii bu arada Siyasi Partiler kanunu gibi yasal düzenlemelerin de yapılması gerekiyor.
Özetle süreç kırılgan. Esad’ın devrilmesinin üzerinden sadece bir hafta geçti, yolun çok başındayız ve Suriye halkının mevcut barış ikliminin bozulmasını istemediği çok açık. Siyasi zeminde buluşamayan grupların istediklerini alabilmek için silaha sarılmaları her zaman ihtimal dahilinde. Dahası, Suriye sahasında istikrarsızlığa oynayan aktörlerin ilerleyen süreci sabote etme çabasına girişmeleri de gözden uzak tutulmaması gereken bir ihtimal. Velhasıl, Suriye’nin asıl sınavı şimdi başlıyor.