Deniz Kilislioğlu

Deniz Kilislioğlu

deniz.kilislioglu@ntv.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye iki hafta boyunca orman yangınlarıyla mücadele etti, hâlâ da ediyor. Bu süreçte iki faktör mücadeleyi ağır şekilde sekteye uğrattı: Rüzgâr ve gece.

Bu iki faktör yüzünden bazı yerlerde alevler ancak yakacak yer kalmayınca söndü. Gündüz, saatler boyu gün ışığında verilen mücadele ise akşam saatlerinde rüzgârın şiddetini artırması ve alevlerin hızlanmasıyla tersine döndü. Havanın kararması uçak ve helikopterleri devre dışı bırakınca pek çok yerde gündüz harcanan çabalar boşa gitti. Tablo böyle olunca, “Yangınlara müdahale eden 57 helikopterden gece görüşü olan ve uçabilen yok mu?” sorusu akıllara geldi. Zira dünyada çok yaygın olmasa da gece görüşü takılmak suretiyle gece de uçabilen yangın söndürme helikopterleri var. Ancak bu, ABD’nin bile tam randımanlı şekilde yürütemediği çok riskli ve maliyetli bir faaliyet.

Haberin Devamı

Gece uçuşu mümkün mü?

Havacılık dünyası, yangınlarla mücadelede geleceğin bu alanda yani gece uçabilen yangın söndürme araçlarında olduğu konusunda hem fikir.

ABD’de farklı havacılık şirketleri helikopterlerin yangınlarla mücadelede gece kullanabilmesi için 1990’lı yıllardan bu yana çalışıyor. Helikopterlerin ilk testleri 2007’de başladı. Santiago Kanyonu’nda 21 Ekim’de çıkan yangından 5 gün sonra “CH-47 Chinook” tipi helikopter, ileriye dönük kızılötesi görüntüleme ekipmanlarıyla (dumanın içini gözlüklerden daha iyi görebilen gece görüş kabiliyeti olan ekipman) yola çıktı, ilk uçuşta 21 sorti yaptı ve yangının gece boyu ilerleyişini bir nebze olsun durdurdu. 2009’da Avusturalya’daki ölümcül yangınlar sonrası ABD’li şirketler çalışmalarını hızlandırdı. 2011 yılında ise ilk ciddi uçuşlar yapıldı, 2013 yılında bazı şirketler bu kez Sikorsky helikopterleri için lisanlar aldı.

Sistem nasıl çalışıyor?

Gece müdahaleleri genellikle biri destek olmak üzere çift helikopterle yapılıyor. Pilotlar kızılötesi görüşü sağlayan üçüncü jenerasyon kask ve gözlükler takıyor. Bunun yanı sıra Sikorsky S-76 tipi helikopterlerin burnunda bir termal görüntüleme kamerası bulunuyor. Oradan alınan HD görüntüler helikopterin arkasındaki 9 inçlik düz ekrana aktarılıyor, her iki helikopterde de görüntülerden “yangın davranış analizi” yapılıyor. Sikorsky’ye eşlik eden güvenlik helikopteri gelen görüntülere göre alevlerin bulunduğu alanı lazerle işaretliyor, ana helikopter de belirlenen alana taşıdığı suyu bırakıyor. Elbette gece operasyonlarında gündüz uçuşlarına göre çok daha kontrollü bir süreç işletiliyor çünkü riskleri fazla.

Haberin Devamı

Yangınla mücadele alanı ve maliyetler göz önüne alındığında bu yöntem ne ABD’de ne de ABD dışında yaygınlık kazanabilmiş durumda. Örneğin 50 eyaleti bulunan ABD’de, şimdilik sadece Kaliforniya’da kullanılıyor. Zira Kaliforniya’nın sadece ormanlık alanlarının yüzölçümü Türkiye’nin toplam yüzölçümünün yaklaşık 1.5 katı ve şirketlerden kiralama yöntemiyle yangın söndürme helikopterlerini filosuna katan Kaliforniya Yangın Departmanı’nın bunun için ayırdığı bütçe yıllık 300 milyon dolardan fazla.

Rüzgâr ve gece kazandı

Yangınlara gece müdahalesi

Avantajlar:

Zaman kaybedilmiyor,

Haberin Devamı

Hava sıcaklığı ve nem oranı düşük,

Rüzgârın hızı az...

Dezavantajlar:

Uçuş emniyeti daha az,

Duman görüşü daha da azaltıyor,

Gece görüş gözlükleri çevresel görüş sağlamıyor,

Elektrik hatları ve engebeli araziler risk yaratıyor,

Maliyetli...

Rüzgâr ve gece kazandı

‘Genetik kirlilik yaratılmamalı’

Orman yangınları sonrasında, küle dönen alanların nasıl eski haline dönüştürülebileceği, bu haftanın önemli gündem maddelerinden biriydi. Bu konuda doğru bilinen yanlışları, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Profesör Doğanay Tolunay sıraladı:

Kızılçam ormanlarını ağaçlandırmaya gerek yok,

Yangın, toprağın yüzeydeki 1-2 santimetresine zarar verir,

Ağaçlandırmaya hemen başlanamaz,

Önce yanmış ağaçlar kesilmeli, ki bu bile birkaç yıl alabilir,

Türkiye’nin her tarafından gelen fidanlar, bölgeye uyum sağlayamaz,

Antalya’ya İzmir’den, Muğla’ya Adana’dan kızılçam fidanı getirip dikemezsiniz. Genetik kirlilik yaratılmamalı,

1.000 metredeki kızılçam fidanı sahile dikilmez,

Kızılçam ağaçları 3-5 metre uzunluğa ancak 8-10 yılda ulaşır,

Bir orman 10 yıl içinde oluşabilir ama bu süre eko-sistem için yeterli değil,

Faunanın geri gelmesi ve eko-sistemin oluşması 50-60 yılı bulur.

Rüzgâr ve gece kazandı

Tek yol İran ile müzakere

Türkiye, kaçak yollardan ülkeye giren Afgan göçmenler ve gelecekte Afganistan’dan yaşanacak göç akını riski nedeniyle diken üzerinde. Türk-Alman Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Erdoğan sınır güvenliği için ne kadar tedbir alınırsa alınsın, kaçak geçişlerin sıfıra indirilemeyeceği konusunda uyarıyor ve “Sınırdan girdikten sonra yapılabilecek bir şey yok, çünkü bu mültecilerin sadece yüzde 20’si geldikleri ülkelere geri gönderilebiliyor” diyor.

Yani Türkiye için hedef, mülteciler sınırdan girmeden bir çözüm bulmak olmalı. Prof. Dr. Erdoğan, göçmenlerin İran’dan çok rahat geçtiğini hatta İran’ın bu geçişlere engel olmadığını ve sorunun tek çözümünün bu ülkeyle diyalog olduğunu söyledi, “Sınır tek taraflı korunmaz, kontrolsüz geçişlerin önüne geçmek için Tahran ile masaya oturmalı” dedi.

Geri kabul anlaşması

Prof. Dr. Erdoğan, Ankara’nın bir şekilde Tahran ile “Geri Kabul Anlaşması” yapması gerektiğinin, bu anlaşma olmadığı sürece Türkiye’nin kaçak yoldan giren Afganları İran’a göndermekte çok zorlanacağının altını çiziyor. Elbette burada çıkmaz nokta, Tahran yönetiminin böyle bir anlaşmaya yanaşıp yanaşmayacağı.

Suriye gibi temel başlıklarda Türkiye ile görüş ayrılıkları yaşayan İran’ın böyle bir anlaşmaya “Evet” demesi, Türkiye açısından başka dosyalarda müzakere pozisyonunu yumuşatması ile sonuçlanabilir. Prof. Dr. Murat Erdoğan’a göre İran bu kozu elinde bir kart olarak tutmaya devam edecek. Eğer böyle bir konuda masaya oturulacak olunursa, Tahran’ın Türkiye’deki İran rejimi karşıtlarının iadesi ve mali konuları gündeme getirmesi muhtemel.

Maliyeti AB üstlenir mi?

Brüksel de Afgan mülteciler konusunda büyük endişe taşıyor. Prof. Dr. Murat Erdoğan, Tahran yönetiminin de uzun süredir Suriye örneğini göstererek AB’den mali destek talep ettiğine dikkat çekiyor. Afgan mülteci sorununu çözmek için Türkiye-İran ve AB arasında üçlü bir mekanizmanın kurulup kurulamayacağı ise şimdilik soru işareti. Eğer böyle bir mekanizma kurulabilirse, AB’nin finansman sağlama konusunda istekli olup olmayacağı da hemen arkasından gelen bir diğer soru işareti.

Rüzgâr ve gece kazandı

Türkiye’de yakalanan düzensiz göçmenler:

(Göç İdaresi Genel Müdürlüğü verileri)

2014 : 58 bin 647

2018: 268 bin 003

2019: 454 bin 662

2020: 122 bin 302

2021: 70 bin 462 (İlk altı ay)

Toplam: 1.5 milyon

Yakalanan Afgan göçmenler:

2014: 12 bin 248

2018: 100 bin 841

2019: 201 bin 437

2020: 50 bin 161

2021: 29 bin 118