Deniz Kilislioğlu

Deniz Kilislioğlu

deniz.kilislioglu@ntv.com.tr

Tüm Yazıları

Bu hafta gündem, dış politika açısından çok yoğundu. Cumhurbaşkanı’nın Prag ziyareti, o ziyaretteki ikili görüşmeler, sonrasında Suriye, Ermenistan, Atina ile ilişkilerle ilgili açıklamaları, gündemin üst sıralarına taşındı. Bizim dikkatlerimiz Prag’dayken, dünyada bir kesiminin gözüyse İsveç’teydi. 1900’lerden bu yana dünyanın en prestijli ödülleri olarak bilinen Nobel Ödülleri dağıtıldı. Fizik alanında ödülü, bu yıl 3 bilim insanı paylaştı. Prof. Alain Aspect, Prof. Anton Zeilinger ve Dr. John Clauser. Bu üç isim, “Dolanık fotonlarla ilgili deneyler, Bell eşitsizliklerinin bozulduğunun gösterilmesi ve kuantum bilimindeki eğitimlere öncülük ettikleri” gerekçesiyle ödüle layık görüldü.

Haberin Devamı

Hiç kuşku yok ki bu kavramlar, fiziğe dair bilgisi olmayan çoğunluk için hiçbir şey ifade etmiyor. Bilimsel makaleleri ne kadar okumuş olsak da, Nobel Akademisi’nin değer gördüğü çalışmaları anlamak bizler için epey zor oluyor. Bu sebeple Dr. John Clauser’e ulaşıp, Albert Einstein’a meydan okuyan, onun teorilerinin aksini kanıtlayan ve kendisine 50 yıl sonra Nobel Fizik Ödülü’nü getiren deneyin neden önemli olduğunu anlamaya çalıştım. Clauser, yanıtına “Basit şekilde anlatması zor ama deneyeyim...” diyerek başladı ve şöyle devam etti:

Meydan okuyan deney

“Fizikteki en önemli temel teorilerden biri kuantum mekaniğidir. Bu mekanik, tüm atom hareketlerini anlatmaya yarayan bir temeldir. 1930’ların başlarında geliştirilmiş bu teoriyle pek çok öngörü yapıldı. Bu öngörülerden biri, partiküllerin eşleşmesiyle ilgiliydi. Bir şekilde, iki bireysel atom birbiriyle iletişim halinde olduğunu ortaya koyan teorilerdi. Ama bununla ilgili o zamanda deney yapılmamıştı. İnsanlar gözü kapalı bir şekilde bunun doğruluğuna inandı. Yakın mesafede bu olabiliyorsa, uzak mesafede neden olamıyor diye düşünüldü. Uzak mesafede etkileşimin olabileceğine Einstein inanmadı.”

Nobel Ödül sahibi Clauser, bir başka fizik efsanesi John Bell’in bu konuyla ilgili yazdığı kâğıdı okuyunca, temel teorilerle çelişebilecek sonuçlara ulaşabileceğini düşündü ve bunu kanıtlamak için de deneyine başladı. Clauser, “Doktoramın ardından başladığımız deneyde ‘Birbirinden epey uzakta olan iki atom parçasının birbiriyle bağlantısı devam ediyor mu etmiyor mu?’ bunu sorguladım ve çıkan sonuç şuydu: Evet, ediyordu” dedi. Clauser, üç kez aynı deneyi yaptığını ve sonuçlardan emin olduğunu vurgulayarak, “Einstein’ın pozisyonunun yanlış olduğunu gördüm. Benim deneyimde partiküller birbirinden yaklaşık 10 metre ayrıydı ve bu mesafeye rağmen birbiriyle irtibatlı olduklarını ortaya koydum” dedi. Özetle Clauser, Einstein’in teorisinin aksine, birbirine uzak olan atom parçalarının birbiriyle hızlı şekilde iletişim kurabildiğini kanıtladı. Yani bu deneyiyle Einstein’a meydan okumuş oldu.

Haberin Devamı

Işınlanma mümkün mü?

Bazı fizikçilere göre Clauser ve arkadaşlarının yaptığı bu deney sayesinde, insanlık için ulaşılmaz gibi görünen “ışınlanma” bir gün gerçek olabilecek. Ancak Clauser, bunu söylemek için erken olduğunu söylüyor. Clauser, “Uzay Yolu’ndaki gibi ışınlanmayı kullanabileceğimiz konusunda şüpheci yaklaşıyorum” diyor.

Haberin Devamı

Peki bu deney, bizim hayatımızı nasıl etkileyecek ya da değiştirecek? Clauser, deneylerinden çıkan sonuçların iletişim alanında kullanılmaya başlandığını anlattı ve “Çinliler iletişim uydusu yaptılar ve birbirinden binlerce kilometre uzaklıktaki iki nokta arasında kripto iletişimi sağladılar. Bu bizim deneylerimizin hayata uyarlanmasına bir örnek” dedi.

İşsizlikten Nobel’e yolculuk

‘İşsiz ve parasız kaldım’

50 yıl önce başladığı çalışmalar, O’na 50 yıl sonra Nobel getirdi. Ama geçen sürede Dr. John Clauser için hiç de kolay olmadı. Tüm kariyerini bu deneylere adadı, akademik olarak profesör unvanı alamadı, işsiz kaldı, tüm parasını da bu deneyler için harcadı. Özetle pek çokları için kariyerini heba etti.

Geçmişte kendisine yöneltilen bu eleştirileri de sordum. “Bugün artık Nobel ödüllü bir fizikçisiniz. Sizin için böyle düşünenlere bugün ne söylemek istersiniz?” dediğimde, cevabı şu oldu:

“Ben bunu önerdiğimde fakültemdeki insanlar, öğrencilerim ‘Herkes kuantum mekaniğinin doğru olduğunu biliyor, bunun deneyini yapmaya ne gerek var’ diyordu. Ben bunun sadece körü körüne kâğıt üzerinde bir teori olarak kalmasındansa deneysel olarak kanıtlanmasının iyi olacağına karar verdim. Bunu yaptığım için memnunum. Ama o zaman insanlar ‘bilinen bir sonuç için zaman ve para harcıyorsun’ dediler.”

80 yaşındaki Clauser bugün emekli ve kuantum tekniğiyle ilgili bir kitap yazıyor. Geçmişte yaptıklarının bir iş sahibi olmasına yaramadığını, dolayısıyla gençelere tavsiye vermenin iyi fikir olmadığını gülerek anlatıyor ama ekliyor:

“Ben çok eğleniyordum. Bu deneylerle kendimi sınıyordum. Entellüktel olarak zorlayıcıydı. Dolayısıyla yapabilecekleri şey şu: Kendilerine karşı dürüst olsunlar ve yaptıklarına inansınlar.”

İşsizlikten Nobel’e yolculuk

John Francis Clauser kimdir?

80 yaşında

1964: Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü Fizik mezunu

1966: Kolombiya Üniversitesi Fizik Sanatı master derecesi

1969: Kolombiya Üniversitesi Fizik Felsefesi doktorası

1969-1996: Kaliforniya Üniversitesi Öğretim Üyesi

1972: Kuantum deneylerine başladı

2010: Wolf Fizik Ödülü sahibi

2022: Nobel Fizik Ödülü