Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısından sonra İsrail’in başlattığı Gazze operasyonu katliam şeklinde devam ediyor ve ölü sayısının 11 bini geçtiği bu katliam durdurulamıyor. Bu tabloya karşın Arap ve İslâm dünyası ortak bir tutum sergileyemiyor. Ancak bu süreçte soydaş, dindaş hatta komşu bile olmamalarına rağmen Latin Amerika’da bazı ülkeler çok daha anlamlı bir duruş sergiliyor. Bolivya, Şili, Honduras, Kolombiya gibi ülkeler bu saldırılar sonrasında İsrail’le diplomatik ilişkisini ya kesti ya da büyükelçisini geri çağırdı.
Peki, binlerce kilometre uzaktaki kıtada bu ülkeleri Filistin davasında birleştiren sadece ABD karşıtlığı mı? Hayır. Filistin aslında ideolojik ve tarihsel olarak Latin Amerika’ya çok yakın. Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Esra Akgemci, bunda hem “çoğunlukla solcu hükümetlerin iktidarda olmasının” hem de “Latin Amerika’nın yaklaşık bir milyon Filistinli göçmene ev sahipliği yapmasının” payı olduğunu belirtiyor. Akgemci, “Sömürgeciliğe karşı mücadele veren yerli hareketlerin Filistin davasına duyduğu yakınlık ve Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) vaktiyle Kolombiya Devrimci Silahlı Kuvvetleri (FARC) gibi gerilla hareketleriyle geliştirdiği ilişkiler de bu tepkinin gelişmesinde önemli etkenler” diyor.
Şili: Filistin diasporası
Latin Amerika’da yaşayan yaklaşık bir milyon Filistinli göçmenin yarısı Şili’de. Filistinlilerin binlerce kilometre uzaktaki kıtaya göçleri 19. yüzyılın sonlarında başladı ve bunun sebebi Amerika kıtasının pek çokları gibi “Yeni bir kıta” olarak algılanmasıydı.
İlk gidenlerin tercihi Şili olmuştu. 1948’de İsrail’in kuruluşu ile yaşanan ‘Nakba’da (Felâket), ailesi Latin Amerika’da olanların çoğu Şili’yi tercih etti. Yıllar içinde bu ülkeye uyum sağlayan, Şili ekonomisine katkı veren Filistinliler ülkenin toplumsal yapısının bir parçası haline dönüştüler.
Bolivya: Evo Morales etkisi
Bolivya, 7 Ekim’den sonra İsrail ile diplomatik ilişkilerini ilk kesen ülkeydi. 2009’da da İsrail’in “Dökme Kurşun Operasyonu”nda aynı sert tepkiyi vermişti. Dr. Akgemci, bu tepkiyi “Bolivya bir yerli ülkesi” diyerek izah ediyor; “Eski Devlet Başkanı Evo Morales – Latin Amerika’nın ilk yerli Devlet Başkanı – yüzyıllardır kendilerine uygulanan soykırım pratiklerine karşı mücadele etmiş bir isim olarak, Filistin davasına özel bir yakınlık duyuyordu” diyor. Bugün iktidarda olan Luis Arce’in, Morales ile aynı partiden olduğunu da hatırlatıyor.
Ateşkes çağrısı
27 Ekim’de Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda “Gazze’de ateşkes” için yapılan oylamada Latin Amerika ülkeleri Şili, Bolivya, Kolombiya, Arjantin, Brezilya, Kosta Rica, Küba ve Dominik Cumhuriyeti “Evet” oyu kullandı. (Venezuela BM bütçesine katkı vermediği gerekçesiyle Genel Kurul’da oy kullanamadı.) Zaten Filistin devletini kıtada ilk tanıyan ülkeler Venezuela ve Küba’ydı. Bu ülkelerin İsrail ile diplomatik ilişkisi yok. Dr. Akgemci, İsrail’e destek verip, sivilleri hedef alan saldırılar sonrası pozisyon değiştiren Arjantin’in de BM oylamasında ateşkese “Evet” dediğinin altını çiziyor.
Da Silva pragmatizmi
Bazı ülkelerse İsrail’e karşı ses çıkartsa da henüz somut adımlar atmış değil. Dünyanın büyük ülkelerinden Brezilya’nın “orta yollu” politikasının sebebi, Devlet Başkanı Lula Da Silva’nın ılımlı liderliği. Dr. Akgemci, Da Silva’nın 2000’lerin başında Venezuela-ABD geriliminde de taraflarla konuşabildiğini hatırlatıyor. Ayrıca “Brezilya bugün Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Dönem Başkanı olduğu için diplomasi tarafında duruyor” diyor.
Filistin kökenli lider
Kıtada ABD yanlısı politikalar izleyen ve İsrail ile dayanışma gösteren ülkelerin başında El Salvador geliyor. Filistin kökenli Devlet Başkanı Nayip Bukele (Dedesi Filistinli, 20.yüzyılın başında El Salvador’a göç eden bir aile), Hamas’a tepki açıklamaları yaptı, İsrail’e destek pozisyonunu hiç değiştirmedi. Dr. Akgemci “El Salvador BM’deki oylamada ateşkesten yana oy kullansa da bu El Salvador’un pozisyonunu değiştirmiyor” dedi.