1- İptal kültürü demiştim ya geçen hafta, işte ona dair bir sürü yeni gelişme yaşandı. Her biri birbirinden saçma üstelik. Votka dökenler de vardı mesela; “İçmeyiz bir daha Rus içkisini” diye bağırarak. Hollanda’yı protesto ederken portakal bıçaklayan vatandaşımıza haksızlık ettiğimizi düşündüm ister istemez. Ama en saçması David Gilmour’un yaptığıydı sanırım. Pink Floyd’un 1987’den bu yana yaptığı tüm albümlerin ve kendi solo albümlerinin Rusya’daki dijital satış mağazalarından kaldırılacağını açıkladı. Rusya’nın Ukrayna işgalini kınayıp, Ukrayna ile dayanışacakmış böylelikle. O kadar saçma ki niye saçma olduğunu saçmalamadan açıklamak mümkün değil.
2- Türk televizyon izleyicisinin savaşa olan “ilgisi” nispeten uzun sürdü. Ben bir hafta sonunda savaşa dair haberlere ilginin düşeceğini sanıyordum 10-15 gün izlendi bu haberler ama sonra ilgi yavaş yavaş düşmeye başladı. Sanırım bu kadar uzun sürmesinde ayçiçeği yağı krizinin etkisi büyük. Başka sebepler de var elbette. Bunlardan belki de en önemlisi Baykar tarafından üretilen SİHA ve İHA’ların bu savaşta da Ukrayna ordusu tarafından kullanılıyor olması. Baykar’ın ürettiği SİHA ve İHA’ların bölgede yaşanan çatışmalardaki rolü ve etkinliği Libya’dan bu yana artarak sürmekte. Savunma sanayii alanında hak edilmiş bir ünü var. Ama hem Ukrayna Savunma Bakanlığı’nın hem Ukraynalı sivillerin bazı paylaşımlarına bakıyorum ve hafiften işkilleniyorum. Kimseyi övemeyen bir toplumda olduğumuz için mi tuhaf geliyor acaba?
3- Rusya saldırısının ilk haftasında 1 milyon civarında Ukraynalı mülteci konumuna düştü. Birleşmiş Milletlerin 11 Mart Cuma günü yaptığı açıklamaya göre ise toplam mülteci sayısı 2.5 milyonu aşmış durumda. Bu mültecilerin 1.5 milyon kadarı Polonya’ya sığınmış. Macaristan’da yaklaşık 250 bin, Slovakya’da ise 170 bin civarında Ukraynalı mülteci var. Romanya, Avusturya, İtalya, İspanya, Fransa, Litvanya ve Letonya ise sırasıyla en çok Ukraynalı mülteci alan ülkeler olmuş. BM raporuna göre, 2 milyon kadar da iç göçmen var. Ukrayna dışına çıkmamış ama içeride evini barkını terk etmek zorunda kalmış. 44 milyonluk ülkenin yüzde 10’u daha ilk haftadan mülteci konumuna düşmüş yani. Korkutucu rakamlar bunlar. Bu yüzyıl gerçekten göçmenler yüzyılı olacak galiba.
4- Yerinde olup bizzat şahit olmadıkça asla emin olamayacağımız şeyler yaşanıyor. Mesela bu hafta Rusya bir doğum hastanesini vurdu. Bu bir insanlık suçu. Bunu not edelim ve Rusya’nın işlediği ilk insanlık suçu olmadığını da unutmadan. Fakat Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov olayın düzmece, enkazdan kurtarılan kişilerin ise aktör olduğunu iddia etti. Nitekim vurulan hastane olayının ikonu haline gelen fotoğraftaki kadının bir Instagram fenomeni olduğu, sonra da gerçekten hamile olduğu çıktı ortaya. Zaten savaştan gelen haber ve görüntülerin hepsine mesleki olarak mesafeli olma eğilimim var, iyice karışıyor kafam.
5- Mülteci meselesi demişken, Türkiye’de özellikle tehlikeli hale gelen bir durum var. Bazı semtlerde mültecilerin çeteleştiği, gruplaştığı yönünde haberleri sık sık duyar olduk. Geçen hafta ve bu hafta ise bu grupların işledikleri -çoğu kendi aralarında olmak üzere- silahlı suçlara şahit olduk. Bu olayların önemli bir kısmı grupların kendi geçmişlerinden gelen husumetlere bağlandı. Fakat mültecilerin bu şekilde gruplaşması, bu grupların ateşli silahlara bu kadar kolay erişmesi, genelde suçtan uzak durmaya çalışan göçmenlerin de artık kolaylıkla suç işleyebiliyor olması ciddi bir soruna işaret ediyor. Ya entegrasyon için seferberlik çapında bir çalışma başlatacağız ve bu sorunu çözeceğiz ya da çok daha büyük sorunlara hazırlıklı olmamız gerekecek. Çünkü çağ gerçekten göçmenler çağı, buradakilerin gitmesi pratikte pek mümkün değil ve çok daha fazlası yolda.
6- Uluslararası kurumlar da bazı yol kazaları yaşadı geçen hafta. Mesela NATO. Tabii buna ne kadar yol kazası dersiniz bilmem; kuruluş, Dünya Kadınlar Günü’nü kutlamak maksadıyla kullandığı bir fotoğrafı tepkiler üzerine geri çekti. Tepkiler fotoğrafta yer alan kadın asker ya da milisin kamuflajının üzerindeki “Kara Güneş” sembolüne yönelikti. Kara Güneş Ukrayna’daki Nazi gruplarından biri.
7- Bu arada Ukrayna da Rusya da kapılarını paralı askerlere açtı. Bunun Avrupa açısından bir yan etkisi var, aşırı sağ milislerin Avrupa’nın dört bir yanından Ukrayna’ya doluşması. Ciddi bir silah ve çatışma eğitiminden geçmiş bu tecrübeli Neo Naziler geri dönünce ne yapacaklar diye düşünmekte haksız değil elbette Avrupalı liderler.