Deniz Bayramoğlu

Deniz Bayramoğlu

deniz.bayramoglu@kanald.com.tr

Tüm Yazıları

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TİP Milletvekili Can Atalay’ın vekilliğinin düşmesi üzerine yaptığı açıklamada kararı bir darbe girişimi olarak nitelendirdi. Anayasayı korumanın her vatandaşın vatandaşlık görevi olduğunu da hatırlatarak “Herkesi direnmeye, bu darbe girişimine karşı pozisyon almaya ve tepki göstermeye davet ediyoruz” dedi. Bu işte bana göre bir tuhaflık var. Kararın içeriği ya da çağrının uygunluğu gibi meselelerden bahsetmiyorum.  

Diyelim vatandaş sayın Özel’in çağrısına icabet etmek istedi; ne yapacak? Siyasi parti olan, tüm iller, ilçeler ve hatta beldelerde örgütleri olan, dokunulmazlığı olan sizsiniz. Vatandaşın kendisi adına muhalefet etme görevi verdiği de sizsiniz.  

Haberin Devamı

Mesela CHP bir miting organize etti de vatandaşı oraya mı davet ediyor? Hayır. Ya da CHP demokratik ve barışçıl bir tepki eylemi önerisi yaptı da vatandaşı buna davet diyor? Hayır o da değil…  

Eee, ne yapacak vatandaş, nasıl tepki gösterecek? Bence herkes işini yapsın. Tepkiyi siyasi parti göstersin vatandaş da o tepkiye destek versin, dahil olsun. Ne dersiniz bu formüle? 

İyilik ve inanç

Ramazan Pişkin ve Oğuz Erge isimli iki vatandaşımızı cinayete kurban verdik bu hafta. Ülkede her gün bir insan öldürülürken bu iki cinayet neden birçok insanı derinden sarstı?  

“İnsanlığın” bir cinnet çağının içinde yuvarlandığı günümüzde bu iki “insan” bize beşer yani biyolojik bir varlık olmaktan “aşkın” bir varlık olan insan olmaya giden yolu hatırlattıkları için bizi derinden etkiledi katledilmeleri. Ramazan Pişkin inanmanın, özü sözü bir olmanın ve inandığı gibi yaşamanın vücut bulmuş haliydi. “Dünya onların, ahiret bizim olsun” sözü doğrultusunda yaşadı. Oğuz Erge ise “iyilik”ti. Hacı Bektaş-ı Veli’nin “dili, dini, rengi ne olursa olsun iyiler iyidir” sözündeki “iyilerden” biriydi. Yani katledilen “inanç ve iyilikti”.  

O yüzden çok ağırımıza gitti. Her ikisinin de ruhları şad, mekanları cennet olsun. Allah rahmet eylesin. 

Kamera

Olay şu: Genç bir kız, bindiği taksinin parasını ödemeden kaçmaya çalışıyor. Taksici parasını almak için kızın peşinden gidiyor. Bu arada telefon kamerası ile de durumu kaydediyor. Taksici hakkını ararken mesafe ve edebini muhafaza ediyor. O genç kız ise adama hakaret ediyor, saldırıyor, vuruyor, küfrediyor. Tabi bu arada etrafa insanlar da toplanmaya başlıyor. Arada kızın “n’oluyor” diye soranlara verdiği yanıt ise korkunç: “Beni dövüyor.” Size çok basit gibi gelebilir ama bu cümleden sonrasının olası hikâyelerinin hiçbiri iyi bitmez. Bir haberci olarak çok gördük maalesef örneklerini. Allah’tan kamera diye bir şey var gerçekten. Var da ya olmasaydı?