Talat Halman
14 Mayıs, "Demokrasi Bayramı" idi bir zamanlar, 14 Mayıs 1950'de Demokrat Parti, ilk serbest seçimlerde, ezici bir çoğunlukla iktidara gelmişti. Hepimiz, Demokratlar gerçek demokrasiyi getirecek diye umutlanıyorduk. Birkaç yıl içinde "Demokrasinin tersi" geldiydi başımıza. DP, birçok anti - demokratik eylemlere girişti. Sonunda, 14 Mayıs 1950'den 10 yıl 14 gün sonra, "demokrasiyi kurtarmak" adına, bir askeri dikta geldi.
Bir süre "Demokrasi Bayramı" olarak kutladığımız 14 Mayıs, şimdi, tam 47 yıl sonra, yeni terslikler sergiliyor. Demokrasiyi savunan medya, sözde liderlerin kışkırtmasıyla menfur saldırıların hedefi oldu.
Siyasal, iktisadi, toplumsal yaşamımızda, bugün her şey, olması gerekenin tersi.
Demokrasimiz, kendisinin tam tersi olan taassuba, teokrasiye, totaliter rejime hizmet ediyor.
Ekonomik düzende, görülmemiş sayıda düzenbaz egemen. Zengin olmanın yolu, yolsuzluk diye düşünenler, devletin milletin kaynaklarını talan ediyor.
Herkesin hayrına uygulanması gereken yasalar, toplumdaki yoksulları ve güçsüzleri esirgeyeceği yerde, zenginlerin, güçlülerin, dişlilerin hizmetinde.
Özgürlük, çetelerin istediğini öldürmek, bir parti başkanının kızdığı bir TV'yi basmak ve kapatmak, düşüncelerini açıkça ve cesaretle dile getirenleri tutuklamak özgürlüğü oldu.
Eskiden "dinime dahleden bari Müslüman olsa" diye bir söz vardı. Şimdi, dinimize küfredenlerin, dinimizi berbat edenlerin birçoğu, dinci politika güden partililer...
Erdemli toplumun yolu, doğruluk olmalı... Oysa kaderimiz, mitralyöz gibi yalan yaylımı yapan, yolsuzluktan başka yol bilmeyen bazı politikacıların elinde...
Son bir yıl içinde kamuoyuna söylenen yalanların sayısı, tüm tarihimizde söylenmiş yalanların toplamını aştı desem inanır mısınız?
Kalkınma hızımız yüksek, ama uzmanlara sorulursa, "kara para" sayesinde oluyormuş bu. Saygın bazı iktisatçılarımız diyor ki: "Aman, kara para devam etsin, yoksa ekonomide çöküntüler olabilir. Ak paraya kalsak batarız."
İşte, demokraside, siyasette, ekonomide, toplumsal olgularda her şey, her şey olması gerekenin tersi. Bu tersliklerin sonu acıklı olacak gibi.
DEĞERLİ dostum Erol Üçer "Asrın Olayı" diyor. Türkiye ile Rusya, 25 yıl süreli, toplam 13 buçuk milyar dolarlık bir doğalgaz anlaşması imzaladı. Rusya'nın dev şirketi Gazprom, aralarında Botaş ve Gama da bulunan bir Türk şirketleri grubuyla çalışarak, her yıl ülkemize 6 milyar metreküp ölçüsünde gelmekte olan Rus doğalgazının miktarını yıldan yıla artıracak. Bir süre sonra, Rusya'dan aldığımız doğalgazın miktarı şimdikinin beş katına ulaşacak.
Gama'nın başarılı önderi Erol Üçer'in söylediğine göre, muazzam bir tasarı daha var: Karadeniz'in altına döşenecek olan yeni büyük boru hattı.
Rusya ile ekonomik ilişkilerimizin artması sevindirici... Rusya, kapı komşumuz, büyük bir pazar, bizden alabileceği pek çok mamullerimiz ve hizmet sanayilerimiz var. Özellikle Avrupa ile ilişkilerimizin "şeker - renk" olduğu şu dönemde, Rusya ile alışverişlerimiz, büyük avantajlar sağlayabilir. Ve güçlenen iktisadi temaslar, iki ülke arasında yeni diplomatik yakınlıklara da yol açacaktır. Keşke, başta Rus Federasyonu olmak üzere, bütün komşularımızla ticaret ve sanayi ilişkilerimizi beş katına, on katına çıkarabilsek.