Çetin Altan

Çetin Altan

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CIA'ya bağlı bir büroda, her gün tüm gazeteleri okuyup inceledikten sonra, güncel basındaki yayımlar hakkında rapor vermekle görevli genç ajanlardan biri; değişik gazetelerde çıkmış bazı haberleri yan yana getirerek, CIA'nın tepesindeki beyinlerin uygulamayı planladıkları belalı bir projenin ne olduğunu da, amaçlarını da, içeriğini de çözümleyiverir...Aldatıcı bir tiyatro görünümü arkasında, sürdürülmesi hesaplanan vahşi bir uygulamayı engelleyebilmek için de, elinden geleni yapmaya kalkar ama...Hem hayatı tehlikeye girer, hem de olmadık duvarlar çıkmaya başlar karşısına...* * *Bendenizin her sabah tüm gazeteleri gözden geçirirken, aklıma sık sık "Akbaba'nın 3 Günü" filminin takılmasının nedeni; birtakım sinsi ve belalı projeleri sezinler gibi olmak falan değil...Bendeniz olup bittim, politik tatavalar, yorumlar, analizler arkasında; ön plana çıkarılmayan milyarlarca dolarlık harcamaları kimlerin ne amaçla yaptığını ve kimlerin ne kazanıp, neyi kazanma peşinde olduğunu merak ederim.* * *Diyelim ki, şiddet eylemleri küreselleşiyormuş gibi görünmede...Diyelim ki Irak'ta Şiiler, Sünniler, Kürtler, Türkmenler; birbirlerinin boğazına doğru uzatmışlar ellerini ve patlamalar çatlamalarla yüzlerce insan ölmekte...* * *Bütün bu kanlı aşure kazanları, metelik harcamadan mı kaynıyor?Ve bendenizin de merak ettiğim, paraları kimlerin ne için harcadığı ile, kimlerin ne kazandığı ve kimlerin ne tür bir kazanç peşinde olduğu.Bendenizin merakını da elbet ne Başkan Bush yanıtlayacaktır, ne Başkan Chirac, ne Başkan Putin...20-30 yıl içinde de su yüzüne çıkmaya başlayacaktır, kimlerin neler kazandığı ile kimlerin neler kaybettiği...* * *Kanlı aşure kazanlarının görünmeyen getirisi; son toplamda İslam kesiminin mi üstünde yağmurlaşacak, yoksa okyanusları da kullanma birikimine sahip olan kesimin mi başında; yaşayanlar görecek...Tıpkı vaktiyle Enver Paşa'nın da, 2 milyon insanın hayatına mal olan bir sergüzeşten; kârlı mı, zararlı mı çıkmış olduğunu görmüş olanlar gibi...* * *Sabahın erken saatlerinde tüm gazeteleri gözden geçirmek...Kanlı aşure kazanlarıyla ilgili haberlerin dışında, taptaze yeni bir haber Hürriyet gazetesinde:"En büyük genelevi Dünya Kupası'na hazırlıyorlar - Almanya'nın en büyük genelevi, Berlin'de 2006 Dünya Kupası maçları öncesi açılacak. 'Artemis' adı verilen tesisin sözcüsü, genelevin taraftarlar arasında çıkması muhtemel şiddet olaylarını önleyeceğini söyledi".* * *Görüyorsunuz dünya nasıl değişmede... Almanya, Dünya Kupası maçları için Artemis adı verilecek muhteşem bir genelev hazırlamakta olduğunu övüne övüne ilan ediyor...Olimpiyat Stadı'na, yürüyerek sadece 25 dakika bir uzaklıkta kurulmakta olan Artemis genelevi; 3 bin 500 metrekarelik bir alanı kaplayan göz alıcı bir yapının içinde, pisin, sauna, sinema ve masaj salonlarıyla 60 odadan oluşacakmış. Günde 100 genelev dişisi, 600 müşteriye hizmet verecekmiş.Artemis'in sözcüsü de, polis sendikası başkanı da; böyle bir genelevin, suç oranlarını azaltacağını söylüyorlarmış...* * *Bir yanda küresel şiddet eylemleri; bir yanda Berlin'de fanatik taraftarların yaratacağı olası şiddeti yumuşatmak için hazırlanan, muhteşem bir genelev...* * *Radikal gazetesinde ise, paralı geçici çiftleşme sektörünün, bizde de nasıl hızla geliştiği şöyle belirtiliyordu:"Türkiye fuhuş merkezi oldu - Kadın ticaretinde ibre, Türkiye'ye döndü. Emniyet Genel Müdürlüğü istatistikleri Türkiye'de 10 yıl içinde 30 bini aşkın yabancı uyruklu kadının fuhuş gerekçesiyle sınırdışı edildiğini gösteriyor".* * *1960'lı yıllarda, "hipi" diye bilinen "çiçek çocukları"nın bir sloganı vardı; "Savaş yapma, aşk yap" diye...Sanki küresel teröre karşı; paralı, küresel bir çiftleşme turizmi de, denge kurma peşindeymiş gibi...* * *Küresel terör eylemlerinin daha önceki ölümcül azgın zebani grafikleri, "din savaşları, iç savaşlar, gerilla savaşları, yerel savaşlar, suikastçılar, fedailer, dünya savaşları" diye adlandırılır; bir yandan yüz binlerce insan ölürken, bir yandan da siyasal sınırlar değişir ve silah üreticileriyle, yeni postlar edinmiş politikacılar, büyük servetler kazanırlardı.* * *Genelevlerin de daha önceki, "kamasutra", "kaymaktabağı", "zina ve cima" meltemlerindeki, "zenginlerle fakirlerin o cennette müsavi" oldukları grafikleri; "kerhane, umumhane, randevuevi" diye adlandırılır ve oralarda çalışan kadınlara "sermaye", patronlarına da kadınsa "mama", erkekse "kerhaneci" denirdi...Mamalarla kerhaneciler de; tıpkı silah tüccarlarıyla, savaşlardan büyük vurgunlarla çıkmış hırslı siyasetçiler gibi, iyi şişirirlerdi keselerini...* * *Değişen dünyamızda kerhanecilik, rekabete açılan turistik bir sektöre dönüşeceğe ve reklamcılarına da büyük olanaklar sağlayacağa benziyor...Küresel terör ise, gelecek yıllarda; bakalım kimlerin ekmeğine yağ sürecek ve kimler, ödeye ödeye bitiremeyecekler bedellerini...* * *Sabahları erken saatlerde tüm gazeteleri gözden geçirmek de fena olmuyor hani; ayrıca salaklık salıncaklarıyla, akıl salıncaklarında kimlerin sallanmakta olduğu da, belirginleşiyormuş gibi sanki... c.altan@prizma.net.tr Sabahın erken saatlerinde, tüm gazeteleri gözden geçirirken, aklıma sık sık "Akbaba'nın 3 Günü" filmi gelir...