İnternet evliliklerine aman dikkat
İnternetten evlenmeye kalkan ve başına gelmedik kalmayan bir internet mağdurunun yaşadıkları: “Eşimi kaybettikten sonra uzun süre evlenemedim. Kendi çevremde de evlenebileceğim birisi yoktu. İnternette bir kadınla tanıştım. Buluştuk. Çok güzel ve gençti. Birkaç kez buluştuktan sonra, ‘Seninle evlenmek istiyorum. Ancak aramızdaki yaş farkı senin için sorun olur mu?’ diye sordum. ‘Hayır, ben sana âşık oldum. Benim için yaş önemli değil. Eski eşimden çok çektim,’ dedi.
Bana karşı aşıkmış gibi davranıyordu. Eliyle yemek yediriyordu. Aradan bir ay kadar geçince Ben, ‘Ne zaman evleneceğiz?’ diye sorduğumda, ‘Bir süre birlikte yaşayıp birbirimizi tanıyalım sonra nikahı yaparız’ dedi. Ben de bu isteğini makul karşıladım. Bir akşam eve bana ‘amcaoğlu’ diye tanıttığı bir adam geldi. Hep birlikte yemek yedik. Yemek sırasında sözde amcaoğlu, aslında çok başarılı bir iş adamı olduğunu ama işlerinin ters gittiğini, paraya ihtiyacı olduğunu, kendisine yardımcı olup olamayacağımı’ sordu.
Her 36 saniyede bir ceza davası açılıyor
Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre; Cumhuriyet Başsavcılıklarına da her 11 saniyede bir dosya geliyor. Her 32 dakikada bir cinsel suçlardan, her 24 dakikada bir insan hayatına karşı suçlardan, her 2.7 dakikada bir de adam yaralama suçlarından dava açılıyor. Bu sayılar şiddetin ne denli yaygın olduğunun somut kanıtıdır.
Hırsızlık veya gasp gibi mal varlığına karşı suçlarsa ilk sırada yer alıyor. Sadece mal varlığına karşı işlenen suçlar nedeniyle bir yılda 258 bin 307 dava açılmış. Bu sayılar 2008 yılına ait.
İnsan hayatına yönelik suçlarda çoğunlukla suç aleti olarak ateşli veya ateşsiz silahlar kullanılıyor.
Bu istatistikler sadece birer rakam değildir. Bunların her birinin acıklı ve gerçek bir öyküsü vardır. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Şiddet can almaya ve can yakmaya devam ediyor.
Ne zaman şiddet mağduruyla ilgili bir haber görsem içim yanıyor. Suçun mağdurlarının veya onların yakınlarının çektikleri acıları düşünüyorum.
M
Evlilikte doğru sorular mutluluk getirir
*Eşinize sık sık “Seni seviyorum” der misiniz?”
*En son ne zaman sadece eşinizle birlikte bir tiyatroya, konsere veya sinemaya gittiniz?
*Evlilik yıldönümü, doğum günü gibi özel günleri hatırlar mısınız?
*Evdeyken bile kendinize özen gösterir misiniz?
*Eşinizin ailesine kendi aileniz kadar değer verir misiniz?
*Eşinizi beğendiğinizi, zaman zaman da olsa ifade eder misiniz?
*Üzerinde gördüğünüz bir giysiyi fark edip ne kadar beğendiğinizi söyler misiniz?
Evliliğin tanımı
Evliliğe kutsallık veren aşktır.
Tolstoy
Başarılı veya başarısız, mutlu veya mutsuz olmamızı belirleyen en önemli etken, verdiğimiz kararlardır. Peki hayatımızdaki en önemli kararlar hangileridir? Bana sorarsanız insanın hayatında verdiği en önemli karar evlenme kararıdır. Evlenme kararı, insan yaşamını en çok etkileyen karardır. Bu kararı ne kadar bilinçli ve farkında olarak verirsek o denli mutlu sağlıklı ve başarılı oluruz. Mutsuz evlilikleri olan çok sayıda insan tanıdım. Onların pişmanlıkları ayrı bir çalışma konusudur. İnsan hayatını mutsuz bir evlilik kadar etkileyen çok az şey vardır.
Elbette ne kadar dikkat edersek edelim, tüm dikkatimize rağmen yine de yanlış bir evlilik yaparak mutsuz olabiliriz. Ama bunu hiç olmazsa asgariye indirmenin yolu, evlilik kurumuyla ilgili olarak bilgi sahibi olmaktır..
Öncelikle evlilik bir kadın ve erkeğin birlikte uzun bir yaşamı el ele, sevgiyle, acı ve tatlı günleri ile tüm yaşamı paylaşmaları, zorluklara birlikte göğüs germeleri, gerektiğinde her türlü fedakârlığa hazır olmalarıdır. Evlilik bir son değil
Boşanmalar üzerine yaptığımız çalışmalarda birçok evliliğin internette kurulan tuzaklar yüzünden yıkıldığını gözlemledik.
İşte internet mağduru bir kadının anlattıkları: “Çok mutlu bir evliliğim vardı. Eşimin evde olmadığı bir akşam İnternet’ten birisiyle tanıştım. Sadece sohbet ettik. Bu sohbetler sırasında “web cam” de açıktı. Bu kişi ertesi gün beni arayıp tehdit etti. Kendisiyle buluşmamı buluşmadığım takdirde görüntülerimi ve kendisiyle konuşmalarımı internette yayınlayacağını ve eşime göndereceğini söyledi.
Aslında konuşmalarımda korkacağım hiçbir şey yoktu. Ama gene de korktum ve buluşmayı kabul ettim. Yanında iki kişi daha vardı. Buluştuğumuzda beni alıp hiç kimsenin olmadığı bir eve getirdiler. Bir meyve suyu içirdiler. İçinde ne vardı bilmiyorum. O günleri hatırlamak da istemiyorum.
Orada çektikleri resimlerle bana şantaj yaptılar. Korkumdan elimdeki avucumdaki parayı onlara verdim. Artık para alamayınca o resimleri eşime de göndermişler. Eşim de bana boşanma davası açtı. Ben de aleyhimde açılan davayı kabul etmek zorunda kaldım. Hiç suçum yokken yuvam yıkıldı.”
İşte yıkılan bir başka yuva: “Eşim, son zamanlarda her gün işten geldiğinde doğru odasına gidip bilgisayarın
Evlilik sözleşmesi ile ilgili ilginç sorular geliyor. Örneğin;
“Evlendikten sonra boşanırsak çocukların velayetinin bende kalacağını sözleşmeye yazabilir miyiz?”
“Eşimin ailesinin bize en fazla ayda bir kez gelmesini istiyorum. Bunu sözleşmeye ekleyebilir miyiz?”
"Eşimin akşamları en geç saat 8.00’de evde olmasını istiyorum. Bunu nasıl garantiye alabilirim?”
“Bir köpeğimiz var, boşanırsak köpeğimin bende kalmasını nasıl sağlarım?” gibi ilginç sorular geliyor.
Bizim hukukumuzda bu tür talepler sözleşmeye konulamaz. Evleneceğiniz kişiyle veya halen evli olduğunuz eşinizle yapacağınız sözleşme sadece mal rejimleri ile ilgili olabilir.
Yani evlilik birliği içerisinde kazandığınız malların nasıl paylaşılacağı ile ilgili olabilir. Örneğin evlendikten sonra kazanacağınız parayla edindiğiniz malları eşinizle paylaşmak istemiyorsanız, bir mal ayrılığı sözleşmesi yapabilirsiniz. Böylece her eşin kendi kazancı ile almış olduğu mal varlıkları kendisinde kalır.
Ancak böyle bir talep eşiniz tarafından çok da olumlu karşılanmayabilir. Bence de ev