Boşanma davası açan bir kadın ve şaşırtan soruları
İşte konuşmalarımız:
“Eşime boşanma davası açtım. Beş yaşında bir kızım var. Kızımın velayetini babasına vermek istiyorum. Bunun için ne yapmalıyım? Mahkemeye, nasıl bir savunma sunmalıyım?”
“Ama siz bir annesiniz, beş yaşında bir çocuğun anne şefkatine ne kadar büyük bir gereksinimi olduğunu bilmiyor musunuz?”
“İyi de çocukla nasıl çalışacağım? Nasıl kariyer yapacağım? Ben de geleceğimi düşünmek zorundayım.”
“Siz işteyken çocuğa bakacak kimse yok mu?”
“Annem var, ama ‘Ben devamlı bakamam,’ diyor. Ben de başka çare bulamadım. Babasına vermek istiyorum.”
“Herhalde nafaka talep edeceksiniz. Aldığınız nafakayla bir bakıcı tutamaz mısınız?”
Boşanmaya karar vermeden önce en az on defa düşünün
Meslek hayatım boyunca, beni en çok etkileyen, ayrılan çiftlerin çocuklarının yaşadığı boyun büküklüğü oldu.
Onların yüzlerindeki hüznü, gözlerinden damlayan birkaç damla yaşı, anne ve babalarına “N’olur ayrılmayın,” derken yaşadıkları çaresizliği, hep üzülerek hatırlarım.
İşte eşinden boşanan bir annenin altı yaşındaki kızıyla ile ilgili duyguları:
“Biz duruşma sıramızı beklerken, küçük kızımın minik ellerini açarak, ‘Biz boşanmayalım,’ diye ettiği duaları, dün gibi anımsıyorum. Adliyeden ayrılırken babasına sıkıca sarılıp, son bir umutla ‘Babacığım bizi bırakma,’ diye yalvarışı hiçbir zaman aklımdan çıkmadı.
Babasının artık gelmeyeceğini bildiği halde, halen her kapı çalınışında ‘Babam geldi,’ diye kapıya koşuyor. Aradan 11 ay geçti, ama o umudunu kaybetmedi. Bunları gördükçe içim yanıyor, kahroluyorum.”
Yaptığım araştırmalarda, boşanmaların, asıl çocukları vurduğunu, hem de
Emel Hanım, ilk sorum şu olacak: Kadın olduğunuzdan dolayı karşınıza engeller çıktı mı?
-Daha çok, ben kendi kendimi engelledim. Karşıma tatsız olaylar çıkmasın, diye kendime engeller koydum. Yani zaman zaman kendimi korumak adına çok cesur olamadım. Bu çok büyük bir engel, yani kadın olmak kısmen özgürlüğümü aldı elimden. Çünkü popüler, genç ve güzel bir kadın olduğunuz zaman, mutlaka bir takım rahatsızlık verebilecek teklifler, bakışlar, davranışlar olabilir. Bunları engellemek için kendimi çok kontrol edip birçok şeyden vazgeçtiğim olmuştur.
Hayatınızda keşkeleriniz var mı? Örneğin, Keşke şunu yapsaydım, çok iyi olurdu, diyebileceğiniz şeyler var mı?
-Keşke dememek için çok gayret ediyorum. Ama bu mümkün değil. Ancak, insan gençlikte yaptığı hatalarla büyüyecek, deneyimler kazanacak ve böylece olgunlaşacak. Şu andaki halimi çok seviyorum. Deneyimlerimle geldiğim bu noktayı, düşüncelerimi, görüşlerimi hoşgörülü olabilmemi… Bütün bunlar bana yılların getirdiği artılar.
Sahip olduklarınız dışında hayatınızda neler olsaydı daha iyi olurdu?
-Aile olmanın çok önemli olduğuna inanıyorum. Tabı ki çok sevdiğim bir ailem var; annem, babam, kardeşlerim, yeğenlerim. Onları çok seviyorum.
Aldatan da aldatıldı bak başına neler geldi
İşte bir itiraf ve bu itirafla birlikte sorulan sorular:
“Bundan 2 yıl önce internette bir sosyal paylaşım sitesinde tanıştığım bir kadına aşık oldum.
İki çocuğum ve eşimi bırakıp onun peşinden gittim. Eşimin bana açtığı boşanma davasında istediği tazminatı ödememek için de üzerimde bulunan iki dairenin tapusunu sevgilimin bir yakınına satış göstererek devrettim.
Onu çok seviyordum. Aşkımız her geçen gün büyüyordu. Gözüm, sevgilimden başka hiçbir şeyi görmüyordu.
Eşimden boşandıktan sonra evlenmeyi planlıyorduk.
Benim kiraladığım bir evde birlikte yaşamaya başladık. İlk başlarda her şey yolundaydı. Bana öyle yakın davranıyordu ki, hayatım boyunca kendimi bu kadar mutlu hissetmemiştim.
Onun tek koşulu eşim ve iki çocuğumla mecbur kalmadıkça görüşmememdi.
Henüz zaman varken lütfen onu arayın
Dün gece yarısı gözyaşları içinde uyandım. Rüyamda annemi görmüştüm. Yine bana gülümsüyordu.
Annemi kaybedeli tam 4 yıl oldu. Aradan geçen yıllar içimdeki acıyı da özlemi de yok edemedi. Tek tesellim, ona her zaman değer vermemdi. Yıllar önce yakalandığı amansız hastalığı yenemedi.
Okula gönderilmediğinden, hayatta en büyük ideali bizi okutmaktı. Dört çocuğu ve eşi için her özveriye hazırdı. Çocukluğumun en haylazlığını onun sayesinde özgürce yaşayabildim.
O soğuk kış günlerinde okula giderken, saçlarımdan akan ve ayakkabılarıma kadar dolan yağmur sularından çektiğim çileyi, yarım metrelik karda okula varma çabalarımı, dayanılır kılan onun şefkati ve bitmez tükenmez hoşgörüsüydü.
Biz daha uyanmadan erkenden kalkar, sular akmıyorsa metrelerce uzaktaki kuyudan su taşır, sonra da buz tutmuş elleriyle sobayı yakmaya çalışırdı.
Ne zaman bir şeye üzülsem, beni arar, “Seni üzen nedir?” diye sorardı. Ben her
Kendimizi tanımak için 17 önemli soru
“Başkalarını yenen güçlüdür. Kendini yenen ise kahramandır.”
Lao tse
Özellikle evlenmeye karar verenlere ve evlilikleri devam edenlere aşağıdaki soruları değerlendirmelerini öneriyorum.
1)Nasıl bir çocukluğunuz oldu?
2)Değer yargılarınız neler?
3)Hangi yeteneklere sahipsiniz?
4)Olumlu veya olumsuz nelerden etkilenirsiniz?
Aldatma delilleri neler olabilir
Aldatma konusuyla ilgili olarak gelen maillerde, “Eşim tarafından aldatıldığımı biliyorum. Ama aldatıldığımı nasıl kanıtlayacağım?” soruları sıklıkla soruluyor.
Evet aldatmayı kanıtlamak eskisi kadar kolay değil. Zina suç olmaktan çıktı. Aldatanın özel eşyalarını karıştırmak, özel bilgisayarına girmek, maillerini kontrol etmek yasalara aykırı…
O halde, aldatma mağduru boşanma veya tazminat davasında ne yapacak? Hangi kanıtları sunabilecek?
İşte mahkemeye sunulabilecek deliller:
*Birlikteliği bilen, gören veya bir telefon konuşmasını duyan tanıklar,
*Cep telefonu veya sabit telefon görüşme kayıtları,
*Kredi kartı hesap dökümleri,
Aldatan eşe tuzak mı aman dikkat
“Aldatılan kadının, eşine kurduğu görülmemiş tuzak,” başlıklı yazımı okumuşsunuzdur. Gelen e-maillerden, benzer sorunları yaşayan çok sayıda kadının olduğu anlaşılıyor.
Bugün de, “Aldatılan bir kadın ne yaparsa başı derde girer?” sorusuna yanıt vermek istiyorum.
Türk Ceza Kanunu’na göre zina suç olmaktan çıktı. Yani aldatma nedeniyle hiç kimseye ceza davası açılamaz.
Ama sizi aldatan eşinizi yakalamaya çalışırken, yasalara aykırı davranırsanız hakkınızda ceza davası açılabilir.
Yasalara göre, “O benim eşim, onun bilgisayarına da girerim, telefonundaki mesajlara da bakarım,” diyemiyorsunuz.
Hatta aldattığını “Kendisi itiraf etse,” bile sesini veya görüntüsünü kayda alamazsınız.
Türk Ceza Kanunu’na göre, kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlâl edenler 2 yıla kadar hapis cezası alabilir. Gizliliğin, görüntü veya seslerin kayda alınarak açıklanması durumunda ise ceza 3 yıl hapistir. Bu suçun basın yayın