Cengiz Hortoğlu

Cengiz Hortoğlu

hortogludorduncubakis@gmail.com

Tüm Yazıları

Emel Hanım, ilk sorum şu olacak: Kadın olduğunuzdan dolayı karşınıza engeller çıktı mı?

-Daha çok, ben kendi kendimi engelledim. Karşıma tatsız olaylar çıkmasın, diye kendime engeller koydum. Yani zaman zaman kendimi korumak adına çok cesur olamadım. Bu çok büyük bir engel, yani kadın olmak kısmen özgürlüğümü aldı elimden. Çünkü popüler, genç ve güzel bir kadın olduğunuz zaman, mutlaka bir takım rahatsızlık verebilecek teklifler, bakışlar, davranışlar olabilir. Bunları engellemek için kendimi çok kontrol edip birçok şeyden vazgeçtiğim olmuştur.

Haberin Devamı

Hayatınızda keşkeleriniz var mı? Örneğin, Keşke şunu yapsaydım, çok iyi olurdu, diyebileceğiniz şeyler var mı?

-Keşke dememek için çok gayret ediyorum. Ama bu mümkün değil. Ancak, insan gençlikte yaptığı hatalarla büyüyecek, deneyimler kazanacak ve böylece olgunlaşacak. Şu andaki halimi çok seviyorum. Deneyimlerimle geldiğim bu noktayı, düşüncelerimi, görüşlerimi hoşgörülü olabilmemi… Bütün bunlar bana yılların getirdiği artılar.

Sahip olduklarınız dışında hayatınızda neler olsaydı daha iyi olurdu?

-Aile olmanın çok önemli olduğuna inanıyorum. Tabı ki çok sevdiğim bir ailem var; annem, babam, kardeşlerim, yeğenlerim. Onları çok seviyorum. Ama bir de çekirdek aile var; eşiniz, çocuklarınız, yuvanız. Ben bunu gerçekleştiremedim. Benim en büyük keşkem bu.

Müzikle ilgili çalışmalar yapmanız mümkün olmasaydı, müzik dışında ne yapmak isterdiniz?

-Hep sanatsal konulara ilgim var benim. Mesela resim yapardım mutlaka… Ressam olabilirdim; Çünkü seviyorum ve yeteneğimin olduğunu biliyorum. Ama bunu geliştirme imkanım olmadı.

Başka ne olabilirdi?

-İlgi duyduğum şeyler var. Mesela iç mimar olabilirdim. Çok ilgi duyuyorum. Kimse inanmaz ama, ben nakış dikiş gibi el işlerini de çok seviyorum, yani el işleri… Kendi tasarladığım çeşit çeşit aksesuarlarla uğraşmak beni çok mutlu edebilir. Ama asıl sevdiğim ve başarılı olduğuma inandığım konu yazmak.

Hayatta sizin için çok önemli üç şey nedir diye sorsam ne cevap verirdiniz?

-Onu üç değil de 33 falan yapabilir miyiz? Her şeye önem veriyorum ben. Hayatın içindeki her şey benim için çok önemli! İnsanlar, onların duyguları, yaşamları, ailem, sanatçıların yaşamlarında geçirdikleri evreler, yaşlılar, kimsesiz çocuklar, ülkemin sorunları, ezilen kadınlar, gençlerin sorunları, yoksul insanlar, sokaktaki çaresiz hayvanlar… Her şeyi ciddiye alıyorum. En önemli üç şey deyince sadece kendimi düşünemiyorum.

Haberin Devamı

Şimdiden 333 oldu.

-Evet ailem, işim, dostlarım diyebilirim. Yani çok önem verdiğim illa da ilk üçse… Ama yaşamın içindeki herkes, her şey beni çok ilgilendiriyor.

Emel Sayın ile çok farklı bir röportaj

Biliyorsunuz, en çok ilgilendiğim konulardan birisi kadın hakları. Sizin hayatınızda iz bırakan, sizi yaralayan bir şey yaşadınız mı?

-Evet yaşadım.

Neler yaşadınız?

Unutamadığım bir tokat ve hakaret içeren ağır tek bir kelime. Beni derinden etkileyen asla unutamadığım iki olay.

Hakaret içeren o ağır kelime neydi?

-Sevgiden gelen, aslında kıskançlıkla söylenen bir sözdü, ama hak etmediğim için bu bana son derece ağır gelmişti.

Emel Hanım aşık olduğunuz biri var mı? Tabi istemezseniz cevaplamayabilirsiniz…

Haberin Devamı

-O zaman bu şansımı kullanıyorum. İstemiyorum ve cevaplamıyorum. Şaka şaka… Bir gün, 90 yasında ağır hasta olarak yatağında yatan ama hala yasama sevincini kaybetmemiş, hatta doktoruyla tatlı tatlı flört eden bir büyüğüm bana, “Aşık olmasan bile göz flörtünden asla vazgeçme. Bunun hiçbir zararı yoktur. Seni hep genç tutacaktır.” demişti. Bunu uygulamaya çalışıyorum, ama çok da kolay değil. Yani birinin gözüne gözümü dikip bakamıyorum bir türlü.

Göz flörtü olan birisi var mı?

-Göz bu belli mi olur…

Peki Emel Hanım sizce aşk nedir?

-Her şey… Aşk bütün duyguların üstünde, mantığın yok olduğu, kaybolma ve kaybetme korkusu taşıyan sonsuz bir tutku…Anlatamıyorum… Ama bir de ilahi aşk var ki o boyuta geçersek söylenecek çok şey var.

Biraz da gelecekten konuşalım. Geleceğe dönük ne gibi planlarınız var?

-En önemli planım hiçbir şey yapmamak. Fakat asla planlarımı uygulayamıyorum. Bunu ne kadar istiyorum, Cengiz Bey, senelerdir…Hiçbir şey yapmamak.

Emel hanım, hiçbir şeyi yapmamayı yapmayı mı istiyorsunuz?

-Bunu yapmayı istiyorum. Fakat başaramıyorum. Hoşuma giden, beni heyecanlandıran, bir teklif geliyor, çalışma anlamında söylüyorum. Hiçbir şey yapmama planım yine suya düşüyor. Bu böyle geçiyor yani ömrüm böyle geçti. İyi ki böyle oluyor. Bakıyorum şarkı söylemeyi hayatımdan aldığınız zaman, kendimi hiç hissediyorum. O beni çok besleyen bir şey…

Artık başka bir yaşam istiyorum daha huzurlu daha dingin… Ama bir mail geliyor, sevgi dolu hayranlık dolu özlem dolu… O zaman, “Sen ne yapıyorsun? Nereye gidiyorsun?” diyorum. “Bu sevgi reddedilir mi? “Onlara borçlusun, ” diyorum. Hala bir şey verebiliyorsam, devam diyorum ve devam ediyoruz.

Devam dedikleriniz arasında yeni bir kaset çalışması var mı?

-En çok istediğim şey bu. Yani yapmam gerekiyor, bunu hissediyorum. Bir de farklı konseptlerde konserler vermek istiyorum.

Geleceğe dönük planlarınız arasına başka neler var?

Sevgili Ahmet Özhan’la birlikte konserler vereceğiz. Ayrıca yine birlikte televizyon programı projemiz var.

Başka neler var?

- Türkülerden oluşan bir albüm teklifi aldım, bunun üstünde çalışıyoruz.

Bunların dışında yapmak istediğiniz projeleriniz?

-Kitap hazırlığım var. Özellikle de iş hayatımı anlatan anılar olsun, istiyorum. Bir de çocuk hikayelerim var, çocukları çok severim. Benim de çocuk yanım bazen ağır basar ve bazen sıkıntılı anlarımda oturur, Tom and Jerry izlerim. Bu bana huzur verir. Beni masal dünyasına götürür. Onun için çocuk hikayeleri yazıyorum. Bir de hayvanlara inanılmaz bir acıma duygum, şefkatim, sevgim var.

Emel Hanım, sizi en çok ne mutlu eder? Nelerle mutlu olursunuz? En çok keyif aldığınız şeyler nelerdir?

-Sevdiğim insanlarla, ailem veya dostlarımla bir arada olmak bana müthiş keyif veriyor. Sahnede şarkı söylemek ve içten olan o alkışı duymak, beni gökyüzüne doğru çıkaran bir duygudur. Kedimi kucağıma alıp da onu okşadığım zaman, onun beni öpmeye çalışması, patisiyle yüzümü sevmesi beni alır götürür.

Yani sevdiğiniz şeylerin parayla bir ilgisi yok mu?

-Aklıma gelmedi…

Şunu demek istiyorum; Yani insanı asıl mutlu eden küçük şeyler mi? Hayatın da anlamı bu mu acaba?

-Evet, küçük şeyler insanları zaman zaman mutlu edebilir. Ama maalesef parasız olmak, mutluluğa engel olabiliyor.

Emel Hanım, sizi çok iyi tanıdığım için biliyorum; bütün başarılarınıza, isminize, ününüze rağmen, mütevazılığınızı koruyorsunuz. Bunu başarmak çok zor mudur?

-Ben buyum sadece. Başka türlü olamıyorum. Şımarmaya hiç gerek yok. Ne kadar başarılı olursanız olun. Hiçbir şey kalıcı değil. “Çok meşhur oldum falan, ” diye başka bir boyuta geçmeye hiç gerek yok bence. Aynı yerde kalıp bunun farkına varabiliyorsanız bu büyük bir haz.

Kendini kaybetmemek de çok kolay değil herhalde? Sürekli alkışlanan birisiniz.

-Çok doğru. insan yapısı buna müsait. Egomuzu mutlaka kontrol etmek durumundayız. Ayaklarınız yere basmalı ve gördüğünüz aşırı ilgiyi, hayranlığı hazmedebilmelisiniz. Halk, bunu başaran sanatçıları ailesinin bir ferdi gibi bağrına basıyor.

Başarmak isteyenler size, “Başarının sırrı nedir?” diye sorsalar, ne cevap verirsiniz?

-Bence bir hedef belirleyin, prensipleriniz olsun. Mümkünse sevdiğiniz işi yapmaya çalışın veya işinizi severek yapmayı benimseyin. Ama asla hayatınızı yaşamaktan da vazgeçmeyin. Yani hem eğlenin, sevdiğiniz şeyleri yapın hem de çalışın. Yoksa hayat ellerinizden hızla akıp gidiyor.

Peki bilgisayarla internetle aranız nasıl? Teknolojiyi nasıl görüyorsunuz?

-Ben hakikaten teknolojiden uzak bir insanım. Bizim çocukluğumuzda radyo vardı. Ne televizyon ne de başka şey görmedik ki… O radyoyu açıp kapamak bile beni sıkardı. Yani böyle bir ilgisizliğim var. Halbuki işimin de bir parçası. Ama bunun önemini anlayıp teknoloji ile barışmaya karar verdim ve bilgisayar kullanmaya başladım.

Evde yemek yapar mısınız?

-Yaparım. Gülerek soruyorsunuz. Kimse bana yemek yapmayı yakıştıramıyor. Yani çok iyi bilmem. Ama seviyorum yemek yapmayı…

En çok hangi yemekleri yaparsınız peki?

-Klasik Türk yemekleri, yani tencere yemekleri yaparım. Ayrıca soslu balıklar yapıyorum. Sonra da onu salatanın üstüne koyuyorum. Çok güzel oluyor. Ama işte kuru fasulyeydi, nohuttu, biber dolmasıydı, bunlarda iyiyim.

Emel Hanım, Nasıl bir Dünya hayal edersiniz?

-Parlak bir gökyüzü, yıldızlar… Yani demek istiyorum ki, temiz bir hava… Oksijeni bol olan, kirlilikten uzak. İnsanların huzuru için kadın ve erkek eşitliğinin sağlanmış olduğu bir dünya… Savaşların olmadığı, terörün olmadığı… İnsanların daha çok güldüğü, daha çok müzik dinlediği, daha çok aşık olduğu bir Dünya istiyorum.

İnsanlar aşık olunca çok hoşgörülü olurlar, doğanın içindeki her şeyi sevgiyle kucaklarlar.

Emel Hanım bu keyifli söyleşiyi zihnimde kara kare saklayacağım. Siz çok sevilen değerli bir sanatçınız. Sizi tanımak benim için büyük mutluluk ve ayrıcalık. Çok teşekkür ediyorum.

-Ben de teşekkür ediyorum.

Bu söyleşiden ben çok keyif aldım. Umarım siz değerli okurlarım da beğenmişsinizdir. Dilerim, değerli görüşlerinizi ve yorumlarınızı benimle paylaşırsınız.

Cengiz Hortoğlu