İş uyuşmazlıklarında zorunlu arabuluculuk, 1 Ocak 2018 tarihinden beri hayatımızda. Arabuluculuk, aralarında uyuşmazlık çıkmış tarafların, bir anlaşmaya varmak üzere bir araya gelmelerini sağlayan, anlaşmanın şartlarını müzakere etmelerini kolaylaştıran, uyuşmazlığın çözüm yolu hakkında menfaati ve uyuşmazlığın çözüm şekli konusunda zorlama hakkı bulunmayan tarafsız üçüncü bir kişi tarafından yürütülen, uyuşmazlık çözüm yolunu ifade ediyor.
Araştırma yapılmalı
Arabuluculuk İstatistiğine göre, 2018’de 682 bin 139 iş uyuşmazlığı dosyasında görevlendirme yapılmıştır. Dava sayıları dikkate alındığında arabuluculuğa başvuru sayısı bu sayıların ortalama üç-dört katıdır. Yıllar itibariyle dava sayıları ve 2018 yılındaki arabuluculuğa başvuru sayısı birlikte yorumlandığında, arabuluculuğun tarafların hak aramasında daha kolay bir yöntem olarak görüldüğü anlaşılmaktadır. Anlaşmaya varılamayan arabuluculuk dosya sayısı 223 bin 426, açılan dava sayısı ise 162 bin 339’dur.
Anlaşamamaya rağmen dava açılmayan dosya sayısı 61 bin 87’dir. Aradaki fark arabulucuya başvurmasına rağmen haricen anlaşan kişiler dışında, kişilerin davanın süre ve diğer riskleri nedeniyle dava açmaktan geri durdukları ve fakat arabuluculuğu daha elverişli bir yöntem olarak algıladıkları görüşünü desteklemektedir. Bununla birlikte sayıların verdiği öngörünün nitel araştırmalarla değerlendirilmesi gerekmektedir. Arabuluculuğun gizliliği ilkesine halel getirmeksizin arabuluculuk sürecine dahil olan taraflarla yapılacak görüşmeler arabuluculuk konusunda tarafların algısını daha net ortaya koyacaktır.
Eleştiriler de var
Mevcut sistemimizdeki arabuluculuğun temel olarak iki sorunu bulunduğu ifade edilmektedir. Eleştiriler iradi olmaması ve yargılama sürelerinin uzunluğu karşısında alternatif bir çözüm yolu olmaktan çıkarak iradi olmaması ile birleşerek anlaşmaya zorlayan bir yöntem halini alması olarak karşımıza çıkıyor.
İradilik, arabuluculuk sonucunda ulaşılan çözümün taraflar açısından hakkaniyete uygun bulunmasının en önemli şartı olarak belirtiliyor. Eleştirilerin başında belirli bir yönteme zorlandığını hisseden tarafın, sorun bir anlaşma ile çözümlense de bu anlaşmayı içselleştirebilmesinin mümkün olmadığı noktasında toplanıyor.
Bu eleştiri haklı kabul edilirse anlaşmanın çalışanın ve toplumun gözünde hakkaniyeti tartışmalı hale gelecek, uzun vadede çalışanın haklarının korunmadığı düşüncesiyle (kısa sürede hak arama mücadelesinde artış gözlemlense de) uzun vadede hak arama mücadelesinden vazgeçmesine sebep olabilecektir.
Dava süreleri kısalmalı
Mevcut durumda arabuluculuk ile yargılamanın birbirinin alternatifi iki çözüm yolu olarak görünmediği ifade edilmektedir. Yargılama sürecinin uzunluğunun davayı alternatif bir yol olmaktan uzaklaştırdığı belirtilmektedir.
Yapılan eleştiriler doğrultusunda arabuluculuğun gerçek anlamda bir alternatif çözüm yolu olarak değerlendirilmesi isteniyorsa alternatifi olduğu dava sürecinin de önemli ölçüde kısaltılması, işçilerin hak temelli bir mücadeleye girişmeleri halinde, mahrum kaldıkları haklarını ortalama iki yıla varan dava süreleri sonucunda değil de çok daha kısa sürelerde hatta arabuluculuk süresine yaklaşan sürelerde elde edebileceklerini bilmeleri gerekmektedir.