İş gücü piyasasını genel olarak olumsuz etkileyen Kovid-19 salgınının, kırılgan gruplar üzerindeki etkisi daha da büyük. Bunların başında da dünyanın 134 ülkesinde yaşama tutunmaya çalışan mülteciler var.
Kovid-19 salgını işgücü piyasasını derinden etkiledi. Bu bakımdan, zaten kırılgan durumda olan grupları daha da kırılgan hale getirdi. Ben de bu süreçte salgının söz konusu kırılgan gruplar üzerindeki etkisini düzenli olarak kaleme aldım. Bugünkü yazımda da mülteci işçilerin Kovid-19 salgınından nasıl etkilendiklerini ele almaya çalışacağım.
Burası Rize... Memleketlerinden binlerce kilometre uzakta Senegalli, Afgan ve Özbek işçiler çay toplama işinde çalışıyor.
İş ve gelir kaybıMülteciler, Kovid-19 salgını nedeniyle yerel işçilerin karşı karşıya kaldıkları zorlukların çoğunu yaşıyor. Bununla birlikte, güvencesiz hukuki statüleri, hareketlilikleri üzerindeki kısıtlamalar ve ülkelerinden zorla ayrılmış olmalarından kaynaklı fiziksel ve ruhsal sıkıntılarla bağlantılı olarak ilave zorluklara da maruz kalıyorlar. Mültecilerin içinde bulundukları durumun, sosyal koruma hakkından yararlanmaları bir yana, insana yakışır iş imkanlarına kavuşmalarını daha da zor hale getirdiğini söylemek mümkün.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yayınlanan “Kovid-19 Küresel Salgını Sürecinde Göçmen İşçilerin Korunması” başlıklı politika notunda Kovid-19 krizi bağlamında mülteci işçilerin durumlarıyla ilgili genel tablo ortaya konmuş. ILO çalışmasına göre, Kovid-19 salgını öncesinde de işgücü piyasasında oldukça dezavantajlı bir konumda olan mülteci işçiler, salgın yüzünden çok daha korumasız bir duruma gelmiş ve yüksek düzeyde gelir kaybı yaşamış.
Kadının riski büyük ILO verilerine göre, dünyada mültecilere ev sahipliği yapan en az 134 ülke bulunuyor ve bu ülkelerin tamamı Kovid-19 salgınında etkilenmiş durumda. Mültecilerin yüzde 86’sı salgın nedeniyle ciddi düzeyde istihdam ve çalışma süresi kayıplarının yaşandığı düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşıyor. Bu ülkelerde temel istihdam olanakları, kayıt dışı ekonomide yaratılıyor.
Kayıt dışı istihdamda yer alan mültecilerin içinde kadınlar çok daha zorlu koşullarla karşı karşıya. Erkeklerin karşılaştığı engellerin pek çoğuyla karşılaşmakla birlikte, kadın mültecilerin, ücret, istihdam ve geçim fırsatları, mesleki eğitim veya hizmetlere erişim açısından çoklu ayrımcılığa uğrama riskleri çok daha büyük.
Bu bakımdan, ILO tarafından yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre Türkiye’de Suriyeli erkek işçiler küresel salgından önce asgari ücretin yaklaşık yüzde 95’ine karşılık ücret kazanırken, Suriyeli kadın işçiler sadece yüzde 77’sini kazanıyordu.
ILO’ya göre, kayıt dışı çalışma koşulları, sınırlı pazarlık gücü, mültecileri, özellikle de kadın mültecileri Kovid-19 krizi boyunca işten çıkarılma ve ücretinin
düşmesi riskiyle yüz yüze getirmiş durumda.
Diploma tanınmıyor Üstelik, mülteci işçilerin sorunları, kayıt dışı ve güvencesiz istihdamda yer almakla sınırlı değil. Mülteci işçiler çeşitli nitelik ve beceriler ile bunları kanıtlayabilecek diplomalara sahip olsalar bile, ev sahibi ülkelerde bunların tanınması açısından sorun yaşıyorlar. Bunun sonucunda da çoğunlukla nitelik ve becerilerinin altındaki işleri kabul etmek zorunda kalıyorlar.
Şiddet, zorla çalıştırma ve çocuk işçiliği riski
Kırılgan mülteci nüfusu, ek hizmetlere, yiyecek veya gelir kaynaklarına erişim açısından riskli durumda. Bununla birlikte, söz konusu grubun hayatta kalmak için borca girmesi de muhtemel. Dahası, suç ağlarının zorla çalıştırma ve insan ticaretinden elde edecekleri karları artırmak için mültecilerin kırılganlıklarını sömürdükleri de görülüyor.
Kadın mülteciler, gittikçe artan biçimde aile içi şiddete maruz kalabiliyorlar. Ayrıca, kadın mültecilerin sağlık ve çocuk bakımı, aile içi şiddet desteği ve diğer koruma hizmetlerine erişimleri, Kovid-19 salgınından kaynaklanan kısıtlamalar nedeniyle azalabiliyor. Diğer bir korumasız grup ise mülteci çocuklar. Mülteci çocuklar, çocuk işçiliğine karşı en kırılgan gruplar arasında. Haneler, salgın nedeniyle yaşadıkları iş ve gelir kayıpları ile başa çıkabilmek için çareyi çocuk işçiliğinde bulabiliyor. Bu bakımdan, özellikle okula gitmeyen çocuklar risk altında. Burada da özellikle kız çocukları, artan ev işlerini ve bakım sorumluluklarını üstlenebiliyor ve çocuk yaşta evlilik tehlikesi ile karşı karşıya kalabiliyor.
Suriyeliler, Mersin’de, Birleşmiş Milletler’in desteklediği bir projeyle sabun üretiyor. Sabunlar tarım işçilerine ve dar gelirli ailelere sunuluyor.
Sosyal korumaya kısıtlı erişim
Kovid-19 salgını döneminde çok sayıda ülke sosyal koruma şemsiyesini genişletti. Ancak kayıtlı istihdama tabi olmamaları ve geçerli bir çalışma iznine sahip olmamaları nedeniyle mülteci işçiler gelir desteği, sağlık sigortası, ücretli hastalık izni ve diğer sosyal koruma imkanlarına erişim açısından da dezavantajlı durumdalar. ILO, mültecilerin sosyal güvenceden yoksun olması ve kayıtlı çalışanlara tanınan gelir desteği gibi imkanlardan yararlanamamalarının, hasta mültecileri çalışmak zorunda bırakabileceğine, bu durumun da kendileri ile birlikte diğer insanların sağlığını da tehlikeye sokabileceğine dikkat çekiyor.