İş kalitesi çalışanın performansı ve verimliliğiyle yakından ilişkili. Gelin, son 5 yılda 41 ülkede gerçekleştirilen iş kalitesi anketlerinin karşılaştırmalı analiz sonuçlarına birlikte göz atalım...
Yaptığımız işin kalitesi aslında kişiliğimizi de yansıtıyor. Bunu toplumun bütününe endekslediğimizde bir toplumun sosyo- ekonomik koşulları ve refah düzeyi konusunda bilgi sahibi olabiliriz. İş kalitesi aynı zamanda çalışanın performansı ve verimliliğiyle de yakından ilişkili.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Avrupa Araştırma Kurumu (Eurofound) tarafından ortaklaşa hazırlanan ve 1.2 milyon çalışanı kapsayan “Çalışma Koşullarına Küresel Bakış” Raporu (2019) önemli tespitler ortaya koyuyor. Son 5 yıl içerisinde 41 ülkede gerçekleştirilen iş kalitesi anketlerinin ilk karşılaştırmalı analiz sonuçlarının yer aldığı söz konusu rapor, küresel düzeyde iş kalitesine ilişkin önemli bulgular içeriyor.
Rapora göre, küresel düzeyde çalışma saatleri arasında önemli farklılıklar söz konusu. Ayrıca, yoğun ve duygusal açıdan zorlayıcı işlerin sayısı çok fazla. Düşük eğitimli çalışanlar en kötü çalışma koşullarına sahipler ve becerilerini geliştirme konusunda daha az olanakları var.
Süreler çok farklı
Rapora göre çalışma süreleri ülkeler arasında büyük farklılıklar gösteriyor. Bu anlamda, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde çalışanların altıda biri haftada 48 saatten fazla çalışırken, bu oran Kore Cumhuriyeti, Türkiye ve Şili’de çalışanların neredeyse yarısını kapsıyor. Bununla birlikte, araştırma kapsamındaki ülkelerde çalışanların en az yüzde 10’unun boş zamanlarında da çalıştıkları görülüyor. Kore Cumhuriyeti’nde çalışanların yüzde 70’inden fazlasının kendi kişisel veya ailevi durumlarıyla ilgilenmek için bir veya iki saat izin alabildiklerini söylemek mümkün. Buna karşılık, ABD, Avrupa ve Türkiye’de çalışanların yüzde 20’si ila yüzde 40’ı benzer bir izin alabiliyor.
Güvencesizlik çok yaygın...
Raporda üzerinde durulan bir diğer çarpıcı husus, iş güvencesizliğinin tüm ülkelerde yaygın olması. Bu bağlamda, çalışanların en az yüzde 30’unun kariyer imkânları olmayan bir işte çalıştıklarını ifade ettikleri görülüyor.
Yoğunluk ve yüksek hız çalışanları zorluyor
Rapora göre, AB ülkelerindeki çalışanların üçte biri, ABD, Türkiye, El Salvador ve Uruguay’daki çalışanların ise yarısı yoğun ve yüksek hızda çalışıyor. Bununla beraber, çalışanların yaklaşık yüzde 25 - 40’ı duygusal açıdan zorlayıcı işlere sahip. Diğer taraftan, çalışanları olumsuz yönde etkileyen bir diğer durum fiziksel risklere sık maruz kalınması. Bu açıdan, katılımcıların yarısından fazlası çalışırken tekrar eden el ve kol faaliyetine; yaklaşık dörtte biri de yüksek sıcaklıklara veya tam tersine düşük sıcaklıklara sıkça maruz kaldıklarını belirtiyorlar.
Kadınla erkek arasında ücret uçurumu var
Araştırma kapsamındaki ülkelerde genel olarak kadınlar erkeklere kıyasla önemli ölçüde daha az kazanç elde ediyor ve büyük ölçüde bu duruma bağlı olarak kazanç dağılımının en alt düzeyinde daha fazla yer alıyorlar.
Araştırmanın diğer bir ilgi çekici sonucu, ülke fark etmeksizin en düşük eğitim düzeyine sahip çalışanların büyüme ve becerilerini geliştirme olanaklarına erişimlerinin daha az olması.
Buna göre, çalışırken yeni şeyler öğrendiklerini ifade eden kişilerin oranı ABD, AB ve Uruguay’da yüzde 72 ile 84 arasında değişirken bu oranın Çin (yüzde 55), Türkiye (yüzde 57) ve Kore Cumhuriyeti’nde (yüzde 32) daha düşük düzeyde olduğu görülüyor.
Sözlü istismar...
ILO ve Eurofound’un ortak araştırmasının sonuçlarına göre, çalışanların yaklaşık yüzde 12’si sözlü istismar, küçük düşürücü davranış, zorbalık, istenmeyen cinsel davranış veya istismara maruz kalmıştır (ILO ve Eurofound, 2019: 1).
Diğer taraftan, çalışanların yaklaşık yüzde 70’inin yöneticilerinin kendilerini yönetme performansını olumlu yönde değerlendirdiği ve iş arkadaşlarından yüksek düzeyde sosyal destek aldığını belirttiği görülmektedir.