Ayrımcılığın en sık karşılaşıldığı yerler ne yazık ki iş yerleri... İşveren dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep gibi sebeplerle ayrım yaparsa çalışan tazminat talep edebilir.
Aynı konumda olan iki kişi arasında ayrımı haklı kılan bir neden olmadığı sürece farklı işlem uygulanması ayrımcılıktır. Hukuk devletinin doğumundan bugüne kadar eşitlik hukukun en temel amacı olmuş fakat eşitlik kavramının yoruma açıklığı bu amacın gerçekleştirilmesine zaman zaman engel olmuştur. Eşit davranma ilkesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa Sosyal Şartı, Avrupa Ekonomik Topluluğu Antlaşması, Uluslararası Çalışma Örgütünün Sözleşme ve Tavsiye Kararlarında çeşitli şekillerde ele alınmıştır.
Anayasa’nın 10. maddesi de temel ayrımcılık kriterini belirlemiştir. “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.”
En yoğunu işte...
Hükümde belirtilen özelliklerin gerekçe gösterilerek kişiler arasında farklı işlem yapılması kesinlikle yasaklanmıştır.
Eşit davranma ilkesi tüm hukuk alanında geçerli olsa da iş hukuku bakımından özel bir öneme
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) son raporuna göre küresel iş gücü piyasasında kadın ve erkek çalışanlar arasında istihdam, ücret gibi alanlarda önemli eşitsizlikler var.
Geçtiğimiz hafta Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutladık. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün hemen öncesinde Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yayınlanan yeni bir rapor, dünyanın pek çok yerinde kadınların hala erkeklere göre işgücü piyasasına daha az katıldığını ve istihdamda daha az yer aldığını gösteriyor.
Kadınlar için Küresel İstihdam Eğilimleri ve Sosyal Görünüm 2018 yılı raporuna göre, küresel düzeyde yüzde 48.5 olan kadın işgücüne katılım oranı, erkek işgücüne katılım oranının 26.5 puan gerisinde kalıyor. Bununla birlikte, kadınlar erkeklere göre işsizlikten de daha fazla etkileniyorlar. ILO verileri itibariyle kadınlar için küresel işsizlik oranı yüzde 6 seviyesi ile erkek işsizlik oranının 0.8 puan üzerinde seyrediyor. Dolayısıyla, küresel düzeyde çalışan her 10 erkeğe karşılık sadece 6 kadının istihdamda olduğunu söylemek mümkün.
Gelişmişlik farkı...
ILO raporu, ülkelerin gelişmişlik düzeylerine bağlı olarak işgücü piyasasında cinsiyetler arasında önemli ölçüde eşitsizlikler olduğuna işaret
Birden çok işyerinde çalıştığı için yüksek prim ödeyen sigortalıların SGK’ya fazladan ödedikleri primleri geri alma hakları var. İşte ayrıntıları...
Sosyal güvenlik sistemleri, kişileri gündelik veya çalışma hayatlarında karşılaşabilecekleri birtakım risklere karşı korumak amacıyla kurulmuşlardır. Bu riskler, hastalık veya iş kazası gibi kısa vadede ortaya çıkabilecek riskler olabileceği gibi, yaşlanma gibi uzun vadede de ortaya çıkabilmektedir. Riskler doğduğunda sosyal güvenlik sistemi devreye girer ve kişiye gerekli olan yardımları sağlar.
Esas sorun bu yardımların giderlerinin nasıl karşılanacağıdır. Dolayısıyla, sosyal güvenlik kurumlarının birtakım gelirlere sahip olmaları gerekmektedir. Kimi ülkeler bu geliri vergilerden karşılarken, kimi ülkeler de kişilerden aldıkları primlerle giderleri karşılamaktadır. Bizim benimsediğimiz sistem de primli sistemdir.
Primli sistemde sigortalılar ücretlerine göre belirli oranlarda prim öderler ve ödenen primler sosyal güvenlik sisteminin gelirlerini oluşturur. Prim tutarları belirlenirken sigortalının ancak belli bir miktara kadar olan ücreti dikkate alınır. Üzerinden prim kesilen ücrete, prime esas kazanç denilmektedir. Prime esas kazanç
Bugünkü yazımda kanser hastalarının malul sayılmaları ve malullük aylığı almaları konusundaki düzenlemeyi kaleme alacağım. Öncelikle malullük aylığı almanın başlıca üç şartı bulunuyor. Bunlardan ilki sigortalılık süresi; ikincisi prim gün sayısı ve son olarak sağlık kurulu raporunun olması. Bir kişinin malullük aylığı alabilmesi için çalışma gücünde en az yüzde 60 kayıp olduğunu sağlık kurulu raporuyla belgelemesi gerekiyor. Ancak burada sağlık kurulu raporu tek başına yeterli de değil. Sigortalılık süresi ve prim ödeme şartlarının da birlikte sağlanmış olması şart. Bu nedenle, kişi sağlık kurulu raporu sonrası malul sayılsa bile, sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısının yetmemesi durumunda malullük aylığı almaya hak kazanamıyor.
Sağlık kurulu raporunda en az yüzde 60 kayıp gerekli
Malulen emeklilikte en önemli husus çalışma gücünün kaybedildiğinin ispat edilmesi. Bu bakımdan, çalışma gücünü herhangi bir hastalık veya kaza neticesinde kaybeden kişiler, SGK tarafından yetkili görülen hastanelerden aldıkları raporlarla kayıplarını tespit ettirmiş olma şartıyla malullük aylığı alabiliyor. Malul sayılabilmek için sağlık raporunda çalışma gücünde en az yüzde 60 kayıp olduğunun
İş hayatının üzerinde uzlaşılması en zor konusu, fazla çalışmalar. İşçi ile işveren arasında ortaya çıkan ihtilafların büyük çoğunluğunu fazla çalışmadan kaynaklanan davalar oluşturuyor.
İşçinin yaptığı çalışmaya karşılık ücretini talep etmesi en doğal hakkı olduğundan, işverenlere fazla çalışma sürelerini doğru tespit etme yükümlülüğü düşüyor. Ne var ki, bu her zaman o kadar kolay olmuyor. Bugünkü yazımda fazla çalışmanın tespitine yönelik mevzuat ve yargı kararlarıyla oluşan sistemi açıklamaya çalışacağım.
Denkleştirme varsa
İş Kanunu fazla çalışmayı haftada 45 saatin üzerinde yapılan çalışmalar olarak tanımlıyor. Fakat 45 saatin aşılıp aşılmadığı işyerinde denkleştirme uygulanıp uygulanmadığına göre farklı şekilde tespit ediliyor. Dolayısıyla işverenlerin ilk yapması gereken işyerinde denkleştirme uygulayıp uygulamayacağına karar vermek.
Eğer denkleştirme uygulamak istemiyorsa işçinin haftada 45 saatten fazla yapacağı her çalışma fazla çalışma oluşturuyor. Buna göre haftanın bitiminde 45 saat aşıldıysa aşılan süre kadar fazla çalışma doğuyor.
Haftalık hesaplama bir zorunluluk değil. İşçi ile işverenin iş sözleşmesinde veya çalışma ilişkisi sürerken denkleştirme uygulanabileceğine
Emeklilik her çalışanın hayalidir. Bütün çalışanlar bir gün emekli olup torunlarına, çocuklarına daha çok zaman ayırmanın planlarını yapar. Emeklilik için kurulan hayalleri öne çekmek isteyen kişiler daha erken emekli olabilmenin yollarını ararlar. Askerlik borçlanması erkek sigortalılar için emekliliği öne çekmenin yöntemi olabilir.
Nasıl hesaplanır?
Bir kişinin emekli olabilmesi için üç şartı bir arada yerine getirmesi gerekir. Bu şartlardan ilki sigortalılık süresidir. Sigortalılık süresi ilk kez çalışılmaya başlanan tarihte işlemeye başlar ve kişi çalışmaya devam etse de, etmese de devam eder. Dolayısıyla, ilk kez 1 Ocak 1990’da sigortalı çalışmaya başlayan bir kişi, 1 Ocak 2000 tarihinde 10 yıl sigortalılık süresini tamamlamış olur. Emeklilik için gerekli ikinci şart ise prim ödeme gün sayısıdır. Prim ödeme gün sayısı ise kişinin çalıştığı, adına prim ödenen günleri ifade eder. Kişi çalışmaz veya borçlanma yapmaz ise prim ödeme gün sayısı artmaz.
Emeklilikte üçüncü şart ise yaş şartıdır. Kişinin ilk kez sigortalı olduğu tarihe göre belirlenen bu üç koşulu birlikte sağladığı gün, emeklilik hakkı kazanması söz konusu olur.
Bir günün bile önemi var
Bir kişinin hangi koşullarda emekli
Yaşam boyu çok sayıda hastalığa yakalanıyoruz. İnsanlar özellikle kış aylarında çok daha sık hastalanıyor. Bu hastalıklar, bazı zamanlarda çalışanların işe gitmelerini engelleyecek düzeyde olabiliyor. Böyle bir durumda, hastalanan işçinin devamsızlığının nedenini hastaneden aldığı sağlık raporu ile kanıtlaması gerekiyor. Eğer işçi hastalandığını ortaya koyan raporu işverenine veremezse, yaptığı devamsızlık mazeretsiz olarak kabul ediliyor. Diğer taraftan, sık sık rapor alma suiistimale de yol açabiliyor.
Rapor parası nedir?
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından hastalık sigortası kapsamında sigortalılara raporlu olduğu günler için geçici iş göremezlik ödeneği ödeniyor. Hastalanan ve bunu istirahat raporu ile belgeleyen sigortalılara istirahatlı oldukları günler için ödenen geçici iş göremezlik ödeneği, işçiler arasında daha çok “rapor parası” olarak biliniyor. Rapor parası, sigortalının hastalık nedeniyle çalışamadığı günlerde gelir kaybına uğramasını önlemek amacıyla veriliyor.
Rapor parası, SGK tarafından yetkilendirilmiş hekim veya sağlık kurulları tarafından verilen sağlık raporuna bağlı olarak ödeniyor. Aksi taktirde, yetkilendirilmemiş hekim ve kurumlardan rapor alınması durumunda
Bugün Sevgililer Günü. İnsan için hayatta vazgeçilmez bir duygu sevmek. Ne var ki özel hayatımızla iş hayatımız zaman zaman çatışma yaşayabiliyor. Sevginin başlattığı ilişkiler iş hayatımızda sorunlara sebep olabiliyor. Hatta bunun sorun oluşturabileceğini düşünen kimi işverenler daha iş sözleşmesi yapılırken çalışanlarından iş yerinde gönül ilişkisi yaşamayacaklarına dair taahhüt alma yoluna gidebiliyorlar. Kişilik haklarına müdahale oluşturduğu için bu tür taahhütlerin geçerliliği tartışılsa da iş hayatında yaşanan ilişkilerin işten çıkarmaya kadar varan sonuçları olabiliyor.
İş yerinde yaşanan aşk işten çıkarmaya sebep olur mu?
İnsanların özel hayatlarında kurdukları ilişkiler kural olarak sadece bu ilişkiyi yaşayan tarafları bağlayacaktır. İş sözleşmelerinde de sıklıkla işçinin iş yerinden birisiyle aşk yaşanmayacağına dair yasak maddeleri bulunuyor. Bu tür hükümlerin yaptırımı olarak da ilişki yaşamaya başlanırsa iki taraftan birisinin işten ayrılacağı belirtiliyor. Bu tür kuralların hukuken geçerliliği bulunmuyor. İşverenler çalışanı sırf ilişki yaşamasına dayalı olarak işten çıkarırsa, yapılan fesih geçersiz fesih oluşturuyor. Çalışan ilgili sözleşme maddesine onay vermiş