Kısa çalışma imkânından haberdar olmayan işverenler çalışanlarını ücretsiz izne zorluyor. Halbuki kısa çalışma ödeneği, hem çalışanlar hem de işverenler açısından daha avantajlı.
Kısa Çalışma uygulaması, zor zamanlarda işverenin işçisini kaybetmemesi, işçinin de gelirinin bir nebze korunması sağlayan bir uygulamadır. Covid 19 salgını işte tam da bu zor duruma bir örnek olduğu için kısa çalışma daha da önem kazandı. Pek çok işveren kısa çalışmadan haberdar olmadığı için çalışanları ücretsiz izne zorluyor. Halbuki kısa çalışma işçiye gelir sürekliliği, işverene işçiyi kaybetmeme imkanı tanıyor. Dolayısıyla işverenlerin kısa çalışmaya başvurmaları hem kendileri, hem işçiler için çok önemli.
Kapsam genişledi
Kısa çalışma uygulamasında işyerinin zorunlu nedenle kapatılması halinde son 3 yıl içerisinde en az 600 gün (20 ay) çalışmış ve son 120 gündür (4 ay) iş sözleşmesi devam eden işçilere kısa çalışma ödeneği veriliyordu. Geçtiğimiz
Koronavirüs salgınının, küresel işsizliği yaklaşık 25 milyon artırabileceği uyarısında bulunan Uluslararası Çalışma Örgütü, büyük ölçekli ve koordineli önlem çağrısında bulundu.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yayınlanan “Kovid - 19 ve Çalışma Yaşamı: Etkiler ve Yanıtlar” başlıklı ön değerlendirme dokümanına göre, koronavirüsün dünyada çalışma yaşamına etkisine ilişkin ilk değerlendirmeler, etkilerin çok geniş kapsamlı olacağını, milyonlarca insanı işsiz, eksik istihdam ve çalışan yoksulluğuna sürükleyeceğini gösteriyor. Bu nedenle, ILO tüm ülkelerin kararlı, koordineli ve acil müdahale için önlem alması için çağrı yapıyor. Tüm dünyada halihazırda 700 bine yakın kişiyi enfekte eden ve 30 bine yakın ölümle sonuçlanan koronavirüs salgını, küresel nüfusun büyük bir kısmına ulaşma potansiyeline sahip. ILO’ya göre, bazı tahminler dünya nüfusunun yüzde 40 ila 70’inin enfekte
Koronavirüs salgınıyla evde çalışmak giderek yaygınlaşırken bunu yapma imkânı olmayan çalışanların aklında şu soru var: İşe gideyim mi, yoksa gitmeyeyim mi? Ya işe gidince hastalanırsam? Gelin bu sorulara birlikte cevap arayalım...
Yaşadığımız süreçte çalışanlar hemen hemen aynı ikilemde kalıyorlar ve aynı kaygıları taşıyorlar. İşe gideyim mi, gitmeyeyim mi?
Ya işe gittiğimde hastalanırsam? İşe gitmezsem sonuçları ne olur? Bugünlerde işleri tatil edilmemiş çalışanların en çok zihnini bu sorular meşgul ediyor.
Bu sorulara bütün işçiler ve bütün işler için ortak tek bir cevap vermek mümkün değil... Konu hakkında değerlendirme yaparken işçinin ve işin niteliklerini değerlendirmek gerekiyor. Yapılan değerlendirme sonucuna göre soruların cevaplar değişiyor.
Önlem işverenden...
Koronavirüse karşı işçinin korunması da işverenin iş sağlığı ve güvenliğini sağlama yükümlülüğünün kapsamında yer alıyor. İşveren, işçilere işyerinde yönelebilecek bir risk olarak koronavirüs salgınına karşı da koruyucu
Ek gösterge memurlarda ücreti ve emekli maaşını etkiliyor. Koronavirüse karşı büyük mücadele veren sağlık çalışanlarının da ek gösterge için talepleri var. Sağlık çalışanlarının düşük ücret almamasını ve emeklilikte maaşlarının yarısını kaybetmemelerini sağlamak, onlara verdiğimiz önemi gösterecektir.
Memur ücretlerinde önemli bir ödeme kalemi olan ek gösterge hem görev ücretini, hem de emekli maaşını büyük oranda belirliyor. Ek göstergenin özellikle kamu görevlilerinin emekli maaşlarını doğrudan etkilediği düşünüldüğünde memurların eğitim durumu, kariyerleri, yaptıkları işin önem derecesi ile orantılı bir ek gösterge almaları daha da değer kazanıyor.
Bu çerçevede kamuda ek gösterge konusunda bugüne kadar pek çok talep ortaya çıktı. Bilhassa 3600’den düşük ek göstergesi olanlar, göstergelerinin artması yönünde isteklerini sürekli gündemde tuttular.
Nitekim, öğrenim durumları ve unvanları aynı iken ek göstergesi 3600 olanla
Evde çalışmanın mümkün olmadığı, kısa çalışmanın kabul edilmediği fakat çalışmanın işverence durmasına karar verildiği zaman yıllık izin gündeme gelebilir.
Koronavirüs salgını nedeniyle işin durması veya tamamen tatil edilmesi halinde başvurulabilecek bir yöntem de işçiye birikmiş yıllık ücretli izinlerini kullandırmaktır. Yıllık izin kullandırma işverenin yönetim hakkı kapsamında olup, işçi kural olarak bu yönde verilecek emir ve talimata aykırı davranamaz.
Fakat bu noktada dikkat edilmesi gereken husus, işverenin bu yönde vereceği bir emir ve talimat ancak işçinin hak ettiği bütün izni kesintisiz kullanması yönünde olabilecektir. Yıllık iznin bölünmesi ancak işçinin onayı ile mümkün olduğundan, yıllık iznin sadece bir kısmının kullandırılması amaçlanıyorsa işçiden bu yönde onay alınması gerekecektir.
Toplu izin mümkün
Nisanla birlikte toplu izin kullandırmak da mümkün hale gelecek, toplu izin kullandırımında izin süresi bölünebilecek hatta izin hakkı olmayanlar avans izin kullanmaya
Koronavirüsün işyerini etkilemesi ‘zorlayıcı neden’ olarak değerlendirilebilir. Bu gibi durumlarda ikinci ‘ara çözüm’ olarak telafi çalışması ve kısa çalışma gündeme gelebilir.Evde çalışmanın mümkün olmadığı ve bununla birlikte koronavirüs nedeniyle üretimde azalmanın meydana geldiği, dolayısıyla çalışma sürelerini düşürme zorunluluğu doğduğu veya işin durduğu veya tatil edildiği durumlarda ikinci ara çözüm olarak telafi çalışması ve kısa çalışma gündeme geliyor.
Koronavirüsün işyerini etkilemesi zorlayıcı neden olarak değerlendirilebilecektir. Bu iki uygulama da temelde zorlayıcı neden kavramına dayanır.
İşveren nezdinde zorlayıcı neden kavramı, işyerinde öngörülemeyen, kaçınılması mümkün bulunmayan, işverenin kusurunun bulunmadığı, dıştan gelen bir nedenle işin görülmesinin olanaksız hale geldiği durumları ifade eder.
Koronavirüs salgını işyerinde işin durmasına veya durdurulmasına ya da üretimin önemli ölçüde azalmasına sebep olabilecektir. Bu
Koronavirüs salgını çalışma hayatını derinden etkiledi. İş organizasyonları yeniden şekilleniyor. Pandemi hukuk açısından iş ilişkilerini değiştiriyor. Yazı dizimizde ‘ara çözüm’lerle salgın bitene kadar sürecin nasıl atlatılabileceğini değerlendireceğiz. İlk olarak evden çalışmayı inceleyelim.
Koronavirüs toplumsal yaşamı etkilediği gibi çalışma hayatını da derinden etkiliyor. Virüsün yayılımı, sosyal hayatı daraltıyor, bazı sektörlerde talebi çok azaltıyor. Bu çerçevede birçok ekonomik faaliyette yavaşlama yaşanıyor. Toplumsal yaşamın yeniden şekillenme zorunluluğu, iş organizasyonunu da değiştirme zorunluluğu doğuruyor.
Koronavirüs küresel pandemisi iş ilişkilerini çeşitli şekillerde etkilemekte, buna bağlı olarak iş hukuku açısından sonuçlar değişmektedir. Pandeminin bütün işler için tek bir ortak sonucu var. Yapılan işin üzerinde doğurduğu etkiye göre, iş hukukundaki sonuçları değerlendirilmeli. Biz de 3 gün sürecek yazı dizimizde ara çözümlerle sürecin nasıl
Koronavirüse karşı tedbirler çalışma hayatını olumsuz etkiliyor. Ancak İş Kanunu’na göre esnek çalışma mümkün. Esnek çalışma üretimin devamını ve çalışanların işini kaybetmemesini sağlayacaktır. Bu modelleri inceleyelim.
Son 2 aydır dünya gündeminde yer alan ve gün geçtikçe yayılan koronavirüse yönelik alınan tedbirler ve bunların sonuçları ekonominin yanı sıra çalışma hayatını daha fazla etkilemeye başladı.
Özellikle turizm başta olmak üzere hizmet sektöründeki rezervasyon iptalleriyle işlerin durma noktasına gelmesi, çalışanların hastalık, karantina gibi nedenlerle işyerinde bulunamaması, virüsün yoğun şekilde görüldüğü ülkelerle ticaret yapılamaması, uluslararası talebin düşüşü gibi nedenler üretimde ciddi anlamda azalmalara neden oluyor.
Kamuda tamam
Bazı ürünlere artan talep nedeniyle üretimin iç piyasaya yönlendirilmesi belli sektörlerde avantaj sağlıyor gibi görünse de yeterli olmuyor.
Bu bağlamda hem çalışan, hem de işveren