İşverenin tekrar işe başlamak için başvuran işçiyi bir ay içinde eski işinde başlatması gerekiyor. İşverenin işçiyi başka bir işyerinde başlatma talebinin olması halinde sürecin nasıl işleyeceğini inceleyelim...
Çalışma ilişkisi içinde işin niteliğinden, işverenin ihtiyaçlarından ya da işçinin talebine bağlı olarak işyerini değiştirmek gerekebiliyor.
İşyeri değişikliği işçinin iş sözleşmesinin feshedildiği ve fakat işe iadenin gerçekleştiği durumlarda özel olarak değerlendirilmesi gereken bir durumdur. İşveren geçersiz feshe bağlı olarak tekrar işe başlamak için başvuran işçiyi bir ay içinde eski işyerinde eski işinde ve şartlarda
işe başlatması gerekiyor, aksi durumda işverenin işe başlatmadığı kabul edilerek işçiye boşta geçen süre ücreti ve iş güvencesi tazminatının ödenme yükümlülüğü doğuyor.
Bu noktada işverenin işçiyi başka bir işyerinde başlatma talebinin olması halinde sürecin nasıl işleyeceği üzerinde ayrıca durmak gerekiyor.
1 İşte çalışırken ne yapılabilir?
İş ilişkisi sü
İlgili kanunun hayata geçmesiyle 2 milyon 787 bin kişi vergi ve prim borçlarının yapılandırılması için başvurdu. 20 milyar TL’nin üzerinde borç yapılandırıldı. Sağlık sigortası prim borçları da bu kapsamdaydı. Uygulamada borçların silinmesi bile mümkün.
1 Ocak 2012 tarihinde ülkemizde Genel Sağlık Sigortası (GSS) hayata geçti. Bu tarihten itibaren Türkiye’de ikamet eden bütün vatandaşlarımız genel sağlık sigortasının kapsamı içerisinde yer alıyor. Kapsamdaki kişilerden sigortalı çalışanlar ve sigortalı bir çalışanın bakmakla yükümlü olduğu kişi statüsündekiler GSS’den yararlanabiliyorlar. Hiçbir sosyal güvencesi olmayanlar ise gelir testi yaptırmalı.
Test yaptırılmazsa
Gelir testi yaptırmayan kişilerin adına her ay sağlık sigortası prim borcu birikiyor. Yeni durumda, bu kapsamdakiler, 31 Mart 2021’e kadar gelir testi yaptırabilecekler. Yapılan test sonucunda yaşadıkları hane içerisindeki kişi başına düşen gelir asgari ücretin üçte birinden düşük çıkarsa bu durumda bu
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün Küresel Ücret Raporu’na göre, 2020’nin ilk yarısında etkisini gösteren Kovid-19 salgını nedeniyle aylık ücretler geriledi veya oldukça yavaş arttı.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) en önemli raporları arasında olan Küresel Ücret Raporu’nun yeni versiyonu yayınlandı.
Rapora göre, 2020 yılının ilk yarısında etkisini şiddetle gösteren Kovid-19 salgını nedeniyle aylık ücretler geriledi veya oldukça yavaş arttı. Bununla birlikte, ILO’ya göre Kovid-19 salgınının işgücü piyasasında yarattığı kriz yakın gelecekte de ücretlerin düşmesi yönünde çok büyük bir baskıya yol açabilecek.
‘Gerçekten’ arttı mı?
ILO raporu verilerin mevcut olduğu ülkelerin üçte birinde ortalama ücretlerin artmış göründüğünü ortaya koyuyor. Ancak bu durumun temel nedeni aslında ücretlerin “gerçekten” artmış olması değil.
Kovid-19 salgını nedeniyle çok sayıda düşük
Sigortasız çalıştırılan işçi 1 Ocak’a kadar işverene başvurmalı. Bu sayede kayıt altına alınması mümkün olacak. İşverenine başvurup yine de sigortalı olamayan işçi, hakkını mahkemede arayabilecek
Torba kanun yürürlüğe girdi. Torba kanunda yer alan bir düzenleme sigortasız çalıştırılanlara yönelik olarak önemli bir hak getiriyor. Sigortasız çalıştırılan işçiler işverenlerine başvurarak kayıt altına alınabilecekler. İşverenin sigorta başlatmaması durumunda mahkeme yoluyla bu hakların alınması gerekliliği doğacaktır.
Kimleri kapsıyor?
1 Ocak 2019 - 17 Nisan 2020 arasında ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı dışında işten ayrılan kişiler ile bu tarihler arasında sigortasız çalıştırılanlar ile halen sigortasız çalıştırılmaya devam eden kişiler düzenlemeden faydalanabilecekler.
Kim başvurabilecek?
1 Ocak 2019-17 Nisan 2020 tarihleri arasında işten ayrılan kişiler (istifa dahil)
1 Ocak 2019-17 Nisan 2020 tarihleri arasında sigortasız çalıştırılıp işten ayrılan kişiler
Halihazırda sigortasız çalıştırılanlar.
Asıl işverenler alt işverenlerin işçileri için takip sistemi kurarak haklarının yerine getirildiğini denetlemek zorunda. Detayları inceleyelim...
Üretimin çeşitlenmesi sonucu doğan bir uygulama olarak alt işverenlik halen etkin bir şekilde uygulanmaktadır. Üretim çıktıları daha karmaşık bir yapıya ulaştıkça nihai ürünü tek bir kişinin yapması zorlaşmış, uzmanlığına göre başka işverenlerin de devreye girme zorunluluğu doğmuştur.
Buna nihai üretimin yapılması için zorunlu olmasa da üretimi destekleyen yan faaliyetler eklenince alt işverenlik uygulamaları giderek yaygınlaşmıştır. Ne var ki amacı işverenin uzmanlık alanının dışında kalan işlerin yapılmasını sağlamak olan alt işverenlik birçok işveren için sadece maliyetleri düşürme amacıyla kurulmaya başlanmış, işçilerin bireysel ve toplu iş hukukundan kaynaklanan haklarının önünde bir engel oluşturmaya başlamıştır.
Kimin işçisi?
Kötüye kullanımın önüne geçilebilmesi için İş Kanunu alt işverenlik ilişkisinin kurulmasını belirli şartlara bağlamıştır. Alt işverene verilen iş,
Koronavirüs salgını döneminde, işletmelerde kullanılan teknoloji ve sermaye kalitesinin yanında kurumsal yapının kalitesi ile kalifikasyonu önem kazanıyor. Kurum yapısı ve insan kaynağı, olağan dışı dönemlerde olumsuz koşulların atlatılmasında daha etkili oluyorİşletmelerimizin, sivil toplum örgütlerimizin giderek daha kurumsal yapılar haline gelmesi profesyonel yönetim anlayışını ortaya çıkarıyor. Bu yönetim modeli rekabetin sağlanmasında en temel olarak kaliteyi görüyor.
Kullanılan teknolojinin, sermaye kalitesinin yanında kurumsal yapının kalitesi ve özellikle de insan gücünün kalitesi ve kalifikasyonu önem kazanıyor. Özellikle olağan dışı dönemlerde kurum yapısı ve insanın değeri olumsuz koşulların atlatılmasında daha etkili oluyor.
Sadece ülkemizin değil tüm dünyanın içinde bulunduğu bu talihsiz pandemi döneminde işte bu kalite anlayışına sahip olan kurumlar olumsuz koşullardan daha az etkileniyor. Hatta topluma daha faydalı işler yapmada da öncü oluyorlar.
Kalite ön planda
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) bu genel kalite anlayışı
Kovid-19 salgınından en çok etkilenen alanlardan biri eğitim. Stajların da ciddi anlamda etkilendiğini söylemek mümkün. 30 Kasım’dan itibaren stajlar başlıyor. Detayları inceleyelim...
Kovid-19 salgını hayatımızı pek çok yönden olumsuz etkiliyor. Kış aylarına girdiğimiz süreçte virüse yakalananların sayısındaki artış ve hastalığın bulaşması açısından işyerlerinin taşıdığı risk, gün geçtikçe daha sıkı önlemlerin alınmasına yol açıyor. Salgından en fazla etkilenen alanlardan biri de eğitim. Bu bakımdan, mesleki eğitim faaliyetlerinin önemli bir unsuru olan stajların ciddi anlamda etkilendiğini söylemek mümkün.
Resmi ve özel örgün eğitim faaliyetlerine 20 Kasım 2020 ile 4 Ocak 2021 tarihleri arasında uzaktan eğitim yoluyla devam edileceğinin açıklanmasının ardından işletmelerde beceri eğitim kapsamında gerçekleştirilen stajlar konusunda nasıl bir yol izlenmesi gerektiği sorusu akıllara geldi.
Üstelik bu konu, sadece Millî Eğitim Bakanlığını değil, aynı zamanda staj sözleşmelerini yapmış ve/ veya yapacak olan öğrenciler ve
Anlık işgücü ihtiyacını karşılamaya yönelik çağrı üzerine sözleşmeler yaygınlaşıyor. Salgınla birlikte kullanımı artan bu sözleşmeyi birlikte inceleyelim...
Kısmi süreli sözleşmelerin yaygınlaşmasıyla birlikte bu tür sözleşmelerin özel bir türü olan çağrı üzerine sözleşmeler de yaygınlaşmaya başladı.
Özellikle hizmet sektöründe anlık işgücü ihtiyacını karşılamaya yönelik bir sözleşme türü olan çağrı üzerine sözleşmeler uzunca bir süredir mevzuatta yerini bulmakla birlikte, Türkiye’de etkin uygulanması son birkaç yıldır söz konusu. Salgınla birlikte çalışma düzeninin önceden net olarak belirlenememesi de işverenleri daha çok bu sözleşme türüne yöneltti.
İşverene işgücü yoğunluğunu, kendisine gelen talebe göre şekillendirme imkanı sunan çağrı üzerine çalışma, belirli bir dönem içinde işçinin ne kadar çalıştırılacağının belirlendiği fakat ne zaman çalıştırılacağının kesin olarak belirlenmediği iş