2016 yılı ülkemiz için hiç de iyi bir yıl olmadı. Birbiri ardına patlayan bombalar, hain darbe girişimi memleketimizin huzurunu kaçırdı. Toplumsal yaşantımızdan ekonomiye kadar her alanda bu kötü tablo etkisini gösterdi. Şimdi senenin sonuna geldik, tek dileğimiz var, o da artık bu acıların bir daha yaşanmaması, içimizdeki ve dışımızdaki hainlerin kirli planlarını bir daha gerçekleştirememeleri.
2016 nasıl geçti?
2016 yılında çalışma yaşamında çok da önemli değişiklikler olmadı. İlk olarak, yılbaşında asgari ücretin hiç de alışık olmadığımız şekilde artması çalışanlar açısından sevindirici bir gelişme oldu. Ardından işverene verilen destekler de bir denge kurulmasını sağladı. Bahar aylarında çıkarılan sigorta prim yapılandırması ise geçtiğimiz yılın önemli gelişmelerindendi.
Senenin sonuna yaklaştığımız bu günlerde “otomatik katılımlı bireysel emeklilik sistemini” devreye sokacak düzenlemenin yapılmış olması da bitirilen yılın hanesine yazılacak gelişmelerden oldu.
Ne var ki, ülkemiz işgücü piyasasının çok daha fazla düzenlemeye ihtiyacı var. Bu yüzden, kapsamlı bir işgücü piyasası reformunu gerçekleştirmemiz gerekiyor. Yeni yılda işsizlik oranlarının daha da artmasını engelleyecek, daha fazla genci ve kadını istihdama katacak formülleri hazırlamamız gerek, hem de hiç vakit kaybetmeden.
Eğitim kilit unsur
İşbaşı eğitim programı gibi aktif istihdam yaratmaya dönük programları daha etkin hale getirmeliyiz. Nitekim Başbakan Binali Yıldırım’ın açıkladığı son destek programında, bu yönde adımlar atılacağına dair söylemler vardı. İster “ücret desteği” ister “sigorta prim desteği” olsun, yani adı ne olursa olsun, istihdamı artıracak her işveren sonuna kadar desteklenmelidir.
Kapsamlı bir işgücü piyasası reformu içerisinde öncelikli olarak yer alması gereken düzenleme kamu personel reformu olmalıdır. Yıllardır bu reformun yapılacağı hep söylenir. Ancak bu konuda hâlâ önemli bir adım atılabilmiş değil. Bu nedenle, 2017 yılında kamudaki personel rejim kargaşasını ortadan kaldıracak, işçi memur ayrımından başka hiçbir statü karmaşasına neden olmayacak düzenlemeleri hayata geçirmeliyiz.
Öyle ki yıllardır taşeron işçilerin kadro sorunuyla uğraşıyoruz, üniversiteli işçilerin sorunlarını yaşıyoruz, özelleştirilen kurumlardaki personelin hangi statüde olacağını tartışıyoruz.
Bütün bu kargaşa ve sorunları çözecek, kamuda da özel sektörde olduğu gibi, verimlilik liyakat esasında çalışacak bir personel sistemini oluşturmalıyız. Bu konuda, gerek Cumhurbaşkanımız gerekse hükümet daha önce konunun önemine vurgu yapmışlardı. 2017’de bu konuda bir gelişme olmalıdır.
Kıdem tazminatı
Yeni yılda gündeme gelmesi kuvvetle muhtemel çok önemli bir gelişme de “kıdem tazminatı fonu” ile ilgili olacaktır. Zaten son beş yıldır bu konuyu hep tartıştık. Kanun tasarıları ortaya çıktı, tartıştık; Çalışma Bakanları konuya ilişkin açıklamalar yaptı, tartıştık. Ancak herhangi bir netice elde edemedik.
Gerçek olan şu ki; ülkemizde mevcut kıdem tazminatı sisteminde sorun var. Bu sorunu sendikalar dahil herkes kabul ediyor.
Ama bir türlü herkesi mutlu edecek formülü bulamıyoruz. İşveren kıdem tazminatı yükünden şikayet ediyor, sendikalar bir yıla karşılık verilen 30 günlük tazminattan vazgeçmek istemiyor.
Sonuçta olan çalışana, emek sahibine oluyor. İşte bu nedenle, 2017 yılında bu işe bir son verilmesi gerekiyor. Hükümet üyelerinin son günlerde verdikleri mesaj, bu konunun kesinlikle yeni yılda masaya yatırılacağı şeklinde. Benim de tahminim ve elde ettiğim bilgiler, bahar aylarında Çalışma Bakanlığı tarafından hazırlanan taslak metnin sosyal taraflarla paylaşacağı ve bir masa etrafında toplanılacağı yönünde. Umarım, bu sorunu 2017 yılını tamamlarken herkesi mutlu edecek şekilde ortadan kaldırmış oluruz.
Peki ya 2017...
2017 yılında ele alınması gereken sorunlar sadece yukarıda özetlediklerimizle sınırlı değil. Özellikle iş sağlığı ve güvenliği alanında daha mesafe almamız gereken çok şey var.
Her ne kadar kanunları yapsak da, bunları uygulamak ve denetimini yapmak hepsinden daha önemli. Bilinç eksikliğinin had safhada olduğu bu alanda sadece denetimlerin değil, eğitimlerin de en fazla önem verilen konular arasında olması gerekiyor. Bu alanda kapsamlı bir bilinçlenme ve eğitim ihtiyacı var. Yoksa, bu kazalar her yıl olduğu gibi maalesef 2017 yılında da devam edecektir.
Sosyal güvenlik alanında vatandaşların çok sayıda talebi var. Emeklilikte yaşa takılanlar, staj mağdurları gibi. Bu grupların haklı taleplerini mevcut sosyal güvenlik gelir gider dengesini bozmayacak şekilde yeniden ele almak gerekiyor. Aslında, sosyal güvenlik sistemlerinin maliyet yapıları önemli olmakla beraber, ekonomik olarak açık vermeleri medeni toplumlarda sık görülen bir durumdur.
Dolayısıyla, açık vermekten korkmayan bir anlayışla farklı kesimlerden gelen talepleri karşılayacak bir yapının kurulması gerekir. 2017’de bu anlayışla devam edilirse, vatandaşlarımızı mutlu etmiş oluruz. Ayrıca, dikkate alınması gereken konu “kayıt dışılığın” önlenmesi.
Emekli aylıkları...
2017’de SGK prime esas kazanç tavanını artıracak. Bu konudaki düzenleme yasalaştı. 2017 yılının ocak ayından itibaren uygulanmaya başlanacak. Bu sayede 2017 yılında hem SGK’ya ödenen prim miktarı artacak, hem de tavandan bildirilen kişilerin emekli aylıklarında artış olacak. Bu düzenleme yüksek maaşlı kişilerin emekli olunca düşen aylıklarına bir nebze olsun çare olacaktır.
SGK 2017’nin işverenler açısından zor geçmesini engellemek adına ocak, şubat ve marttaki prim ödemelerini yılın son üç ayına öteleyecek. Faizsiz gerçekleşecek öteleme sonrası işverenin eli yılın ilk aylarında güçlenecek. Ülkemizin içinde bulunduğu şartlar göz önünde bulundurularak yapılan bu değişiklik işgücü piyasasını bir nebze olsun rahatlatacaktır.
2017 yılına umutla bakmak istiyoruz. Her alanda iyi gelişmelerin, halkın huzurunun sağlanmasını diliyoruz.