Kars’taki “İnsanlık Anıtı”nın son durumunu Metin Altıok’un dizeleriyle özetleyelim:
“Yıkıcılar geldiler/
Sıra balyozlarda artık...”
İmha ihalesini alan firma, anıtın temelini kazdı, iskeleyi kurdu, güvenlik şeridini çekti.
Bugün yarın, “Vurun İnsanlık’a” deyip “Ya Allah bismillah” girişecekler.
Dün, heykeli yapan Mehmet Aksoy’la görüştüm.
Yıkımın hiç de kolay olmayacağını söyledi. O kadar sağlam malzeme kullanmış ki, öyle Bağdat’taki Saddam heykeli gibi boynuna tel bağlayıp çekince devrilecek gibi değil...
Günlerce balyoz sallamaları gerekecek.
* * *
Bence işe girişmeden, daha önceki örnekleri incelesinler.
Mesela 10 yıl önce Taliban, Afganistan’da sarp kayalara oyulmuş, biri 53, diğeri 37 metrelik iki devasa Buda heykelini yıkmaya karar verdiğinde ilkin top tüfekle saldırmış, Budaların çenelerinde lastik yakıp yüzlerini karartmış, yine de yıkamamıştı.
Dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, “Eserleri bize satın; parçalara ayırıp başka bir ülkede yeniden kuralım” dediyse de Taliban aldırmadı. Kurtarma çabaları yoğunlaşınca da Buda’ların ayağına birer dinamit bağladılar; bir dizi patlamayla katman katman tıraşlayarak iki günde yok ettiler.
Türk Dışişleri o zaman bu hadiseyi kınamış, “Hiçbir gerekçe, böyle bir tahribatı haklı kılamaz” demişti.
* * *
Budaların imha görüntüsü internette var.
Bizim 35 metrelik heykele de benzer bir çaba gerekeceği kesin... Bu yıkım da mutlaka kaydedilecek ve Taliban’ın yıkımıyla birlikte “21. yüzyıl Türkiye’sinden görüntüler” diye teşhir edilecektir.
Sanat tarihimiz açısından kıymetli bir belge olacak bu...
Türk sinema tarihinin ilk filmini hatırlıyorsunuz değil mi: “Ayastefanos’taki Rus Abidesi’nin Yıkılışı...”
Filmi, Osmanlı’nın 1. Dünya Savaşı’na girdiği dönemde, 14 Kasım 1914’te, bir Osmanlı subayı olan Fuat Uzkıray çekmişti.
Abideyi Ruslar, 93 harbinde Yeşilköy’e kadar ilerlediklerini hatırlatmak için yapmışlardı. Osmanlı da abideyi yıkarak o hatırayı silmek istemiş, yıkımı da filme alarak belgelemişti.
150 metre olduğu söylenen o filmin elimizde kopyası yok. Ama anıtın infilak edişini gösteren birkaç fotoğraf var.
Her 14 Kasım’ı, “ilk film”in anısına “Türk sinemasının doğum günü” olarak kutluyoruz.
Bir sanatın imhası, diğerinin doğumunu müjdeliyor yani...
* * *
Abidenin yıkılışını belgeleyen ilk filmden yaklaşık bir asır sonra, heykelin yıkılışını belgeleyen son film, arada aldığımız yolu gösterecek bize...
Kars’taki heykel yıkımını Taliban vandalizmiyle kıyaslayınca kızıyorlar.
“Biz, eseri put saydığımız için değil, bölgenin tarihi dokusuyla uyuşmadığı için yıkıyoruz” diyorlar.
Sanki onay verdikleri Demirören AVM “ucube”si, Beyoğlu’nun tarihi dokusuyla pek uyuşuyormuş gibi...
Yine Metin Altıok’la bitirelim:
“Yıkıcılar geldiler, yıktılar bütün duvarları/
Yalnız temel kaldı geriye ve birkaç tuğla kırığı/
İş, araçlarında artık,/
bir canavar ağzıyla deşmek için toprağı/
Ve temizleyecekler kazılan yerlerde/
bizden kalan balçığı...”