“Orada AVM olmaz. Gelin konuşalım çevreci kardeşler“ dediniz ya Sayın Başbakan!
Geç kaldınız.
Çok geç.
Onlara zamanında kulak vermediniz, dertlerini dinlemediniz, “ayyaş“ diye, “çapulcu“ diye aşağılayıp küçümsediniz.
Artık geçmiş ola!
Hava döndü; “karşı“dan esiyor yel..
***
Polise habire gaz vermeler, “Yüzde 50’yi zor tutuyorum“ diye diklenmeler, “Ben de çapulcuyum“ diyen genel müdürü, “Karşısında beni bulacak diye tehdit etmeler, bizim medya yetmedi, dünya basınına ayar vermeler...
AVM uğruna vatandaşın üç ağacına göz dikip zoru görünce vazgeçmeler...
Bir hafta gazla, suyla, dayakla acımasızca hırpalanan insanlardan bir “Üzgünüm“ü esirgemeler...
Sonra da “Gelin konuşalım kardeşler”; öyle mi?
Bir küçük özür dileyip kitlelerin gazını alacağınıza gaz verdiniz.
Aklıselim sahiplerine kulağınızı tıkarken, sizi yedirtmeyeceğini söyleyenlerce yedirtildiniz.
Hırsınız zekanızı gölgelediği için bütün muhalefeti kendinize karşı birleştirdiğinizi fark edemediniz.
“Milli içkimiz ayran“ diyerek, milletin ayranını kabarttığınızı göremediniz.
Muhaliflerinize çapulcu diyerek herkesi çapulculuğuyla iftihar eder hale getirdiniz.
Haklısınız; ağaç meselesi değil bu...
Sezdiğiniz ama anlamamakta ısrar ettiğiniz gerçeği, ben Gezice’den tercüme edeyim:
Bu halk, artık kibir, öfke, baskı istemiyor. Onları içine tıkmaya çalıştığınız muhafazakar kafese girmeyi reddediyor.
Direniyor.
***
Umudu kesmek üzere olduğumuz yeni Türkiye Taksim’den filizleniyor:
Açık fikirli, anlayışlı, duyarlı, güler yüzlü, kimseyi dışlamayan, aydınlık, sevecen bir ülke...
Bu ortak paydada herkes birbirini buldu, kardeş oldu, sesini dünyaya duyurdu.
Taksim, parmağınızda oynattığınız muhalefete benzemiyor, orduyu göreve çağırmıyor, öfkenin dilini konuşmuyor, izahla değil, mizahla çatışıyor.
Sinmiyor, direniyor.
Cin şişeden çıktı artık; bu isyan nasıl bastırılırsa bastırılsın, sahip olduğu gücü biliyor, sokaktaki, evlerdeki karşılığını görüyor, başkanlık düşlerini yıkıyor.
Piyasalar, borsalar, dünya başkentleri, Batı gazeteleri gidişatı seziyor; emrinizdeki sermaye sahipleri, medya organları yavaş yavaş yeni rüzgara göre yön değiştiriyor.
Son bir haftadır yüzler, orantısız bir özgüvenle gülüyor.
O ünlü Padişah hikayesindeki gibi:
“Kullarınız baskılar karşısında artık ağlamıyor, zil takıp oynuyor.”
“İş ciddi... Aman artık duralım“ demenizin vaktidir.