Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çok sevdiğim “Mor ve Ötesi” grubunun solisti Harun Tekin, genç rockçılar içinde en bilinçlilerden biridir.
Muhaliftir. Sözüne kıymet verilir.
Radikal’de Ezgi Başaran’la söyleşisi o yüzden anlamlı...
Bugüne dek Baykal’lı CHP için “Siyaset sahnesinden silinsin” diye düşünenlerdenmiş Harun...
Referandumda “Evet”e ikna olmamış. “Hayır” da dememiş.
Boykot etmiş.
Balyoz davası konusunda ise “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz, herhalde bir şeyler vardır” diyenlerdenmiş.
Sonra bir yakını sanık olmuş. Harun da duruşmaları izlemeye başlamış. Savunmaları dinlemiş. Polis tutanaklarını incelemiş. İddianamedeki sakatlıkları, hukuksuzlukları fark etmiş.
Veee Silivri’ye gide gele değişmiş.
Şimdi “Bu davaların hakkaniyetle sürdürüldüğüne dair inancım sarsılmış durumda” diyor ve “Ergenekoncu”, “darbeci” diye yaftalanma riskine aldırmadan alarm zilini çalıyor:
“Demokrasiyi tehdit eden tek şey, askeri darbeler değil. Ciddi otoriter eğilimlerin alarm verdiği noktada darbe tehdidinin bertaraf edilmesinin her şeye bedel olduğunu düşünemiyorum.”
Son derece önemli bir teşhis...
Müziğin bir başka aydınlık yüzü olan Aylin Aslım’ın, bir süre önce, yine Ezgi Başaran’a söylediği sözler kadar önemli...
Aylin de “Ya AKP’lisin ya darbeci” adlı bu kirli oyunda taraf olmayı reddederken “Bu saçma sepetlerinizden hiçbirine ait değilim” diye isyan etmişti.
* * *
Ergenekon, Balyoz davalarında “kuşkucular”ın “farkındalık eşikleri” farklı:
Kimi baştan “Bu dava yalan” diye kestirip atmıştı.
Kimi iddiaları ciddiye aldı; kurunun yanında yaşın da yanmasına itiraz etti.
Kimisi zaman içinde gelişmeleri gördükçe fikir değiştirdi.
Ergenekon’u araştıran, ciddiye alan ve büyük tehlike sayan biri olarak benim “inançsızlık miladım” da Harun’unki gibi kişisel bir tanıklık sayesinde oldu. 3,5 yıl önce, Beşiktaş Adliyesi’nde tanık sıfatıyla ifade verirken, Savcı Zekeriya Öz’ün halinden, tavrından, sorularından işin nereye gittiğini anladım ve daha başta bu davaya güvenimi yitirdim.
O günden sonra da dava dosyasındaki her bulguya, savcılıktan sızdırılan her belgeye, savcılığın sansasyonel iddialarına mesafeli yaklaştım.
* * *
Aylin Aslım’ın bahsettiği “sepetler”e girmeyi reddedenler giderek kalabalıklaşıyor:
Hem “Ergenekon aydınlansın” isteyen, hem de “Herkes adil yargılansın” diyenler...
Hem askeri darbelere karşı çıkıp hem sivil otokrasiye direnenler...
AKP’nin, kendi muhaliflerini de bazı darbe sevdalılarıyla birlikte Silivri’ye doldurma hevesinin, asıl Ergenekon’un gizlenmesine ve ikame bir derin devlet tesisine hizmet ettiğini düşünenler giderek çoğalıyor.
“Darbe tehdidi” sopasıyla “demokrasiyi tehdit eden otoriter eğilimler”e boyun mu eğeceğiz; yoksa darbelere karşı çıktığımız gibi giderek zamana yayılmış bir darbe halini alan bu hakaret diline, saldırgan üsluba, hukukun, siyasetin, medyanın, sanatın, sokağın üzerindeki baskıya, dinleme, izleme kuşatılmışlığına karşı mı çıkacağız?
Pazar günü sandıkta oylanacak soru budur.
Ben umutluyum:
Seçmen -2009’daki gibi- bir kez daha “Ağır ol” diyecek.