Pazar günü İstiklal Caddesi’nde yaşanan korkunç terör saldırısından sonra çok uzun zamandır görmediğim yabancı bir üniversite arkadaşımdan telefonuma mesaj düşüyor.
Tam, acı haberi duydu, beni ve ailemi merak etti derken, bir de bakıyorum ki nasılsın, iyi misin demeden direkt konuya girmiş.
Güney Amerika’dan babası İstanbul’a tatile gelmek üzere yolda, seyahatini iptal mi etmeli, yoksa İstanbul’da hâlâ turistik tatil yapılabilir mi, peki ya can güvenliği var mı gibi sorular soruyor.
Boş boş bakıyorum telefonumun ekranına.
Bir insan nasıl bu kadar duyarsız olabilir, bir arkadaşım nasıl bu kadar empatiden uzak olabilir, arkadaş seçimlerimi bir kez daha değerlendirmeliyim diye geçiriyorum içimden.
Normal zamanda olsa birçok cevap verebilirim bu mesajlara, uzatıp onu sorduğuna pişman edebilirim.
Ama şimdi çok üzgünüm, hepimizin olduğu gibi.
İçim yanıyor, bir kez daha.
Kim bilir kaçıncı kez…
İstiklal Caddesi’nde hayatını kaybedenlerin yakınlarına sabır dilemek, yaralananlara şifa dilemekten başka bir şey gelmiyor elimizden.
Telefonuma arka arkaya gelen mesajlara tek bir cümleyle cevap veriyorum sonunda: Bir şeye ihtiyacı olursa beni arasın.
Hemen arkasından New York Times’ın haberi geliyor, turistlerin uğrak noktası İstiklal Caddesi’nde patlama diye görüyorlar haberi.
Bu kadar çok can kaybı ve yaralı varken, turistlerin uğrak noktası olması daha büyük önem taşıyor sanki onlar için.
Benzer terör saldırıları ne yazık ki artık dünyanın her yerinde oluyor.
Londra’da, Paris’te ya da New York’ta olduğunda kimsenin aklına bir daha bu şehirlere turist olarak gidilir mi sorusu gelmiyor.
Tüm dünyanın altını üstüne getirmiş turistler saldırıların üstüne bu şehirlere giderken o şehrin yerlisine nasıl olduğunu sormak yerine orada can güvenliği var mı diye başlamıyor konuşmaya.
Seyahatini iptal etmeliydi demiyor yakınları, o şehrin yerlilerine.
Oysa o çok turistin gezdiği diye özetlenen İstiklal Caddesi’ndeki bomba aslında hepimizin yüreğine düştü.
Küçücük çocuklar hayatlarını kaybetti.
Ve hiçbiri de turist değildi.
Doğrusu, böyle acı durumlarda bireyler empatiden yoksun olabiliyor ama New York Times gibi kurumlara bu empatiden yoksun tutum yakışmıyor.
Terörü her yerde lanetlemek lazım, kendi ülkemizde de turist olduğumuz ülkelerde de…