Bob Dylan’ın resim ve heykellerinden oluşan “Bob Dylan: A Collection of New Original Paintings” sergisinden çok etkilenmiştim.
Hatırlayacaksınız, Bob Dylan 2016’da Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandığı açıklandığında tartışmalar uzun süre durulmadı.
Nobel’in bir edebiyatçıya değil de bir şarkıcıya verilmesini kabullenemeyenler oldu.
Sanki söz konusu olan Bob Dylan değil de herhangi bir popstarmış gibi davranıldı.
Oysa Bob Dylan değerli bir ozan.
Türkiye gibi âşık ve ozan geleneğinin olduğu bir kültürde bunun anlaşılamaması daha da tuhaftı.
Diğer güçlü aday Haruki Murakami kazanamadı diye üzülenler oldu.
Ama aslında bu sonuç her zaman popüler olanın değil, gelenek yaratanın da günümüzde kazanabildiğini gösterdi.
Evet, Murakami çok satan bir yazar, popüler bir marka.
Ama Bob Dylan da gelenek yaratmayı başarmış biri.
İşte sonunda öze dönülüyor, zaman zaman dünyada gelenekler yükselişe geçiyor.
Gelelim Bob Dylan’ın Nobel aldığının açıklandığı gece Las Vegas’ta sahneye çıkması ve bir kez daha eleştirilere hedef olmasına.
Önce Coachella’cıların düzenlediği, 68 kuşağının favorilerinden oluşan “Desert Trip” festivalinde sahneye çıktı, The Rolling Stones, Paul McCartney, Neil Young, Roger Waters, The Who ile birlikte.
Daha sonra da Las Vegas’ta sahnedeydi, “Neverending” turnesinde.
Vegas konseriyle dalga geçenler var, oysa bu Dylan’ın değerinden hiçbir şey azaltmadı aslında.
İstediği yerde sahneye çıkar, istediği kadar para kazanır.
Zaten Bob Dylan sahnesiyle ya da sesiyle değil, yazdıklarıyla aldı bu ödülü.
Kaldı ki günümüz edebiyat dünyasında Dylan’a yapılan tekliflerin onda birine on takla atacak edebiyatçılar da var diye düşünmüştüm o zaman.
Nobel’den bir yıl sonra ise onu Londra konserinde Palladium’da canlı izleme şansım oldu.
Hiç unutmuyorum, Bob Dylan, “Things Have Changed” (Her şey değişti) şarkısıyla sahneye çıktı.
Dylan çok haklı, “Things have changed” ama o “Neverending” turnesinde olduğu gibi sürekli yaratmaya, üretmeye devam ediyor ve belli ki daha devam edecek.
Ama hâlâ onu sahnede izlerken görüyorsunuz, aslında ödüllerin umurunda olmadığını, belli ki sadece söylemek istedikleri var ve sahnede onları söylemekten çok mutlu.
Londra’da Halycon Galeri’de gerçekleşen “Bob Dylan: A Collection of New Original Paintings” başlıklı sergi geçen yıl Martin Scorsese’nin çektiği Bob Dylan belgeseliyle eş zamanlı yine aynı galeride gerçekleşen “Mondo Scripto” sergisinin devamı.
Dylan’ın Amerikan otoyol resimleri de var bu sergide. Benim en çok sevdiğim kendi el yazısıyla yazdığı şiirleri/şarkı sözleri ve yanında karakalem çalışmaları oluyor.
“Forever Young”dan “Knockin’ on Heaven’s Door”a en çok sevilen 60 şarkısını seçmiş.
Ayrıca demirden yaptığı heykellerini de bu sergide ilk kez izleyicileriyle paylaşıyor.
30 Nisan’a kadar Roma’da
Şimdi ise Bob Dylan, resim ve heykellerinin 60 yılını inceleyen ve 100 sanat eserini bir araya getiren ilk monografisi, Shai Baitel editörlüğünde Skira Editore tarafından yayımlanan ‘Bob Dylan: Retrospectrum’ kitabıyla gündemde.
Aynı adı taşıyan serginin İtalya, Roma’daki MAXXI’deki gösterimiyle aynı zamana denk gelen “Retrospectrum” adlı kitap, Dylan’ın ilk mürekkep eskizlerini, serigrafi kolajlarını, demir heykellerini ve akrilik resimlerini içeriyor.
“Çalışmalarımın çoğunu tamamladıktan yıllar sonra görmek büyüleyici bir deneyim. Onları gerçekten belirli bir zaman, yer veya ruh hâliyle ilişkilendirmiyorum, ancak onları uzun bir yayın parçası olarak görüyorum; dünyada ilerlediğimiz yolun ve algılarımızın yaşam tarafından şekillendirilip değiştirilme şeklinin devamı” diye özetliyor Bob Dylan.
“Bob Dylan: Retrospectrum” sergisi 30 Nisan’a kadar Roma’da MAXXI’de devam ediyor.