"Her şey bir kutu çikolatayla başladı" diyorlar Montreux Caz Festivali için.
Gerçekten de öyle oluyor, müzisyenlerle dostluğuyla ve çılgın partileriyle bilinen Claude Nobs bundan tam 54 yıl önce New York’ta bir müzik şirketinin kapısını çalıyor, “Patrona İsviçre’den çikolata getirdim” diye.
Randevusuz kabul etmiyor Atlantic Records’ın kurucusu Ahmet Ertegün, ama Nobs o kadar uzun bekliyor ki sonunda patrona ulaşıyor ve Montreux Caz Festivali için istediği desteği alıyor.
İsviçre’nin de katkısıyla Montreux’yü bir festival şehri haline getiriyor.
Montreux’de tam 16 gün boyunca festivalle yatılıp festivalle kalkılıyor.
Festival sadece cazla sınırlı değil.
En önemli özelliği her müzik türüne açık ve eşit mesafede olması.
Birçok müzisyen Montreux’de çalabilmek için can atıyor, festival programında yer almayı bir prestij unsuru olarak görüyor.
Peki ama adı neden caz festivali?
Çünkü Claude Nobs müziğin temelinin caz olduğuna inanıyor.
O yüzden, ilk günden beri her müzik türüne yer vermiş festival programında.
Aynı anda bir klasik piyano yarışması da yapılıyor, Chemical Brothers’la sınırlar da zorlanıyor.
Deep Purple festivalde bir konser sırasında atılan havai fişeğin sonucunda gölde duman görüp “Smoke on the Water”ı şarkısını yazıyor.
Festival boyunca sabahları Aretha Franklin şarkılarla güneşi selamlıyor ya da Sting otelde konsere devam ediyor.
54 yılda çok hikâye var tabii.
Bu yıl 3-18 Temmuz tarihlerinde gerçekleşmesi planlanan festivalin programında henüz bir değişiklik yok, ama duruma göre ertelenebilir ya da iptal edilebilir.
Festival yönetimi durum netlik kazanana kadar izleyicilerine bir jest yapıyor, Ray Charles, Wu-Tang Clan, Johnny Cash, Nina Simone, Marvin Gaye, Deep Purple, Carlos Santana gibi efsane sanatçıların olduğu tam 50 konseri 30 gün boyunca stingray.com/FREEMJF1Madresinde ücretsiz yayınlıyor.
İstanbul Modern’in gökkuşağı hareketi
Sosyal medyada gökkuşağı resimleri görüyoruz son günlerde sık sık.
İngiltere’de başlayan gökkuşağı çizip pencereye asma etkinliğini Türkiye’de İstanbul Modern başlattı.
Amaç, hepimizin evlere kapandığı bu günlerde sokağa yansıyacak gökkuşağı resimleri aracılığıyla umut aşılamak.
Müze, çocukları Sarkis’in “Gökkuşak” adlı yapıtından ilham alarak kendi gökkuşağını çizip evlerinin penceresine yapıştırmaya davet ediyor.
Üstelik ailelerden gelen fotoğrafları müzenin internet sitesi ve sosyal medya hesaplarından paylaşıyor.