Her 23 Nisan bizim için çok değerli ama bu yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunun 100. yıl dönümünde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı evlerimizde de olsa daha da büyük bir coşkuyla kutluyoruz.
Çocuklar için birçok çevrimiçi aktivite var.
İşte öne çıkanlar...
İstanbul Modern’den Geri Dönüşüm Dostları: İstanbul Modern, her yıl gerçekleştirdiği 23 Nisan Şenlikleri’ni müzenin geçici olarak kapalı olduğu bu dönemde evlere taşıyor. Çocukların çevre sorunlarına ve özellikle bu günlerde artan plastik kullanımına yönelik farkındalık kazanmasını amaçlayan “Geri Dönüşüm Dostları” projesi, çocuklara evlerdeki atık malzemelerle sanatçıların rehberliğinde kendi sanat yapıtlarını yaratma şansı tanıyor. İstanbul Modern proje kapsamında sanatçıların yaptıklarını da ilham vermesi için müzenin sosyal medya hesaplarından çocuklarla paylaşıyor. Antonio Cosentino, İsmet Değirmenci, Nermin Er, Murat Germen, Seçkin Pirim ve Ekin Saçlıoğlu’nun çocuklar için tasarladıkları altı farklı etkinliğin yanı sıra İstanbul Modern Eğitim ve Sosyal Projeler Bölümü de müzenin internet sitesinde farklı geri dönüşüm malzemeleriyle yapılabilecek etkinlik önerileri sunuyor. “Geri Dönüşüm Dostları” projesi 30 Nisan’a kadar devam edecek.
Sanatçılar ve eğitim uzmanlarının hazırladığı sanat çalışmalarından esinlenen çocuklar, tasarladıkları geri dönüşüm karakterlerinin fotoğraflarını #sanatasarıl etiketini kullanarak sosyal medya hesaplarından paylaşıyor. Ayrıca, İstanbul Modern’e gönderilen fotoğraflar, müzenin internet sitesinde 18 Mayıs’a kadar yayınlanıyor.
Tekfen Filarmoni’den çocuklar için ‘challenge’: Tekfen Filarmoni, sosyal medya hesaplarından yaptığı çağrıyla tüm orkestralara meydan okuyor ve “Evimizde de olsak, gelin siz de çocuk şarkılarını, marşlarını çalın, #23NisanChallenge hashtag’i ile paylaşın, 23 Nisan’da Türkiye’nin dört bir yanındaki çocuklara armağan edelim, bayramı coşkuyla kutlayalım” diyor. Tekfen Filarmoni’nin çocuklara özel sürprizi 23 Nisan Perşembe günü orkestranın sosyal medya hesapları ve YouTube kanalında yayınlanacak.
Paha Biçilemez İstanbul platformundan sanal resim sergisi: Mastercard Paha Biçilemez İstanbul Platformu, çocukların yaptıkları resimleri www.priceless.com adresinde paylaşıyor. Sanal resim sergisi Mayıs sonuna kadar herkese açık.
Bugünü 1960’larda görmüştü
31 Mart’ta kaybolan, demans hastalığıyla mücadele eden 82 yaşındaki vahşi yaşam fotoğrafçısı Peter Beard önceki gün evinin yakınlarında ormanlık bir alanda ölü bulundu.
Peter Beard, Andy Warhol, Truman Capote, Francis Bacon, Salvador Dali, Jacqueline Onassis ve The Rolling Stones gibi ünlü isimlerle dostluklarıyla da biliniyordu.
Amerikalı yazar Bob Colacello, onu “Yarı Tarzan, yarı Byron” olarak tarif ediyordu. Oysa, Peter Beard sadece bir fotoğrafçı değildi.
Hikâyesini tam 6 yıl önce İstanbul’da katıldığı bir panelde canlı dinleme şansımız da olmuştu: İlk kez 1955 yılında Kenya’ya gidiyor.
Nedenini ise hayvanlarla daha yakın olabilmek, onları anlamak ve New York’un tüketim halinden uzaklaşmak olarak özetliyor.
Dünyayla ilgili ekolojik kaygılarından bahsediyor uzun uzun.
İlk kez Kenya’ya gittiğinde nüfusun 500 bin, şimdiyse 40 milyon olduğuna dikkat çekiyor.
Fillerin davranışlarının insanoğluna benzediğini, yıllar içinde ağaçlardan beslenen fillerin artık tüketecek ağaç bulamadığını, dolayısıyla nesillerinin tükendiğini
ifade ediyor ve insanların da durumunu buna benzetiyor.
Fotoğraflarında insanların doğa ve çevre üzerindeki tehlikeli etkilerini anlatan Beard, bu konuya daha kimseler ilgi göstermezken dikkat çekiyor ve ‘The End of the Game’ (Oyunun Sonu) adlı ilk kitabında da fil avcılarının Afrika’nın çehresini nasıl değiştirdiğine vurgu yapıyor.
Şimdi ise bu pandemi günlerinde Peter Beard’ın 1960’larda anlatmaya çalıştığı şeyleri daha iyi anlıyoruz, usta fotoğrafçının da değerini daha iyi biliyoruz.