Belma Akçura

Belma Akçura

bakcura@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Medya adli sicil arşivi değildir; insanlara tarihi, zamanı, olayları, tarihte rol oynayan insanların geçmişini “unutturmak” için değil, “unutturmamak” üzerine kuruludur. Elbette “unutulma hakkı” var; ama neyi, niçin, hangi gerekçeyle unutturmak isteğiniz de bir o kadar önemlidir

Mafya olarak medyada yer almış, kamuoyunda tanınmış bir kişi, yıllar sonra “Ben artık iş insanıyım. Geçmiş kimliğimle tanınmak istemiyorum, hakkımdaki olumsuz haberleri silin” deme hakkına sahip midir? Ya da geçmişte kahvehane tarayan, adı birçok siyasi cinayet davasında geçen, yargılanan biri, siyasete atıldıktan sonra bu geçmişi unutturabilir mi? Öğrencilerine tacizden suçlu bulunan bir öğretmen, yıllar sonra bu haberin arşivlerden kaldırılmasını isteyebilir mi?

Haberin Devamı

Dijital ortamda mevcut olan; geçmişte yaptığı ama cezasını çektiği ya da bir iddiaya maruz kalıp beraat ettiği halde bir eylemin, bir haberin sürekli olarak karşısına çıkmasını elbette kimse istemez! Ancak medya adli sicil arşivi değildir. Medya; insanlara tarihi, zamanı, olayları tarihte rol oynayan insanların geçmişini “unutturmak” için değil, “unutturmamak” üzerine kuruludur. Onun için elbette “unutulma hakkı”nız vardır. Ama neyi, niçin, hangi gerekçeyle unutturmak isteğiniz de bir o kadar önemlidir.

“Unutmak ya da Unutmamak”

Bugün akademisyen olarak çok önemli araştırmaların altına imza atan eski meslektaşlarım Doç. Dr. Elif Korap Özel, Dr. Şükran Pakkan ile Doç. Dr. Şadiye Deniz, unutulma hakkının gazetecilik açısından uygulanabilirliğini araştıran bir çalışmayı “Unutmak ya da Unutmamak” başlıklı bir kitapta topladı. Kitapta proje kapsamında 39 gazeteci, 11 hukukçu ve 10 akademisyen olmak üzere alanında uzman görüşlere de yer veriliyor.

Ortak görüş, bu konuda bir denge kurulması yönünde. Çünkü İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Medya ve İletişim Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Korap Özel’e göre; arama motorlarının herkes hakkında, her bilgiyi, her isteyen için erişilebilir kılması kişilerin “unutulmayı” bir hak olarak talep etmesinin yolunu açtı, ancak bu hak, doğru haberlerin de silinmesine de yol açabilir. Örneğin yolsuzluk, tecavüz, istismar gibi bazı suçlara ilişkin haberler, kamuoyuna mal olmuş kişilere ilişkin haberler, mahkûmiyet kararının kesinleştiği, suçun tekrarladığı durumlar ve tarihsel veri niteliğindeki içeriklere ilişkin haberlerin silinmesi, o ülkenin ekonomik, siyasal, toplumsal gerçekliğinin de yok sayması demektir.

Haberin Devamı

Türkiye’de “unutulma hakkı” kavramına ilişkin özel bir yasa bulunmuyor, ancak Anayasa ve Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, kişilerin verilerini sildirebilmesine olanak tanıdı. Bu yeni düzenlemenin hemen ardından TBMM’de Sosyal Medya Düzenlemesi ile ilgili çalışmalar ise hâlâ tartışmalı. Çünkü bu düzenlemeler, ayrımcılık ve nefret söylemlerinin, yabancı düşmanlığının ve yalan haberin önüne geçilmesi bakımından önem taşıyabilir ama yapılacak düzenlemelerin, ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı düzenlemelere dönmemesi şartıyla!

Öneriler dikkate değer

Dijital hafızada yer alan, arama motorlarında bulunan; bireye ait fotoğraf, kimlik bilgisi, adres, haber ve diğer kişisel içeriklerin bir daha geri getirilemeyecek ve kullanılmayacak biçimde ortadan kaldırılmasını talep etme hakkını evrensel hukuk “unutulma hakkı” olarak tanımlanıyor. Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın bireylerin arama motorlarında ortaya çıkan verileri üzerinde söz söyleme hakkı olduğunu belirten pek çok kararı var. Ama gerekçesi de var: Bireylerin “miadı dolmuş, eksik, ilgisiz ve geçersiz” bilgileri barındıran linklerin arama motorlarından kaldırılabileceğine ilişkin…

Haberin Devamı

Dolayısıyla sizin gazetecilik etik ilkeleri doğrultusunda yazılmış, hakaret içermeyen, haber, yazı ve görsel unsurların değiştirilmesi ya da yayından kaldırılması talepleri ifade özgürlüğü açısından kabul edilmez. Yani isteyen herkes “Bu haber beni rahatsız ediyor, silin!” deme lüksüne sahip değil. Ancak kişilik haklarınızı yok sayan, insanlık onurunuzu zedeleyen, sizi kurumsal olarak ya da kişisel olarak maddi ve manevi zarara uğratan yalan ve gerçekliği tartışılır bir habercilik anlayışı üzerinden yapılan şikâyetleri elbette değerlendirmek mümkün. Dolayısıyla medya şuna dikkat etmek zorunda: Bir habere konu olacak herkesin başlangıçta bir lekelenmeme hakkı vardır. Medya bu hakkı ihlal ettiğinde, karşısına unutulma hakkı çıkacaktır. Ama unutulma hakkı da neyi unutturmak istediğinizle ilişkilidir.

“Unutmak ya da Unutmamak” adlı kitabın dijital hafızada unutulma hakkı araştırmasının sonuç bölümünde yer verilen öneriler de tam da bu nedenle dikkate değerdir: “Erişim engeli ya da içeriğin silinmesi, haber metinleri için ‘istisnai’ olarak uygulanmalı ve ‘en son verilmesi gereken karar’ olmalıdır. Haberin silinmesi prensip olarak bir istisna olmalıdır. Ancak haberdeki bilgilerin tümüyle yanlış olması durumunda haber silinmelidir.”