İlaç sektörü insan sağlığını koruma amacıyla var. Ancak, Afrika gibi yoksul ülkelerin sağlık sistemlerindeki zayıflık, küresel adaletsizlik ve çifte standartlar yüzünden ağır bedeller ödüyor. Yoksul ülkelerde insanlar sahte ilaçlar yüzünden ölüyor; yardım adı altında gönderilen tarihi geçmiş ilaçlarla hayatları riske atılıyor; kurtarılmaları için gereken ilaçlar ise gelişmiş ülkelerde israf yüzünden çöpe gidiyor.
Uluslararası raporlar bu üç meselenin yoksul ülkelerde nasıl ölümcül sonuçlar doğurabileceğini gözler önüne seriyor. Sahte ilaçlar halk sağlığı için doğrudan bir tehdit oluştururken, yoksul ülkelere yardım adı altında gönderilen tarihi geçmiş ilaçlar etik soruları gündeme getiriyor. Aynı zamanda, dünyanın farklı noktalarında tonlarca ilacın çöpe gitmesi, israfın boyutunu ve kaynakların nasıl yanlış kullanıldığını ortaya koyuyor.
★ ★ ★
Dünya Sağlık Örgütü’nün geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir raporuna göre; Afrika gibi düşük ve orta gelirli ülkelerde dolaşımda olan ilaçların yaklaşık yüzde 20’si sahte veya kalitesiz. Uzmanlar, sahte ilaçların her yıl dünyada yüz bin kişinin hayatını kaybetmesine neden olduğu görüşünde.
Etiyopya’da yapılan son araştırma 7.508 ilaç örneğinin 1.639’unun sahte ya da standart altı olduğunu ortaya koydu. Sahra Altı Afrika’da bu ilaçların her yıl yarım milyondan fazla ölüme neden olduğu tahmin ediliyor. Yalnızca bu veriler bile, Afrika’nın sahte ilaç krizinin boyutlarını çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.
Uluslararası İlaç Güvenliği Enstitüsü’nün sahte ilaç trafiği ile ilgili birkaç yıl önceki verileri de benzer sonuçlar ortaya koymakta. Bu raporlarda da Afrika’da neredeyse her 10 ilaçtan 7’si, sanal piyasada satılan ilaçların da yüzde 90’ı sahte. Çin ve Hindistan’ın başı çektiği sahte ilaç trafiğinin cirosu 200 milyar doları aşmış olduğu gerçeğine rağmen bu konuda yeterli önlemler alınmadığı için sahte ilaç trafiğinde artış sürüyor. Tam da bu nedenle uyuşturucudan sonra en büyük pazara sahip sahte ilaçlar Afrika’yı zehirleyen küresel bir sömürüye dönüştü.
★ ★ ★
Bu sorun sadece sahte ilaçlarla sınırlı değil. Gelişmiş ülkelerde her yıl milyarlarca dolarlık, tonlarca ilaç da çöpe gidiyor. Kullanım süresi dolmuş ilaçlar, yanlış reçetelendirme ve tedavi sürecinde ihtiyaç duyulmayan ilaçlar, günü geçmiş aşılar bu israfın başlıca nedenleri arasında. Bazı ülkeler de yardım adı altında süresi geçmiş ilaçları yoksul ülkelere göndererek insanların hayatını riske atıyor. Bu tür yaklaşımlar yoksul ülkelerin sadece sağlık sorunlarını derinleştirmekle kalmıyor, uluslararası yardım sistemlerinin güvenilirliğini de sorgulamamıza neden oluyor.
Peki ne yapmak gerekiyor? DSÖ sahte ilaçlarla mücadelede tedarik zincirlerini güçlendirmek, denetim mekanizmalarını iyileştirmek için gerekli adımların atılması için öncelikle teknoloji ve kamu bilinci yaratarak soruna çözüm sağlanabileceği görüşünde.
Dünya ülkelerinin yoksul ülkelere yardımı da etik dışı göstermelik dış yardımlarla değil, iç yapısal reformlarına destek vererek çözülmeli. Örneğin, Nijerya’da geliştirilen bir mobil uygulama, tüketicilerin ilaçların sahte olup olmadığını kontrol edebilmesine olanak tanıdı. Bu tür teknolojik çözümler, sorunların önlenmesinde önemli bir rol oynayabilir.
Sağlık gibi temel bir hakkın bile eşitsizliğe ve etik dışı uygulamalara kurban gittiği bir dünyada, insani gelişimin çok daha derin ve kapsamlı bir reforma ihtiyacı var!..