2024 Olimpiyatları, resmi olarak cinsiyet eşitliğinin sağlandığı ilk oyunlar olarak ilan edildi. Ancak kadın sporcuların başarıları cinsiyete dayalı siber taciz, ayrımcılık ve kökene dayalı hakaretlerle gölgelendi.
Bu paradoksal durum, olimpiyatlarda cinsiyet eşitliği sayısal olarak sağlansa da cinsiyetçi ayrımcı zihniyetin değişmediğinin de bir göstergesi. Her alanda olduğu gibi sporda da cinsiyetçilik sorununun ne kadar derinlere kök saldığına bir kez daha tanık olduk.
Dünya medyası ve sosyal medya olimpiyatlara katılan kadın sporcuların başarılarından ziyade kıyafetlerine odaklandı. Özellikle voleybol, atletizm, yüzme, tenis gibi sporlarda, kadın sporcular performanslarından çok, dış görünüşleri üzerinden cinsiyetçi değerlendirmelere maruz kaldı. Haber siteleri, kadın sporcuları “en güzel sporcular” başlıklarıyla sunarken, erkek sporcular için “en iyi oyuncular” gibi başarı odaklı ifadeler kullandı. Bu yaklaşım, sporda eşitliği sağlamaktan ziyade, cinsiyetçi kalıpları yeniden üretiyor.
Olimpiyatlar boyunca bazı spor gazetecilerinin kullandığı dil de tartışmalara neden oldu. Örneğin, bir yüzme yarışından sonra bir gazeteci, kazanan kadın sporcunun yeteneklerinden çok, “ne kadar zarif” göründüğüne dair bir yorum yaptı. Bir Eurosport yorumcusu kadın yüzücüleri “makyajlarını düzeltmek için dışarı çıkıyorlar” diyerek aşağıladı. Bir başka yorumcu İtalyan tenisçiyi bir ev hanımına benzetti. Bu tür yorumlar, kadın sporcuların fiziksel görünümlerinin spor başarılarından daha önemliymiş gibi sunulmasına neden oldu.
★ ★ ★
Sosyal medya yorumlarında ise kadın sporculara yönelik ırkçı ve cinsiyetçi yorumlar öne çıktı. Örneğin Cezayirli boksör İmane Khelif, olimpiyat şampiyonu bir boksör olarak cinsiyet kimliği üzerinden ciddi siber zorbalık saldırılarına maruz kalırken, Nijeryalı anne babanın çocuğu olarak İtalya’da dünyaya gelen Paola Egonu, bir duvar resminde ten rengi beyaza boyanarak ırkçı bir saldırının kurbanı oldu.
Şimdi, altın madalya kazanan boksör Imane Khelif “ağırlaştırılmış siber zorbalık” iddiasıyla X’in CEO’su Elon Musk, eski ABD Başkanı Donald Trump ve Harry Potter’ın yazarı J.K. Rowling de dahil olmak üzere bazı isimlere dava açmaya hazırlanıyor. Fransa müdahil oldu ve İnsanlığa Karşı Suçlar ve Nefret Suçlarıyla Mücadele Dairesi soruşturma başlattı.
★ ★ ★
Cambridge Üniversitesi’nin bir araştırmasına göre de cinsiyetçi ifadeler, spor dünyasında kadınlara yönelik yaygın ve derin bir sorunun parçası. Kadın sporcular, erkek meslektaşları gibi profesyonel başarıları üzerinden değerlendirilmek yerine, sıklıkla fiziksel görünümleri, giyim tercihleri ve toplumsal cinsiyet rolleri üzerinden yargılanıyorlar. kadın sporcular hakkında kullanılan dil büyük oranda kadınların görünüşlerine, kıyafetlerine ve kişisel yaşamlarına odaklanıyor bu da kadın sporcuların gerçek başarılarını gölgede bırakıyor. Ayrıca, kadın sporcular için “kızlar” “güzel”, “zarif” “yaşlı”, “evli” gibi ifadeler, erkek sporcular için “en hızlı”, “güçlü”, “büyük” gibi sıfatlar kullanılması da dilin ne kadar sorunlu olduğunu gösteriyor.
Sonuç olarak, Paris 2024, cinsiyet eşitliği adına büyük bir adım olsa da sporda cinsiyetçi algı değişmiyor. Kadın sporcuların performanslarıyla değerlendirilmesi ve cinsiyetçi yorumlara maruz kalmamaları için medya ve spor yorumcularının sorumluluk alması gerekiyor.