Savaşların en karanlık yanı sivillere karşı işlenen kitlesel suçlardır. Yahudi halkının soykırım deneyimi, ne yazık ki Netanyahu hükümetinin aşırı ırkçı siyaset anlayışıyla, en mağdur topluluklara karşı adaletsizlik ve zulüm uygulamaları şeklinde geri dönmüş görünüyor.
Birleşmiş Milletler’in yayımladığı son raporlara göre, 7 Ekim’den sonra İsrail yetkilileri tarafından gözaltına alınan Filistinlilerin sayısı 9.500’ü aştı. Bu insanların üçte biri suçlama veya yargılama olmaksızın tutulmakta. Gözaltına alınan 53 Filistinli ise işkence sonucu hayatını kaybetti. Gözaltına alınanlar arasında kadınlar, çocuklar ve sağlık çalışanları da bulunuyor.
BM İnsan Hakları Ofisi ve bağımsız insan hakları uzmanlarının İsrail hapishanelerinde yaşanan hakları ihlallerine ilişkin raporları, İsrail’in Filistinli tutuklulara yönelik uygulamalarının korkunç boyutlarını gözler önüne seriyor. Bu raporlar insanlık dışı koşullarda yaygın taciz, işkence, cinsel saldırı ve tecavüz vakalarının yaşandığına dair doğrulanmış bilgiler sunuyor.
★ ★ ★
İsrail cezaevlerinde kalan Filistinli tutuklular; kafes benzeri bölmelerde çırılçıplak, gözleri bağlı ve bezli yataklara bağlanmış bir şekilde tutuluyor. Aç bırakılıyorlar ve su içmelerine, uyumalarına izin verilmiyor. Cinsel organlarına elektrik verilirken, vücutlarında sigara söndürülüyor. Mağdurlar; kulakları kanayana kadar yüksek sesle müzik çalındığını, köpekler tarafından saldırıya uğradıklarını, su işkencesine maruz kaldıklarını, tavandan asıldıklarını ve cinsel ve cinsiyete dayalı şiddet gördüklerini de belirtiyor. Uzmanlar, bu yaşananların bir ülkenin ahlaki pusulasının kaybolduğunu gösteren çürütülemez kanıtlar olduğunu ifade ediyorlar.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller da bu iddiaları doğruluyor. Sde Teiman cezaevindeki tecavüz görüntülerini izlediklerini belirterek ‘görüntüler korkunç, gereği yapılmalı dedi. Tabi aynı ABD hukuka aykırı pek çok eylemin merkezi haline gelen Guantanamo hapishanesinin neden hala varlığını sürdürdüğünü açıklayamıyor.
★ ★ ★
Tarih boyunca ağır mağduriyetler yaşamış iki toplum da birlikte yaşama kültürünü neden oluşturamadıklarını dünyaya anlatamıyor. Bunun yerine birbirlerine yönelik dehşet verici eylemleri hem tarihsel hem de insan hakları ihlalleri açısından önemli bir örnek teşkil ediyor. Nazi Almanya’sında Yahudi halkının Holokost’tan sonra maruz kaldığı travmalar, İsrail’in Filistinlilere yönelik politikalarında etkisini gösteriyor olabilir mi? Çünkü biliyoruz ki; soykırımlar ve kitlesel insan hakları ihlalleri, kurban topluluklarının kolektif öfkeyi adalet arayışına dönüştürebilirken, aynı zamanda zulüm ve şiddet eğilimlerini de tetikleyebilir, tetikliyor da. İsrail hapishanelerinde Filistinli tutukluların uzun süreli gözaltılar, işkence ve cinsel şiddete maruz kalmaları İsraillilerin tarihsel travmaların bir yansıması, bu travmanın somut bir tezahürü olarak görülüyor.
★ ★ ★
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, İsrail’in bu uygulamalarını uluslararası insan hakları hukukuna aykırı olarak nitelendiriyor. Uzmanlar, bu uygulamaların derhal soruşturulması gerektiğini belirtirken, İsrail cezaevlerinde işkence ve kötü muameleye son verilmesi için acil önlemler alınması çağrısı yapıyor. Bu durum, uluslararası hukuk çerçevesinde ciddi bir şekilde ele alınmalı ve müdahale edilmelidir.
Barışın olmadığı bir ortamda savaşı bir yere kadar anlayabiliriz, ancak binlerce masum insana eziyeti, insan onurunu yok sayan zulmü, işkenceyi anlamak mümkün değil.