Nazi zulmünden kurtulan bir Yahudi’nin ifadelerine, yazdıkları bir kitapta yer veren iki holokost uzmanına iftira davası açıldı. Mahkemeden kitabın yazarlarına “özür dileyin” kararı çıktı. Medyada karar “Holokost inkârcılarına bir hediye” olarak yorumlandı
Varşova Mahkemesi, iki profesörü sanık sandalyesine oturttu. Polonya Holokost Araştırmaları Merkezi’nin kurucusu Barbara Engelking ile Polonya’daki holokost konusunda uzmanlaşmış tarih profesörü Jan Grabowski’yi. Suçları; Nazi zulmünden kurtulan, hayatta kalan bir Yahudi’nin ifadelerine kitapta yer vermek. Mahkeme, iki holokost uzmanını, Polonya’da, bir köyün önde gelenlerinden Edward Malinowski’nin hatırasını zedeledikleri için suçlu buldu. Ve davayı açan Malinowski’nin 80 yaşındaki yeğeninden özür dilemeleri yönünde karar verdi. Davayı finanse eden ise milliyetçi kimliğiyle bilinen Polonya Hakaretle Mücadele Birliği’ydi.
Oysa davaya konu olan “Sonu Olmayan Gece” adlı bin 700 sayfa tutan iki ciltlik araştırma kitabında, Edward Malinowski’nin adı sadece bir yerde geçiyordu: Nazi katliamından kurtulan ve hayatta kalan Estera Siemiatycka’nın ifadelerinde. Siemiatycka’nın ifadesine göre; Malinowski, Nazilerle iş birliği yapmış, saklanan bir grup Yahudi’nin yerlerini söyleyerek idam edilmelerinde rol oynamıştı. Araştırmanın konusu da zaten buydu: İşgal altındaki Polonya’da Yahudilerin kaderini belirleyen Polonyalılar…
Mahkemenin “sindirme” kararı
Malinowski’nin hayattayken bu suçtan yargılandığı ama ceza almadığı biliniyordu. Ayrıca Nazi katliamından kurtulan Siemiatycka’nın anlatımlarında da Malinowski’ye karşı daha önce böyle bir suçlamasının olmadığı da biliniyordu. Kitapta hayatta kalan bir tanığın çelişkili açıklamaları elbette tartışmaya yol açabilirdi, ama bir araştırmacının bir iddiayı tamamen yok sayması mümkün müydü? Dolayısıyla mahkemenin “özür dileyin” kararı, dünya medyasının da gözünden kaçmadı. Karar, “Tarafsız araştırmacıları caydırıcı, bağımsız araştırmalara yönelik ciddi bir saldırı” olarak nitelendirildi. Daha da önemlisi bu dava, bir şahıs tarafından başlatılan bir hukuk davası olsa da iktidarın tarihi aklama ve bilim insanlarını bağımsız holokost araştırması yapmaktan caydıracak tüyler ürpertici bir etki yaratma girişimlerinin bir kanıtı olarak görüldü.
İsrail’in Yad Vashem Holokost Anma Merkezi, kararın “Akademik ve basın özgürlüğüne gerçek bir tehdit” oluşturduğunu açıkladı. The Guardian gazetesi yazarı Jo Glanville de Giessen Üniversitesi Holokost direktörü Sascha Feuchert’in şu sözlerini manşetine taşıdı: “Mahkeme kararı holokost inkârcılarına da bir hediye olabilir.”
Madalyonun arka yüzünde ne var?
Tarihçilere göre; Polonya Yahudileri, imha kampanyasından kurtarmaya yardım eden en büyük ulusal grubu oluşturuyor. Ve elbette 7 bin Polonyalının 35 bin Yahudi’yi kurtardığı biliniyor. Ancak bu durum, Polonya’da Yahudilerin yüzde 90’ının öldürülmesinin araştırılmasının önünde bir engel olmamalı. Polonyalı bazı milliyetçi gruplar ise aynı görüşte değil. Onlara göre, Yahudilerin öldürülmesinde Polonyalıları Nazilerin suç ortağı gibi gösteren çalışmalar, ülkeyi onursuzlaştırma girişimi olarak değerlendiriliyor.
Dünyanın her yerinde gazetecilerin, yazarların ya da akademisyenlerin kitaplarına konu olan bir araştırma; o ülkenin gücünü, kimliğini, siyasi şahsiyetini, tarihsel geçmişini ya da bugününü gölgelemeye başlamışsa, o gerçeklikle kimse yüzleşmek istemiyor. Daha da önemlisi bu algı, düşünce, inanç, ifade özgürlüğünün önündeki engeller olarak karşımıza çıkıyor. Demokrasiyle anılan ülkelerde bile bu böyle.