Son zamanlarda yorumsuz haber bulmak neredeyse imkânsız hale geldi. Yorumların önemli bir kısmı da seçime değil de sanki bir kavgaya hazırlanıyoruz kıvamında. İşin tuhafı bu yorumları adaylardan, siyaset ve toplumbilimcilerden çok gazeteciler yapıyor. Çeşitli haber kanallarına, tartışma programlarına konuk olan bazı gazeteciler, meslek etiğini bir tarafa bırakıp, taraf oldukları partinin bir neferi gibi davranmakta bir sakınca görmüyorlar!
Medyadaki sorun artık sadece kamuoyunu manipüle eden yalan yanlış haberlerdeki ısrarın sürdürülmesi değil. İrili ufaklı pek çok partinin kitleleri endişeye sevk eden kutuplaştırıcı, ırkçı, ayrımcı, tehlikeli söylemlerini meşrulaştırmak da değil. Sorun; kendilerini iktidar ya da muhalefete göre konumlandıran bazı gazetecilerin, çeşitli haber kanallarında, tartışma programlarında seçime katılacak adayları ve partileri, kendi siyasi tercihleri üzerinden yorumlamasında. Sandığa gidecek seçmene saygı duymayıp, kendi düşüncelerini ve görüşlerini dayatmasında... Bu da toplumda daha fazla kutuplaşma, daha fazla siyasi istismar ve manipülasyon demektir. İnsanların gerçekleri araştırmak yerine, kendi görüşlerini doğrulayacak haberleri aramaları ve takip etmelerini sağlamak ve daha da önemlisi demokratik süreci etkilemek demektir.
Buradaki en önemli paradoks, gazetecilerin yaptıkları yorumlarla kamuoyunu her bakımdan yine taraflı, yalan yanlış yorumların alıcısı haline getirmelerinde. Bir süre sonra hem gazeteci hem de seçmen açısından gerçeklerle yorumlar birbirine karışır ve siz de neyin gerçek neyin yorum olduğunu algılayamaz hale gelebilirsiniz.
Gazeteciler partizanlığa bu kadar hevesli olunca, hayliyle bir siyasi parti de “basın toplantısına davet” yazısında, bir fiyat tarifesi çıkararak, toplantıya katılacak basın kuruluşlarına ödeme yapılacağını belirtecek kadar pervasız olabiliyor.
***
Elbette her gazetecinin siyasi bir görüşü ve duruşu vardır. Ama mesele görüşünüz ne olursa olsun hem iktidara hem de muhalefete mesafeli yaklaşma ve soru sorma kültürünü edinmenizdir. Birine soramadığınız soruyu diğerine de soramazsınız. Birinin hatalarını görmezden gelip diğerini eleştiremezsiniz. Yani gerçek gazeteci olmak gerçekten çok zordur. Soru soramayan bir gazetecinin kendi siyasi görüşü veya siyasi parti tercihi üzerinden olayları yorumlaması, tarafsız bir habercilik anlayışına uygun değildir. Mesele bu kadar basit! Zaten seçmenin de bir gazetecinin görüşüne, fikrine, yorumuna değil, habere, bilgiye ihtiyacı var. Bir gazetecinin ne düşündüğü, hangi partiyi desteklediği seçmeni ilgilendirmiyor.
Hatırlarsanız 2016 yılında ABD medyasında da bazı gazeteciler, siyasi kampanyaları destekledikleri iddiasıyla ağır eleştirilere maruz kaldı. The New York Times, The Guardian gibi gazeteler de gazetecilik etiği açısından bu durumun kabul edilemez olduğunu beyan eden açıklamalarda bulundu.
***
Bir süre sonra hem gazeteci hem de seçmen açısından gerçeklerle yorumlar birbirine karışır
Fakat “medya etik kuralları falan bize işlemez, illa da partiye çalışacağız” diyorsanız ya gazeteci köşe yazarı gibi kimliklerinizi kullanmayın ya da yorumlarınızı mesleğin evrensel kuralları çerçevesinde yapın.
Seçmenin gözünde “güvenilir” olmak için, olaylara farklı siyasi partileri de kapsayan geniş bir perspektifle bakabilirsiniz. Yani adayların vaatleri, geçmişleri ve seçim süreci sizin için zor olsa da seçmenin tercihini etkilemeden doğru analiz edebilmelisiniz.
Seçmen, kendisini kutuplaştıran tehlikeli söylemlerin içine çekilmemeli. Bu nedenle herhangi bir partinin karşı çıktığınız görüşlerini doğru bilgiye, yorumlarınızı resmî belgelere, parti sözcüleri ve adayların açıklamaları gibi güvenilir kaynaklara dayandırabilirsiniz.
Katıldığınız programlarda sadece görüşünüzü bildirmeyin. Arada bir seçmene gazeteci olduğunuzu hatırlatan analitik bir yaklaşım da sergileyebilirsiniz. Mesela seçimin nasıl yapılacağına ilişkin detaylı bir içerik sunmak gibi... Hiç değilse seçmen saatlerce süren seçim tartışmalarını dinlerken, sayenizde nesnel gerçekliği olan bir bilgiye de ulaşmış olur.
Seçim kampanyaları boyunca, adayların vaatleri, anket sonuçları ve diğer konular hızla değişebilir. Bu nedenle yorumlarınıza dikkat etmelisiniz. Adaylara ağır ithamlarda bulunmadan önce kendi kişisel basın tarihinize de bir göz atmalısınız.
Biliyorum bunlar “partizan” bir gazeteci için hayli zor kurallar. En iyisi siz, gazeteci olarak sadece doğrudan, haktan, hukuktan, laiklikten, demokrasiden, insandan yana olun ama yorumu siyasetçilere, siyaset bilimcilere, araştırmacılara, sandığı da mümkünse seçmene bırakın!