Belma Akçura

Belma Akçura

bakcura@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Erkekler kendi hikayeleriyle yüzleşemiyor. Son yıllarda artan kadın cinayetleri haberlerine hiç dikkat ettiniz mi? Kadınları öldüren erkekler eskiden adalete teslim olurdu. Şimdi çoğu cinayetten hemen sonra ya kaçıyor ya da intihar ediyor. Üstelik sadece kadınları değil, önüne çıkan herkesi; eşini, çocuklarını kayınvalidesini, baldızını öldürdükten sonra intihar edenlerin sayısı hayli fazla. 

Aslında bunların her biri aile faciası ama medyada bu haberler her defasında “yine bir kadın öldürüldü” başlıklarıyla yer buluyor. Oysa son bir buçuk yıl içerisinde öldürülen 500’e yakın kadını haber yaparken, erkeklerin önemli bir kısmının da işledikleri bu cinayetlerden hemen sonra niçin intihar ettiklerini de sorgulamamız gerekmez mi?

Haberin Devamı

★ ★ ★

İkincisi bu cinayetlerin büyük bir kısmı, özellikle “boşanma” davası açan kadınlara karşı işleniyor gibi görünse de kadın cinayetlerinin ardındaki nedenler karmaşık ve çok yönlü. Tam da bu nedenle kadın cinayetlerin nedenlerini anlamak ve çözüm üretmek için bazı önemli sorulara da yanıt bulmamız gerekiyor. Mesela bu cinayetler ve arkasından gelen intiharlar toplumumuzdaki çarpık ilişkilerin, yerleşik zihniyetin ve hastalıklı erkeklik algısının ürünü mü yoksa sorunun kaynağı daha mı derin?

★ ★ ★

Kadının ekonomik bağımsızlık kazanması, sokağa çıkması, erkeğin karşısında güçlü durması ya da restleşmeleri, kendine yeni bir hayat kurmak istemesi bu trajedilere nasıl etki ediyor bilmiyorum ama boşanmanın kadında değil, erkeklerde ciddi bir travma yarattığı bir gerçek. Boşanmak isteyen, boşanan ya da evi terk eden kadınları öldüren erkeklerin çoğu, genellikle kadınlar üzerindeki iktidarını ve gücünü kaybetmiş işsiz, eğitimsiz, psikolojik sorunları olan erkekler. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayanlar. Olanaksızlıklar içinde, uyuşturucu ve kumara bulaşmış, kadınları bir geçim kaynağı olarak görmeye başlayan erkekler.  Aciz erkeklerle, kimliğini bulmaya çalışan kadınlar arasında yaşanan bir trajedi.

★ ★ ★

Toplum erkek şiddetini genellikle bir güç gösterisi gibi algılıyor. Oysa bu güç gösterisinden çok güç ve kontrol arayışının bir yansıması. Zayıflıklarının ve çaresizliğin ifadesi. Peki, bu çaresizliği neden daha sağlıklı yollarla ifade edemiyorlar? Mesela neden o süreçte çocuklarının geleceğini düşünemiyor ya da neden bir çocuğun yaşayacağı travmanın boyutunu ön göremiyorlar? Çocuklarının gözü önünde bu cinayetleri işlemelerinin sebebi ne?

Haberin Devamı

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, gibi ezber laflar etmeye gerek yok. Erkeklerin kendilerini ezen, yok sayan veya mevcut düzene karşı çıkamadıkları için kadınları hedef alması, elbette sadece bazı durumlarda geçerli olabilir. Bu, güç ve kontrol arayışının bir yansıması olarak görülebilir. ekonomik sıkıntılar ve işsizlik gibi faktörler, erkeklerin kendilerini yetersiz hissetmelerine bunu da şiddet yoluyla dışa vurmalarına neden oluyor. Bu tür durumlarda, erkekler kendi hayal kırıklıklarını ve öfkelerini kadınlara yöneltebilirler. İntihar ederek kendi yaşamlarına da son verebilirler, bu da genellikle çaresizlik ve umutsuzluk hissinin bir göstergesidir. Biz hep öldürülenlerin kimliği üzerinden olaylara bakıyoruz. Öldürenlerin kimliği ya! Belki o zaman bu çaresizliği neden daha sağlıklı yollarla ifade edemediklerini de anlayabiliriz.