PAZAR günü TRT’de Meclis’e takıldım kaldım... Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) özel birleşimde gençler vardı. 81 ilden gelen öğrenciler, 7. Dönem Türkiye Öğrenci Meclisi’nde buluşmuştu.
“Gençlerin meclisi nasıl?” diye düşünüp, seyretmeye başladım.
Önce 81 ilin temsilcisi yaklaşık 1 saat süreyle ant içti. Daha sonra, başkanlık divanına seçim için başkanlığa 4 önerge verildi. 4 aday beşer dakika süreyle projelerini anlattı, listelerine oy istedi.
Muğla Anadolu Öğretmen Lisesi’nden Çağrı Keçecioğlu, “ezbere dayalı eğitim sisteminin” sorunlarını dile getirmek istediklerini kaydetti.
Mardin Öğrenci Temsilcisi Hüseyin Akyıldız, “Suça itilen çocuklarımızı haftalarca, aylarca hatta yıllarca eğitimden uzak cezaevlerinde tutmak ne kadar yapıcı bir yaklaşımdır? Gerekli düzenlemelerin yapılarak eğitim öğretimden kavuşturulmaları zaruridir. İşte o zaman o çocuklarımız için devlet gerçek baba olacaktır ve işte o zaman o çocuklar da devletine sadık birer faydalı birey olacaktır” dedi.
Denizli Öğrenci Meclisi Temsilcisi Tuncer Tokmak, “Eğitimdeki sorunlara ilişkin baskı oluşturması gereken biziz. Türkiye’nin her karış toprağında tüm arkadaşlarımız için eğitim istiyoruz. Eğitimde fırsat eşitliği istiyoruz” diye belirtti.
Kocaeli Öğrenci Temsilcisi Anılcan Tarakçı, “Meslek liselerinin katsayı probleminin çözülmesi gerektiğini” ifade etti.
Yapılan gizli oylamada, seçimi Muğla Anadolu Öğretmen Lisesi’nden Çağrı Keçecioğlu’nun listesi kazandı.
Ve Çağrı Keçecioğlu’nun başkanlığındaki meclis başladı çalışmaya. Dikkatimi çeken şeyleri not aldım.
Gördüm ki öğrenci meclisi de büyüklerinkinden pek farklı değildi. Ee kimi örnek alacaklar?
Gülüşmeler hatta zaman zaman atışmalar ve tartışmalar. Bu anlarda Çağrı Keçecioğlu’nun “Arkadaşlar bize, bulunduğumuz ortama yakışıyor mu?” uyarıları...
Ve yine gördüm ki; erkekler yine çoğunluktayı. Kızlarsa meclis sıralarında zor seçilebiliyordu.
Meclisin bir günlük öğrenci vekilleri, kendilerine verilen birer dakikayı çok eleştirdi. Haksız da sayılmazlardı. Bir dakikada koskoca bir kentin, öğrencilerinin sorunlarını nasıl anlatabilirlerdi ki? Bir de kendilerine verilen konuşma hakkının demokrasiden uzak olduğundan yakındılar. Çünkü bazılarına beşer dakika konuşma hakkı tanınmıştı. Duygulandıran konuşma yapanlar da vardı, gülümseten konuşmalar da...
Bazıları da bir sorun dile getirmeyerek 1 dakikalık konuşma süresine ironik eleştiri getirdi.
Aklımda kalan bir ilginç konuşma ise çok yerindeydi... Bir erkek öğrenci, milletvekillerini eleştirerek, “Seçim zamanı okullarımıza geliyorsunuz. Şimdi biz size geldik, sizin misafiriniz olduk bugün. Peki şimdi siz neredesiniz?” diye sordu.
Uzun lafın kısası, gençler kendine güvenen duruşlarıyla, isabetli tespitleriyle umut vaad ediyordu. Özellikle çoğunun Atatürk’e, Cumhuriyet’e ve devrimlerine bağlılıklarını dile getirmesi, bakanın karşısında Milli Eğitim Bakanlığı’nı, Meclis Başkanı’nın karşısında hükümet politikalarını eleştirmesi “Bravo” dedirtti.
Milletvekilleri keşke gençlerin meclisini izleyebilseydi...