Banu Şen

Banu Şen

banu.sen@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BEN Eskişehir’de Porsuk’ta Venedik’i aratmayan tekne gezintisindeyken meğer İzmir, deli çayları, nehirleri aratmıyormuş... Eskişehir’de de yağmur yağıyordu ama, İzmir gibi insanın yüreğini burkan görüntüler yoktu.
Uzaktan, güzel İzmir’imin o halini görünce keyfim de kaçmadı değil.
Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’e sorulacak sorular arasına, böylelikle;”Porsuk’u nasıl ıslah ettikleri, Afet Eylem Planı’nı nasıl hazırladıkları, hem çevre hem de zemin çalışmalarını nasıl yaptıkları“ da eklenmiş oldu.
Bunları yaparken de karşı çıkanlar olup olmadığı da tabii ki!
Bir zamanlar leş gibi kokan ve yanına varılmayan Porsuk’a yapılanları aktaran Büyükerşen, tüm çalışmaları anlatsa ilavemizin sayfalarının yetmeyeceğini vurguladı.
Afet riskini azaltmak için yaptıklarını anlatması bile yaklaşık 15 dakika sürdü.
Taşkın riskini yok etmek için kurdukları Panama Kanalı örneği ise tüm belediyecilere tam bir ders niteliğinde.
Satır araları iyi okunmalıydı!
İyi ki Eskişehir’e gitmişim.
İyi ki Yılmaz Büyükerşen’le görüşmüşüm...
Pazar gününden bu yana gelen okuyucu telefonları da bunu doğruluyor.
İzmirliler diyor ki: “Eskişehir’de bu yapılanlar inşallah belediyecilere örnek olur. Anlayan için tabii...
İçinden nehir geçen bir şehir nereden nereye gelmiş.
Belediyeler hep muhalefette oldukları için cezalandırılmalarının gölgesine sığınıyor burada.
Eskişehir de sosyal demokrat.
Sayenizde, gidip göremesek de bir şehirde neler yapılabileceğini gördük.”
İşin aslında özeti budur.
İzmirliler Eskişehir’e gidip ne yapmak istediğimizi anlamış.
Ancak hala anlamayanlar var.
Eeeeeeee...
Ben de gelen telefonlardan aldığım güce sığınarak; Buca Belediyesi’nin Eskişehir’i referans gösterip İngiltere’de ağırlandığı gezinin ardından, Büyükerşen’in böyle bir şirketi tanımadıklarını açıklayan haberim sonrası konuşulanlara bir yanıt vermeliyim artık.
Cevap hakkı doğdu(!)
- Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı’nın, basın toplantısına neden katılmadığımı merak edenler, Eskişehir röportajından sonra anlamıştır sanırım.
O sırada olup biteni birinci ağızdan dinlemekteydim.
- Benim yaptığım haberle ortalığı karıştırdığımı, kendilerinin de şimdi topladıklarını söyleyenler de yorulmasaylarmış keşke!..
Burunlarının ucundaki haberi görmeyen ya da görmezden gelenler zahmet edip de keşke benim gibi taa Eskişehir’e gitmeyi akıl etseydiler.
- Röportajı anlamayanlara tavsiyem ise tekrar okumaları.
Ya da anlayan okuyuculara anlattırmaları.
Büyükerşen röportajında vurgulanan, olur olmaz yerlere bina dikip, cep doldurmanın doğruluğu değil.
İyi etütle doğru yere, doğru iş yapmak.
Her şeye zırt pırt karşı çıkan “istemezükçü” lerin de zaman zaman yanıldığını ya da yanılabileceklerini göstermektir.
Bilmem anlaşıldı mı?
Bir haber yaptım, meğer adı geçen şirketin ne çok avukatı varmış?
Hayret ettim.
Uzun lafın kısası bu haberin arkasından konuşulanlar bu olmamalıydı ve ben çok sıkıldım.
Suya sabuna dokunmayıp, susalım mı?
O yüzden biz rüya şehir Eskişehir’e dönelim...
6 yıl önce gittiğim şehirle bugünkü arasında dağlar kadar fark var. Fotoğraflara yazı işleri toplantısında hayran kaldık.
Hele bir meyve sebze halinin önceki ve sonraki hali var ki bir başka yazı konusu olur.
Eskişehir’e neden gittiğimi merak edenler sanırım artık öğrenmiştir. Ama daha bitmedi.
“Eskişehir’e gelip de, hızlı trenle bir buçuk saatlik Ankara’ya uğramadan olmazdı” diye düşündüm.
Meraklılarına duyurulur...
Meclis kulislerinde neler konuşuluyor?
CHP İzmir İl Kongresi öncesi neler olup bitiyor?
Ankara’dan İzmir nasıl görünüyor?
Hepsi, bu köşeden çok yakında...