SAĞIMA bakıyorum. Yok! Soluma bakıyorum. Yok! Hiç mi iyi bir haber yok? Rüya aleminde gibiyim. Sadece ben mi? Sanmıyorum... Kimin suratına baksam benzer bir suret. Aynı tarifi yapıyorum, gördüğüm tüm yüzlere.
Gözlerinin içi gülen birilerini arıyorum. Var! Ama onlar da sahte. Belki de işleri iyi gittiği için, avuçlarını ovuştururken bir yandan da gülüyorlardır, kimbilir? Onların işleri iyi gittiçe, bu ülkede işler kötüye gidiyor hep. Farkındayız. Ama?
Ama, bir yolu olmalı. “Ne yapmalı” diye düşünüyorum. İçinden bizim çıkamayacağımızı biliyorum. Düşünüyorum, düşünüyorum...
Bir koşu gidip maske bulmaktan başka çare var mı? İçin karardıkça, tak bir maske. Rengarenk olsun. Tüyleri olsun. Işıl ışıl simleri olsun. Şööyle uzaktan bakınca parıl parıl parlasın. Görenler “Aman ne güzel de gülleri açmış. Oh oh!“ desin.
Hatta herkes fazla maskesini en yakınındakine de versin. Aman dikkat maskeleri seçerken, renkli ve mutlu olanlarına dikkat! Maskeniz gülen cinsten olsun. Hatta ağzı kulaklarına varsın.
İçinizden Can Yücel’in şiirini mırıldanın mümkünse:
İçerimde bir bokluk var
Yıkıyorum, yıkıyorum, yıkılmıyor
Yüzümde bir maske var çekiyorum, çekiyorum çıkmıyor
Öyle bir maske takasım var ki bugünlerde... Bir koşu gidip Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan’ın “Kostüm ve Maske Müzesi“nde soluk almak istiyorum. Rengarenk maskelerden seçmek, hatta eşe dosta bile dağıtmak istiyorum. Ama müze Mayıs’ta açılacakmış. Ben de yüzümde maske varmış gibi gezerim. Siz de öyle deneyin. En canınızın sıkkın, kendinizi en berbat hissettiğiniz günlerde bile yüzünüzde kocaman gülen bir surat varmış gibi salınmayı deneyin. Arada bir sahte kahkahalar patlatın. Çünkü artık bu ülkede, başka şansımız kalmadı.
Ben de öyle yapıyorum şimdi. Takıyorum maskemi ve güzel, komik, havadan sudan, aşktan, mutluluktan haber veren şeyler yazmaya geçiyorum size.
Sıkı durun. Aşkın formulü olmadığını yazmıştım ama bilimadamlarının bulduğu söylenen yaş farkına bağlı, “kabul edilebilirlik” formülünü öğrendim.
Dünyanın hiçbir yerinde resmilik taşımayan formüle göre, kadın ile erkek arasındaki yaş farkının “kabul edilebilirlik formülü” “bölü 2 artı 7”
Yani, daha yaşlı olanın yaşı 2’ye bölünecek, elde edilen sonuca 7 eklenecek. Küçük olan kişi, en az bu yaşta olmalı... (Daha yaşlı olan erkek de olabilir kadın da.)
Bu formüle göre, 40 yaşındaki biri, 27 yaşından küçük biriyle birlikte olmamalı (40 / 2 = 20 ve 20 + 7 = 27). Ama 40 yaşındaki birine 27 de fena sayılmaz hani...
Bu arada, bir başka iddiaya göre, eğer erkek yabancı bir ulustansa, formüldeki 7’nin yerine 5 konmalıymış.
Haydi size bol maskeli günleer!