‘KUŞ kadar aklın var’ derler... Hafif saf ve salak bulunanlar için söylenir... Alaydan ve küçümsemeden öte iltifat olmalı bu söz. Kuşlar! İnsan aklının bile yetmediği onca mucize, kuşlarda toplanmış sanki.
Düşünüyorum da... Okyanusun ortasında yapayalnız yön bulmaya çalışıyorsun.... Afrika ne tarafta acaba? Ya Amerika kıtası? Onbinlerce kilometre yolu birbirlerinden kopmadan, yönü kaybetmeden, kimseye sormadan, hiçbir alet, teknoloji kullanmadan sadece kanat çırparak mı kat ediyorlar? Dünyanın en ücra köşesinde bir yıl önce bıraktıkları yuvayı elleriyle koymuş gibi nasıl buluyorlar? Göç, kuşlara özgü mucizelerden sadece biri. Kuşların dünyası mucizelerle dolu.
Doğan Haber Ajansı muhabirlerinden Mustafa Oğuz ağabeyimizin çektiği “göç eden sığırcıklar” fotoğraflarını gördüğümde, dalıp gittim ve tüm bunlar geldi bir an aklıma. Mustafa Ağabey, doğa ve hayvanlara olan ilgisiyle bilinir. Göç eden sığırcıkları yakaladığı fotoğrafları üzerine sohbet ettiğimizde, o karelerin ardındaki hikayeleri anlattı. Sığırcıklar daha sıcak yerlere göç ederken, İzmir’e uğradıklarında en yeşil ve en çok zaman geçirebilecekleri, onların yaşam alanlarına benzeyen tek yer olan Kültürpark’a girmek istemiş. Ancak Kültürpark’taki kargalar müsaade etmeyince, sığırcıklar İzmir’de kalacakları birkaç günü yüksek aydınlatma direklerinde geçirmiş. Mustafa Ağabey’in anlattığı bu hikayenin ardından göçmen kuşlarla ilgili kitaplara geçmiş birkaç hikayeyi yazmak istedim meraklılarına. Biraz ‘Bunları biliyor muydunuz’ türünden oldu ama...
Neden “V” şeklinde?
Bazı kuşlar, göç sırasında binlerce km uçarlar. Bu kadar uzağa gidebilmek için, kuşların enerjilerini olabildiğince etkin biçimde kullanmaları gerekir. Bazı göçmen kuş sürüleri uçarken V şeklini alırlar. Bu sayede, arkadaki kuşlar daha az sürtünmeyle karşılaşırlar ve yüzde 70’e varan oranda enerji tasarrufu sağlamış olurlar. Doğal olarak, en başta uçan kuş en fazla enerjiyi harcar. Buna bir çözüm olarak, sürüdeki kuşlar sürekli yer değiştirirler. Yani, önde uçan kuş yorulduğunda arkaya geçer.
Güneşe doğru uçarlar
Gustav Kramer tarafından tasarlanmış bir deney sırasında, birkaç göçmen kuş özel olarak yapılmış karanlık bir kutunun içine konulmuştu. Kutuda pencereler ve kutunun içine giren ışığın yönünün değişmesini sağlayan aynalar bulunuyordu. Deney sonucunda kuşların güneşin doğduğu yönü esas alarak harekete geçtikleri saptandı. Güneş ışığının yönü değiştiğinde onlar da uçuş yönlerini değiştiriyorlardı. Ayrıca gün sona erdiğinde de bu yönü koruyabilme gibi bir kabiliyete sahiptiler.
Pusula, yıldızlar
Başka bir deneyde de göçmen kuşlar bir planetaryuma (gökcisimlerinin dünyadan göründükleri şekliyle yarı küresel bir kubbe ekran özerinde gösterildiği geniş salon) konmuş ve gökyüzü akşamın ilk saatlerinde olduğu şekliyle gösterilmişti. Kubbe üzerinde yıldızların konumları değiştikçe, kuşlar da yönlerini buna uygun biçimde değiştiriyorlardı.
Rotalar genlerinde
Göçmen kuşların yumurtalarının alınıp kuluçka makinesine konmasına ve yumurtalardan çıkan yavruların büyütülmesine dayanan bazı deneyler de yapıldı. Sonuçta bu yavruların da genetik kökenlerini belli eden bazı özellikler geliştirdikleri görüldü. Uçuş rotalarıyla ilgili bilgiler genlerinde kodlanmıştı.
İpuçlarını alıyorlar
Uzmanlar bunlardan başka, dünyanın manyetik alanının yönü, dünyanın günlük dönüşü ve barometrik basınçta meydana gelen farklılıklar gibi birçok başka etkenin de bu kuşların uçuş rotalarını izlemelerine yardımcı olan bazı ipuçları sağladığını düşünüyorlar.
Tüm bunları okuyunca, “Kuşlar kadar olamıyoruz” diye düşünüyor insan. Kimi zaman sürümüzü kaybediyor, kimi zaman sürümüze ihanet ediyoruz. İnsanlar da keşke kuşlar kadar olabilse! Neden “V” şeklinde gittiklerine baksanıza!