BİRAZ özgürlüğümüze düşkünüzdür; biz İzmirli kadınlar... Biraz da nam salmışız zaten ‘İzmir’in kızları’ diye!
Bu özgürlüğün su yüzüne çıktığı onca mekan var ama İzmir’de özgürlük denince benim ilk aklıma gelen yer Kordon. Dışarıdan gelenlerin Kordon’u görünce hayrete düştüğüne tanık oldum onlarca kez.
Önceki gün de bizim canımız biraz özgür olmak istedi. Oturduk Kordon’a...Hava güzel, insanlar güzel, yediğimiz içtiğimiz güzel.... ‘Daha ne olsun?’ diye iç geçirirken, daldım gittim karşı masaya.
Havalı bir kız ve karşısındaki de belli ki erkek arkadaşı. Tartışıyorlar! Öyle kaptırmışım ki izlemeye, bir an patlayan tokatla sanki kendime geldim, aniden de irkildim. Yaklaşık yarım saat süren tartışmanın sonunda kız oğlana tokatı patlatıverdi ve kalktı masadan hızlı hızlı uzaklaştı. Oğlan şaşkın, etraftakiler şaşkın. Ben daha şaşkın.
‘Bu kavganın sonu ne olacak?’ diye beklerken, neredeyse çocuğun düştüğü duruma gülecektim. ‘İşte bir İzmir kızı’ dedim içimden. Patlattı tokatı ve yürüdü gitti....
Oysa önceki gün, “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü”ydü. Gazetede, ajanslardan gelen onlarca habere bakarken, ‘Sahi bugün neyi değiştirmek için?’ diye düşünmüştüm. Benim Kordon’da gördüğüm çocuk gibi kaç erkek var ki kadın şiddetine maruz kalan? Eğer olsaydı ‘Erkeğe Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’ de olurdu zaten! Yoksa kadından şiddet gören erkek sayısı benim Kordon’da gördüğüm kadar şaşırtıcı ve az mı?
Aslında erkeklere sorarsanız, onlar da her gün ‘Dır dır’ yüzünden şiddete uğradıklarından yakınıyor (!)
Şaka bir yana yapılan araştırmalar da kadınların yaşadıklarını açıkça ortaya koyuyor. İşte size Türkiye’deki durumu anlatan birkaç araştırma sonucu: