BOĞAZ kokusunda, sanki son bir bakış bu ‘artık geçen yıl’ diye tırnak içine alacağımız 2009’a... Boğazın, etrafta yaşanan tüm karmaşaya karşı, sakin olan sularına dolunay düşüyor bu gece. Sanki koca bir yıl boyunca yaşananlar yakamoz gibi vuruyor denize. Işıltılar içinde, ince bir hat gibi görünen köprünün üzerinden geçen arabalar, dökülmüş inciler gibi parıldıyor. İstanbul ışıklar içinde. Bir akşam vakti ‘elveda’ demeden henüz geçen yıla, son parıltılarını yaşıyor İstanbul.
‘İzmir de çok ışıltılı bu yılbaşı’ diye düşünüyorum. Sanki tüm bu ışıklar, süslenen sokaklar, ağaçlar, yaşanan tüm karanlıkların üzerini örtsün diye...
Rengine dalıp gittiğim o ışıltılı köprünün üzerinden geçerken, inci taneleri gibi parıldayan arabaların içinde kim bilir ne hüzünler saklı? Ya rengarenk süslenmiş vitrine dalıp gitmiş genç adam ve elinden tuttuğu kadının? Markette çocuklarıyla alışveriş yapan o annenin? Bir bank üzerinde yakamozu seyreden o yaşlı çiftin peki? Mutlu görünen suratlarımızın altında aynı yeni yıl coşkusunu yaşıyor muyuz biz? Süslenen sokaklarımız kadar parıldıyor mu hayatlarımız? Yanıp sönen ağaçlar kadar coşkulu mu geçen günlerimiz? Sanmıyorum... Üzerimize çöken tüm bu karanlığı, yeni yıl coşkusuyla ışıklandırdık sadece, o kadar!
Yeni yılın ilk günü ve ilk yazısı bu... Dün geceye kafiyeli olmalı bugün ve bu yazı... Kötü, sıkıntılı, karamsar düşüncelerden uzak olmalı. Güzel şeyler umut etmeli bugün. İyi şeyler düşünmeli. ‘Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler göreceğiz... Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar, ışıklı maviliklere süreceğiz...’ diye iç geçirmeli. Yeni yılı umutlarla karşılamalı. Çok şeyi değiştiremeyeceğini bilsek de yine de iyi şeyler düşünmeli.. Hele İzmir için...Çünkü buradan öyle buruk görünüyor ki İzmir!
Melih Cevdet Anday’ın bir yazısında dediği gibi, “Yılbaşı sıradan bir gündür, çünkü doğanın ayı, yılı yoktur ama, biz o gün seviniyoruz, gülüyor eğleniyoruz ya, yeter bize. İnsan mutlu günler yaratmış, böylece doğanın biteviyeliğini yenmiştir, ona katkıda bulunmuştur, İşte ‘kültür’ dediğimiz de budur.”
Biz de bu cümlelere katkıda bulunalım hem de dün geceye kafiye olsun diye eklemiş olalım:
‘İyi, mutlu nice seneler. Her gün bugün gibi yeni umutlarla dolu olsun.’