Banu Şen

Banu Şen

banu.sen@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İZMİR... Durup da bir tepeden bakınca elbette ki, “Güzel İzmir...” Terk edip gidince uzaklardan, “Özlenen İzmir...” Her zaman ya terk edip gidenler, ya zaman zaman yolu geçenler anlatır İzmir’i. Tıpkı geçen hafta olduğu gibi; yine konuşuldu İzmir... Önce artık burada yaşamayan İzmirliler anlattı. Kordon’u, gevreği, boyozu, buzlu bademi, çiğdemi, günbatımı, insanların rahatlığı, rakısı, balığı, cumbalı evleri, Çeşme’si, Alaçatı’sı, günbatımı... Gündeme, dile geldi. Sonra bir de karşı çıkanlar oldu. İzmir’in hala o malum yerinin (b.k) koktuğunu söyledi. O kadar da methedildiği gibi “Güzel” olmadığını dile getirdi.
İzmir’in “Güzel”lliğine diyecek yok. Ancak bırakıp gidenlere, ya da kendisinin şimdiki hayatından örnek gösterenlere söyleyecek de bir çift söz var elbet. Kordon’da günbatımında, “şerefe” deyip buluşurken kadehler; kaç kişinin aç, oralara tepelerden baktığını görebiliyor musunuz?  Göçün boyutlarının kentin fotoğrafını değiştirdiğini hissedebiliyor musunuz? Kemeraltı’na en son ne zaman gittiniz? Bu kentte yaşayıp henüz denizi görmemiş insanların var olduğunu biliyor musunuz? Belediye otobüsünde üst üste, işten dönerken kaç kişi Kordon’da çekirdek çitletmeyi hayal ediyor dersiniz? Kaç kişi Alaçatı’da o güzel  kafelerde yemek yiyebiliyor? Kaç kişi Dalyan’da rakı-balık keyfinin tadına varabiliyor? Kaç kişi cumbalı evlerin rahatlığında yaşıyor? Bu üç buçuk milyonluk şehrin 10’da biri, yüzde biri bile değiller. Belki binde biri de değiller. İzmir’in keyfini, İzmirli birkaç bin kişi ile İstanbullular çıkarıyor. İzmir’i bırakıp gidenler, birkaç günlüğüne gelip, sadece keyfini yaşayıp sonra da sütunlara taşıyor. Gerisi aç, işsiz ve geçim derdinde... Bir tek elimizde “çağdaşlık”, “batıya açılan pencere” gibi söylemler kalıyor. Gerisi de hikaye...
İzmir’in eski İzmir olmadığını, siyah beyaz fotoğraflara bakınca anlıyor bir de insan. Elbette sadece İzmir değil, tüm kentler, bu kadar kalabalıklaşmadan, bina yığını haline dönmeden, katledilmeden önce daha güzelmiş. Ama İzmir daha da güzelmiş.

Evvel zaman içinde
Masamda birkaç gündür İzmir Ticaret Odası’nın (İTO) Kültür, Sanat ve Tarih Yayınları’nın 10’uncusu olan “Evvel Zaman İçinde İzmir” kitabı duruyor. Açıp açıp bakıyorum. Sanki ben birkaç gündür o günlerdeki İzmir’i yaşıyorum. Uğur Göktaş’ın koleksiyonu’ndan, Uğur Yeyin’in hazırladığı kartpostal albüm niteliğindeki kitap, İzmir’in binlerce yıllık tarihini, o tarih içinde kimlerin, nasıl gelip geçtiğini ortaya koyuyor. İTO Başkanı Ekrem Demirtaş, “Bu kartpostalları bir araya getirdiğinizde, bir dönemin İzmir’inden bugüne sosyal yaşam, ticaret hayatı ve kentleşmedeki büyük değişimin izlerini sürmek mümkün (...) Bugün de İzmir’in denizinden, Kordon’undan, 1000’lerce yıllık tarihinden miras kalan eserlerinden, güleryüzlü insanlarından, cıvıl cıvıl sokaklarından bir güzellik mutlaka günü tamamlarken hafızanızdaki yerini alır. Bu albüm, İzmir’in güzelliğinin geçtiğimiz yüzyıllardan miras kaldığını da bir kez daha gösteriyor” diyor... Umarım gerçek İzmir sadece hayallerimizdeki gibi kalmaz... Hak ettiği değeri bu kenti yönetenler ona geri kazandırır...

Hayallerinizdeki İzmir ve gerçek İzmir...