HABERİ okuyunca, ‘İşte kıyamet yaklaşıyor! Başımıza taş yağacak’ diye çığlık atıp, damağımı kaldırdım. “Bu günleri de mi görecektik?” diye kendimi sakinleştirdim sonra. İslamcı yazar Abdurrahman Dilipak bizim bu taraflardaymış. Yani Ege’nin gavur kıyılarında. Tabii bizim buralara gelince, biraz yoldan çıkmış. Yoldan çıkmış ve Bodrum’da katıldığı bir konferansta, kadınlara günde iki öğün yiyip badi badi yürümeme öğüdü vermiş. Sonra kocalarınız başka kadınlara bakar diye de zılgıtı çekmiş.
Tövbe tövbe!
Dilipak hızını alamamış, bu yemek yemeye bağlı badi badi yürüme ve kocaları Bodrum gibi yerlerde başka kadınlara kaptırma mevzuunu da bakın müslümanlığa, namaz kılmaya nasıl bağlamış:
“Toplumumuz namazı unutma, bunu isteyenler de unutturma gayreti içerisinde. Camilerde kadınlarımıza yer var. Kadınlarımız erkeklerimiz gibi mutlaka camiye gitmeli, namazlarını orada kılmalı. Peygamber efendimiz günde üç değil iki öğün yemeği önermişti. Öğle yemeğini hem sağlığınız için yemeyin, hem aile bütçesine katkıda bulunun, hem de bu yemekten kazandığınız zamanı toplum ve insan için yararlı etkinliklere ayırın. Ayrıca günde üç öğün ve tıka basa yemek yiyen özellikle kadınlarımız kendilerine fiziki yönden zarar verip, aşırı kilo alıp badi badi yürümek zorunda kalırken, kocalarına da zarar veriyorlar. Bu kadınları gören kocaları Bodrum gibi yerlerde başka kadınlara bakmaya başlıyorlar. İşte bu yüzden namazı ve müslümanlığı öğrenmek ve öğretmek için bu zamanı kullanın.”
Diğer hepsini anladım da artık İslamcı yazarlar da mı kadında dış görünüşü savunuyor? Bir kadını işe alırken önce fiziğine bakan, bir mağazadan alışveriş yaparken bile tezgahtarın güzelliğine göre karar veren (örnekleri çoğaltırım ama yerim dar) erkekleri anladık da size ne oluyor Sayın Dilipak?Bodrum’a gelince feleğinizi mi şaşırdınız? Kadını kilosuna, güzelliğine göre sınıflandırmak hadi insanlığa sığmaz, bunu anlatmaya çalışırız da... Dine sığar mı bu? Sığmadığını bizim değil sizin anlatmanız gerekmez mi? Bunu bari bize bırakmayın Allahaşkına!
Yoksa “Evlenmeden önce filinta gibi görüp beğendiğimiz; yıllar geçince saçları dökülen - ağaran, cildi kırışan ve göbek yapıp badi badi yürüyen kocalarımızı ne yapacağız? Bodrum gibi yerlerde, başka erkeklere baksak günah olur mu?“ diye sormaz mı o kadınlar da size?
