Banu Şen

Banu Şen

banu.sen@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

YAZ sıcağının ortasında, küçük bir mola... Zamana, hayata, koşturmacalara, çekişmelere, yüksek seslere... Urla’da, taş ve anılarla dolu bir mekanda mola veriyoruz. Zafer Caddesi’ndeyiz. Taşlı yolları, cumbalı evleri, eski bir esintiyle insanın yüzüne vuruyor. O yolda yürüdüğünüzde, birbirine bakan komşu evlerle göz göze geliyorsunuz.
Zengin bir Rum tüccarı olan Efendi Kosta’ya ait olduğu düşünülen; iki, aslında ara katı da sayılırsa, üç katlı evin önündeyiz. Dışarıdan bakıldığında pek de gösterişi olmayan yapının, 1800’lü yılların sonlarına doğru konut olarak inşa edildiği düşünülüyor. Geniş odalarının yanında, iki kat arasında sıkışmış gibi duran, hizmetlilere ait olduğu sanılan ara kat kadar, bahçesi de ilgi çekici. Bahçede dolanırken kendinizi zaman makinesiyle bir anda geçmişte bulduğunuzu düşünebiliyorsunuz. ‘Süs havuzu ve taş duvarlardan sarkan yeşilliklere saatlerce dalıp gitmek sıkıcı gelmez’ duygusu da cabası (!) 

Artık Urla Müzik Akademisi

Bu kadar etkileyici olan bu tarihi yapıdan, bir de nota seslerinin yayıldığını duymaksa adeta düşle gerçek arasında bırakıyor. Bir zamanlar bir Rum tüccarı olan Efendi Kosta’ya ait olduğu düşünülen bina, artık bir müzik akademisi. 10 yıl önce satın alınıp, uzun bir süreçte onarılan ve bugünkü haline getirilen binada, şimdiki sahipleri olan iki kardeşin ortak düşleri gerçeğe dönüşmüş. Kosta’nın evi, artık profesyonel müzisyenlerin, usta müzik elçileriyle buluşmalarını ve sanatlarında aşama kaydetmelerini sağlamayı, bununla yetinmeyip parlayan yeteneklere önayak olmayı amaçlayan Urla Müzik Akademisi’ne (UMA) ev sahipliği yapıyor. Ayrıca mekan ev konserlerine de hizmet etmeye başladı. Biz de az sonra böyle bir konsere konuk olacağız. Dünyanın en ünlü flütçülerinden Macar asıllı Alman Andras Adorjan ve master-class (ustalar sınıfı) öğrencilerinin, ağustos böceklerinin de eşlik ettiği konserinde adeta büyüleneceğiz...

İki kız kardeşin hayali

Binanın satın alınıp akademiye dönüştürülmesinin hikayesine gelince... Biri piyanist, diğeri mimar iki kız kardeş, Urla’da birlikte 2000’de sahip oldukları Rum evini, aynı amaç için kullanmaya karar verirler. Piyanist İnci Coşkuner’in, uzun yıllardır hayali olan müzik akademisi idealini mimar kardeşi Sedef Tunçağ’ın da desteklemesiyle bina onarılmaya başlanır. 130 yıllık olduğu sanılan koruma altındaki tarihi yapı, 2009 Haziran’ından itibaren UMA Urla Müzik Akademisi’ne hizmet ediyor. Kardeşlerden mimar Sedef Tunçağ, hikayeyi şu cümlelerle anlatıyor:
“İlk gördüğümüzde, ayakta, dimdik ve sağlam bir ev olarak dikkatimizi çekti. Satın aldık. Amacımız müzik evi haline getirmekti. Bu yaşa kadar olan birikimimizi aydınlığa dönüştürmek istiyorduk. Urla’ya geldiğimizden bu yana düşüm, Zafer Caddesi’ni , elimizde kalan son eski dokuyu koruyarak kültür ve sanat sokağı haline getirmek. Master - class kursları düzenlemeye başladık. Birer hafta usta virtüözlerden yararlanmalarını sağlıyoruz. Haziranda fagot kursuyla başladık. Bu tip master- class’lar Türkiye’de çok az.”
UMA’nın kışın da faaliyette bulunacağını ekleyen Tunçağ, “Kışın tek günlük, küçük atölyeler düşünüyoruz” diyor. 

Açılış Tolga Alpay’la...

UMA’da ilk master-class’ı 25 Haziran’da Tolga Alpay açtı. Alpay, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın fagot grup şefi.
UMA’da 13-17 Temmuz arasında master-class’ına devam eden dünyanın en ünlü flütçülerinden Macar asıllı Alman Andras Adorjan ise hem orkestracılığıyla hem dünyanın en prestijli flüt yarışmalarının başkanlığını yapmakla hem de bilinmeyen eserleri gün yüzüne çıkarmasıyla ünlü. Biz de UMA’yla tanıştığımız gün, Adorjan’ın notalarıyla buluştuk.
UMA’yla tanışmak isteyenlere... 2009 yaz ustalık sınıfları programı şöyle:
28 Temmuz-2 Ağustos/Hansjörg Schellenberger (Berlin Filarmoni Orkestrası-obua)
10-15 Ağustos/ Heidi Litschauer (Salzburg Mozarteum Üniversitesi-viyolonsel)
23-29 Eylül/Guy Dangain (Consvervatoire national superieur de Musique de Paris-klarnet)