Ölümsüz aşkları düşündüm bugün... Durup düşündüğümde, önce sizin bizim gibi insanlar geldi gözümün önüne. Belki o günün içinde sıradan olan, ama unutulmaz aşk hikayelerini hatırladım onların. Çok uzağa gitmeme gerek yoktu. Çoğu hikaye hemen yanıbaşımızdaydı, çoğu da gazete sütunları arasından sıyrılıp geliverdi zaten. ‘Ölümsüz aşk’ deyince ilk aklıma düşen, 40-50 yıllık çiftlerden biri ölünce diğerinin de birkaç saat, birkaç gün, birkaç hafta sonra diğerinin ardından gitmeleri oluyor nedense...
40-50-60 yıl bir yastığa baş koymuş ninelerin, dedelerin, amcaların, teyzelerin hikayeleri... Birinin göçüp gitmesine dayanamayan da peşinden son nefesini veriyordu işte! Daha geçen hafta bir arkadaşımın anneannesinin yüreği, 40 gün önce yorulan kalbine yenilen dedenin ardından daha fazla dayanamadı, duruverdi.
Unutulmaz aşk mektupları...
Böyle hikayeler sadece sıradan insanlarda değil elbet. Elbette devlet adamları, liderler, siyasetçiler de aşık olur. Hatta diktatörler de... Ve onlar da ölümüne sever. Dünyaya hükmeden anlaşmalara imza atan o eller de unutulmaz aşk mektupları yazar. Ulusların kaderini belirleyen etkileyici konuşmaları yapan o adamların, kadınların da ağızlarından aşk sözcüleri dökülür.
Yazarlık iki dersinde, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde bölüm başkanı olan hocamız Prof. Dr. Murat Tuncay, arkadaşlarımınkileri bile unutamayacağım bir ödev vermişti. Ünlü devlet adamlarının, kralların, kraliçelerin, prenseslerin, diktatörlerin tarih sayfaları arasında ayrıntıları yok olup gitmiş hikayelerini araştırmış, onlardan oyun karakteri çıkarmıştık. Sonra, kurayla çektiğimiz iki karakteri tek hikayede buluşturmuştuk.