Banu Şen

Banu Şen

banu.sen@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ölümsüz aşkları düşündüm bugün... Durup düşündüğümde, önce sizin bizim gibi insanlar geldi gözümün önüne. Belki o günün içinde sıradan olan, ama unutulmaz aşk hikayelerini hatırladım onların. Çok uzağa gitmeme gerek yoktu. Çoğu hikaye hemen yanıbaşımızdaydı, çoğu da gazete sütunları arasından sıyrılıp geliverdi zaten. ‘Ölümsüz aşk’ deyince ilk aklıma düşen, 40-50 yıllık çiftlerden biri ölünce diğerinin de birkaç saat, birkaç gün, birkaç hafta sonra diğerinin ardından gitmeleri oluyor nedense...
40-50-60 yıl bir yastığa baş koymuş ninelerin, dedelerin, amcaların, teyzelerin hikayeleri... Birinin göçüp gitmesine dayanamayan da peşinden son nefesini veriyordu işte! Daha geçen hafta bir arkadaşımın anneannesinin yüreği, 40 gün önce yorulan kalbine yenilen dedenin ardından daha fazla dayanamadı, duruverdi.

Unutulmaz aşk mektupları...
Böyle hikayeler sadece sıradan insanlarda değil elbet. Elbette devlet adamları, liderler, siyasetçiler de aşık olur. Hatta diktatörler de... Ve onlar da ölümüne sever. Dünyaya hükmeden anlaşmalara imza atan o eller de unutulmaz aşk mektupları yazar. Ulusların kaderini belirleyen etkileyici konuşmaları yapan o adamların, kadınların da ağızlarından aşk sözcüleri dökülür.
Yazarlık iki dersinde, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde bölüm başkanı olan hocamız Prof. Dr. Murat Tuncay, arkadaşlarımınkileri bile unutamayacağım bir ödev vermişti. Ünlü devlet adamlarının, kralların, kraliçelerin, prenseslerin, diktatörlerin tarih sayfaları arasında ayrıntıları yok olup gitmiş hikayelerini araştırmış, onlardan oyun karakteri çıkarmıştık. Sonra, kurayla çektiğimiz iki karakteri tek hikayede buluşturmuştuk.

Diktatörler de ölümüne sever


Hitler ve Eva Braun
Beni en etkileyenlerden biri Hitler’in hikayesiydi. Gerçi Adolf Hitler yüzlerce kadınla aşk yaşamıştı ama Eva Anna Paula Braun’la yaşadığı aşk, birlikte intihar etmeleriyle de tarihe geçmişti. Eva Braun’un adını duyduğumda, önyargıyla, “İnsan Hitler gibi bir adama nasıl aşık olur?” diye düşünmüştüm. Arkadaşımın araştırması sınıfta okunurken de, “Vay be” diye düşünmeden edememiştim. Neredeyse tüm dünyanın nefret ettiği bir diktatörü, bir aşkın nasıl hizaya getirdiğine hayret etmiştim. Eva Braun, Hitler’i bir Führer olarak değil ama bir insan olarak sevmiş. Hitler’e olan aşkı yüzünden birçok fedakârlığa katlanmış. Tek istediği Adolf’u ile evlenmek, ‘Bayan Hitler’ olmak olmuş.
Hitler’in 2. Dünya Savaşı’nda mağlubiyetinin kesinleştiği Temmuz 1944’te ona yazdığı mektubu, “Seni ilk gördüğüm andan itibaren her yerde ölüme giderken bile takip etmeye karar verdim, senin aşkın yaşamımın yegane sebebidir” diye noktalayarak adeta kaderini çizmiş...
Braun ve Hitler, 29 Nisan 1945’te saklandıkları sığınakta evlendiler. Ne dokunaklıdır ki, evlilikleri saatler sürdü. 30 Nisan’da sığınaktaki herkesle vedalaşıp odalarına çekilip intihar ettiler. Ölüme birlikte gittiler. Adolf Hitler ve Eva Braun’un aşkı da ölümsüz aşktı. Onlar da ölüme birlikte gitti.
Şimdi tüm bunlar nereden mi çıktı? Olur olmaz her şeyde ayrılığı seçen, her tartışmada boşanmaya kalkan zamane gençleri görsün diye. Hitler gibi bir adam için ölmeyi seçebilen kadınlar olduğunu, Hitler gibi bir adamın bile aşık olup ölüme de aşkıyla gittiğini görüp de durup kendilerine bir baksınlar diye çıktı...