Banu Şen

Banu Şen

banu.sen@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İnsan en çok sevdiğini en çok üzermiş... En çok sevdiğine en çok kızar, en çok kırılır, en çok takılırmış. Nazı da en çok sevdiğine geçermiş. İzmir Sanat da benim bu kentte en çok sevdiğim sanat kurumlarından biri... Bu güne kadar en acı eleştirileri ama yeri geldiğinde de en tatlı eleştirileri İzmir Sanat için yazdım. Dikkate alınacağını biliyordum...
İzmir Sanat’ın aile gibi sıcak kurumsal kimliğinin, olumsuzu olumluya çevirebileceğini tahmin ediyordum.
2008 - 2009 Yıllık Program kitapçığını gördüğümde şaşırmadım dersem yeridir...
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, kitapçığın ilk sayfasında İzmirli sanatseverlere şöyle sesleniyor: “İzmir Sanat, kültür ve sanat çalışmalarımızda özel bir yere sahiptir. Kentimizin belli başlı kültür ve sanat kurumları arasında, yıllardır başarıyla çalışan İzmir Sanat, inanıyorum ki önümüzdeki sanat döneminde de, bu niteliğini daha da koruyacak, övüncümüz olmayı sürdürecektir. Ülkemizin ve dünyanın önemli sanatçı ve topluluklarını ağırlayacak bir programla, toplumun her kesimine seslenecek olan İzmir Sanat, her zamanki gibi, en güzel karşılığı hemşehrilerimizin göstereceği yoğun ilgiyle alacaktır.”
Başkan Kocaoğlu’nun bu sözlerini, program kitapçığının içindeki sayfalar tek tek doğruluyor adeta. Pazartesi akşamı gerçekleşen Gianna Fratta’nın yönettiği Carmina Burona’lı açılış konserini bu hafta, İzmir Ensemble’ın Oda Müziği konseri, Yelena Shekalyova’nın piyano resitali, Keman Piccolo Konseri ve Kalkedon Nefesli Beşlisi’nin konseri izledi. Program öyle kaliteli ve dolu ki! Yazmakla bitmez. Bu ay gerçekleşecek olan İzmir Caz Günleri, “Festivallerden” başlıklı film gösterimleri... Kısacası çocuk tiyatrosundan sinemaya, plastik sanatlardan tiyatroya, konferans ve panellerden, ulusal uluslararası etkinliklere uzanan geniş bir program duruyor önümde.

Siz de koltukların hakkın verin(!)
“İlk gittiğim günü hatırlıyorum... Her birinin ayrı anısını olan, Kültürpark’ın yıllanmış ağaçlarının da bulunduğu bahçede önce nefes almıştık. Ardından da İstanbul’dan gelen bir tiyatro topluluğunun oyununu izlemiştik... Bahçesi cıvıl cıvıldı. Bir yandan fuayedeki sergiyi gezenler, bir yandan başka bir organizasyon için gişede bekleyenler... Kültürpark’ın içindeki İzmir Sanat’ı böyle sevmiştim... Ve benim gibi düşünen bir çok dostla da öyle tanışmıştım” diye başlamıştı en son yazdığım İzmir Sanat konulu yazıya. Yaz bitti... Ama sezon başladı. Sonbahar tatlı tatlı gösterdi yüzünü. Açık havadan kapalı salonlara taşınıyor etkinlikler. Sonbahar, Kültürpark’ta başka güzel. Hele de İzmir Sanat’ın huzurlu bahçesinde. Her şeyin üstünüze geldiği, nefes bile alamadığınızı düşündüğünüz bir akşamüzeri soluklanın İzmir Sanat’ın bahçesinde. Fuayede bir sergi karşılasın sizi. Sonra kurulun koltuklara... Ya bir konser ya da bir tiyatro, değiştirsin sizi. Bu sezon İzmir Sanat adının hakkını veriyor... Siz de koltukların hakkını verin(!)