Banu Şen

Banu Şen

banu.sen@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TATİL köylerinde, “Beach Voleeey!” diye bağıran animatörlerin arkasından, daha çok göbekli amcaların koşup turistlerle kaynaşmaya çalıştığı bir aktivite olarak bilirdik. Sıcaktan bunalmış tatilciler, denizin kenarında kumların üzerinde tepişirdi. Toz-toprak içinde kalmak sorun değildi nasıl olsa.... Maç bitti mi atla denize! Ne çok aşklar da yeşermiştir kimbilir plajdaki o kumların arasında? Plaj voleybolu eğer yanlış bilmiyorsam böyle girdi bizim hayatımıza.
Plaj voleybolu yaz olimpiyatlarına dahil edildikten sonra Türkiye’de de sahil kentlerinde popüler oldu.
Dünyada nasıl ortaya çıktığı ise hayli ilginç. Güney Kaliforniya’da popüler olmadan önce, ilk kez Hawai Dirsekli Kano Kulübü (Outrigger Canoe Club) tarafından Honolulu, Waikiki plajlarında oynandığı kaydedilmiş. Dalga olmadığı için sörf yapamayan, sıkılan sörfçüler tarafından 6 kişiyle oynanmış. En ünlü ve eski oyuncusu, Su Adamı lakabıyla, Duke Kahanamoku...
1920’de Santa Monica, Kaliforniya’da deniz üstünde oluşturulan kum adacıklarında plaj voleybolu için alanlar ayrılmış. Plaj kulüpleri kurulmuş. 1924’te kulüplerarası organizasyonla ilk plaj voleybol turnuvası düzenlenmiş. İlk önceleri 6 kişiyle dışarıda oynanan voleybol gibi oynanmış. 1930 yazında Pablo lakaplı Paul Johnson, 6 kişi bulamadığı için 4 kişiyle oynamayı denemiş ve böylece modern iki kişilik plaj voleybolu kuralı gelişmiş. 1996 Yaz Olimpiyatları’nda (Atlanta, Amerika) ilk kez oynanarak olimpiyat dalı olmuş. Böylece plaj voleybolu, Güney Kaliforniya’dan çıkarak tüm dünyada oynanan bir oyun olmuş, İsviçre gibi sahili olmayan ülkelerde dahi oynanır hale gelmiş...
Bizdeki en ilginç hikaye ise tam böylesi Türkiye’de olur cinsinden. 4-5 yıl önce İstanbul Caddebostan Plajı’nın olduğu yerde derme-çatma bir saha kurulduğunu, önce filesinin çalındığını, sonra da sahanın tamamen uçurulduğunu okumuştum bir yerlerde.
Benim plaj voleyboluyla ilgime gelince... Yazlık evimizin tam önü sabahları ve akşamüzerleri plaj voleyboluna ayrılmış durumda. Yandaki otelcilerle sitenin gençleri turnuvalar düzenler, biz de güneş batarken onların eğlencelerini izleriz. Şans bu ya İzmir’de oturduğumuz evin de tam önü plaj voleybolu sahası oldu. Atatürk Spor Salonu’nun önündeki boş beton alanın birkaç ay önce, havuza benzer biçimde çevrildiğini gördüm. “Ne oluyor?” diye sorup-soruşturunca Türkiye Voleybol Federasyonu’nun burayı uluslararası müsabakalar düzenlemek üzere plaj voleybolu sahası yaptığını öğrendim. Sonra zaten saha çıktı ortaya. Haberleri yapıldı. Nisanın ilk haftası turnuvayla açılışı da... Kumu özel olarak taa Akhisar’dan turnuva için yetiştirilmişti.
Turnuva daha başlamadan ve sahanın etrafına tribünleri bile konmadan bir teyzenin aradan sıvıştığını görünce çok sinirlenmiştim. Görevliler orada çalışırken, bir anlık boşluğu fırsat bilen bu orta yaşlı teyze, zincirinden tutup gezdirdiği koca köpeğini kumların arasında bir güzel salmış, köpek de ihtiyaçlarını gidermişti. Tam uyaracakken bizim teyzenin yine sıvışıp gittiğini görmüştüm. Söyleyemediklerim içimde kalınca çok kızmıştım.
O boş alan plaj voleybol sahası olunca çok sevindik mahallelilerle biz. Renk gelmişti, turnuva da çok eğlenceli geçmişti. Ama gel gör ki şimdi o kadar yalnız duruyor ki o saha... Bırakın Avrupa’yı aratmayan plaj voleybolu görüntülerini, neredeyse göbekli tatilcileri bile arayacak haldeyiz. O özel kumun başına başka neler gelip-gelmediğini de bilmiyorum ama yine Türk hikayesi misali, Caddebostan’daki sahaya olanlar olur diye korkmuyor da değilim.
Bir sabah kalktığımızda ortadan kaybolmuş görürsek şaşırmayacağım. Bari özel turnuvalar düzenlense de bir işe yarasa artık o saha!
Balkonumdan plaj voleybolu manzaraları şimdilik bu kadar!