Arkadaşımız Sertaç Koç dün yazdı.
Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi’ndeki 202 eser kayıp. 46 eser sahteleriyle yer değiştirildi. Ve 27 eserin de orijinalliği şüpheli. Bu ihbarla açığa çıkarılan eski müze müdürü Ömer Osman Gündoğdu, görevden alındığı süreçte eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın imzasının taklit edildiği iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulundu. Savcılık, suç duyurusu üzerine harekete geçti. Bakalım ne olacak?
Bense bu vesileyle İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nden bir zamanlar Anadolu’ya gönderilen ve geri gelmeyen eserlerle ilgili suç duyurumu tekrarlamak istiyorum.
Söz konusu 468 tablonun 1993 yılında iadesi için açılan soruşturmaya ne oldu?
Antrepoda yeni müze yapılıyor. Bu yepyeni bir başlangıç demek.
Müzenin koleksiyonuna özel olarak bu müze tasarlanıyor.
Bu müzenin koleksiyonunda şu aşağıda sıralayacağım resimler var mı?
Lütfen yetkililer açıklasın...
Bu konu da artık kapansın!
Arif Kaptan- Paris Sen Nehri
Avni Lifij Servili Manzara
Halil Paşa- Peyzaj Kotra
Halil Dikmen-Yörükler
Halil Dikmen-Marmara’ya doğru
Turgut Zaim-Tren Beklerken
Mihri Müşfik-Natürmort, pastel.
Eren Eyüboğlu-Buğday Dibeği
Nurullah Berk- Ütü yapan Kadın
Bedri Rahmi Eyüboğlu- Eski Evler
Ruhi- Uyuyan Kedi
Namık İsmail-Denizde Vapur
Namık İsmail-Son Mermi
Hikmet Onat- Sonbahar
Eşref Üren- Ankara Fidanlığı
Ali Çelebi- Çiçekler
Nazmi Ziya- Tophane Nusretiye Camii
Orhan Peker-Çayırda
Cemal Tollu- İki Lüfer
Refik Epikman- Tophane Camii
Şeref Akdik- Mezalimi köy mektebinde talebe kaydı
İbrahim Çallı- Osman Çavuş
İran’ı örnek gösteren zihniyet
Bazı arkadaşlarımız, içinden geçtiğimiz şu zor zamanlarda, Türkçelerini unutup tamamen İngilizce yazarak sosyal medyada adeta 24 saat Türkiye’de olup biten her türlü anti demokratik tutumu bir muhabir titizliğinde dünyaya duyurmaya çabalasalar da bir yabancı gazetecinin Türkiye’de demokratik seçimle iktidara gelmiş bir iktidar yokmuş gibi, “ayaklanma ve ayaklanma sırasında sanatçıların yapması gerekenler” başlıklı oryantalist yazılarına tahammülümüz olmamalı. O kadar da değil.
Abigail R. Esman onlardan biri...
“...yön tayin etmenin zor olabileceği bir anda Türkiyeli sanatçılara İranlı komşularından ilham alabilirler”, diye yazmış.
“Newsha Tavakolian, Farhad Moshiri ve merhum Sadegh Tirafkan gibi İranlı fotoğrafçı ve sanatçılar baskı altında tutulan bir halkın ve o halkın umutlarının- nabzını tuttukları işleriyle, dünyanın dikkatini celb edip hayal gücünü ateşlediler” de demiş.
Esman, daha da ileri gitmiş. Sağolsun...
“Gezi Parkı’nda hemen bir portatif kütüphane kurulduğu gibi, bir müze de kurulabilirdi” diyerek...
Zaten kuruluyor sevgili Abigail R. Esman. Bir Vandalizm müzesi. Bütün sanatsal müdahaleler orada sergilenecek. Direniş tarafından tahrip edilmiş her şey...
Muhtemelen o kırık fıskiye de...
Fikir, Ankara büyükşehir belediye başkanına ait.
Aynı fikre sahip olmanız da bence bir tesadüf değil. Sanatın sanırım en büyük gücü burada. Anında birleştiriyor bütün ahkam kesenleri.
Aklınca “devrim yanlısı” yazı yazdığını sanan Batılı gazeteciyi “devrim karşıtı” yapabiliyor bir anda...
İşte bunu seviyorum.
Müzenin açılışı için iyi bir yazı bekliyoruz Esman’dan...
İşte o yazıda Türkiye sanatına biçtiği “Alman Dışavurumculuğu” ya da Anglo-Amerikan Pop Art’lığından hareketle yeni bir Jön Türk Vandalizm’ini dünyaya duyurabilir.