Ayşegül Sönmez

Ayşegül Sönmez

a.sonmez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dersimiz Kürtçe

Artuklu Üniversitesi Kürdoloji Enstitüsü’nü ziyaret ettik. Tezsiz yüksek lisans bölümünden mezun olacak kalabalık bir grup öğrenci bizi karşıladı.
FOTOĞRAFLAR: YAVUZ ÖZDEN

Bu kez dersimiz Kürtçe. Mardin Artuklu Üniversitesi Kürdoloji Enstitüsü’ndeyiz. Bölümün tezsiz yüksek lisans programından mezun olmak üzere olan 500 öğrenciden büyük bir bölümü bizleri karşılıyor.
Enstitü kurucusu Prof. Kadri Yıldırım, bölümün hocalarından İbrahim Bingöl, Ramazan Çeçen, Ahmet Tarı ve Perwiz Cihani’yle tanışıyoruz.
Ders programındaki Modern Kürt edebiyatı dersinden Ramazan Çeçen sorumlu. Çeçen’e Mehmet Uzun’dan başka modern Kürt edebiyatı yazarlarının kim olduğunu sorduğumuzda haklı olarak alınıyor. Çünkü onun da bir romanı var. Türkçeye çevrilmemiş. Özellikle çevrilsin istememiş. Önce Kürtçe okunsun istemiş.
“Türk” yayıncıların monopolik tavrı yüzünden Mehmet Uzun’dan başka kimseyi bilmediğimizi düşünüyor.
Kürtçe çevirmeni, öğretim üyesi İbrahim Bingöl’ün de bu konuda sıkıntıları var. Bingöl, Kürtçe roman, şiir gibi kitapların üretilmemesinden değil, Türkçeye çevrilmesi için talebin olmamasından şikayetçi.
Enstitünün ilginç hocalarından İranlı Perwiz Cihani kitaplarını getiriyor bizlere. Öğrencilerin favori hocalarından Cihani, içinden geldiğinde dersin ortasında doğaçlama şiir okumasıyla tanınıyor. Cihani’nin bir kitabı içinden su geçen Kürtçe deyişler derlemesi, Hezarav.
Bir başka öğretim görevlisi de Londra’daki SOAS Üniversitesi’nden Kürtçe aşkı yüzünden bir süreliğine İngiliz karısıyla Mardin’e taşınan Prof. Ahmet Tarı.
Ahmet Tarı, “derdim dilimdi, dilim için buradayım” sözleriyle aslında odadaki bütün öğrencilerin duygularını özetliyor.
Hepsi Kürtçe için burada. Mizgin Kerboran, Narin Arap, Nesrin İlek ve bütün öğrencilerin derdi Kürtçe.
Bu 25 bin atasözüne, 120 bin kelimelik sözlüğe sahip dilin peşinde evlerini, eşlerini, kentlerini bırakıp Mardin’e gelmişler.
Mezun olmalarına çok az var. Fakat MEB’in formasyonları olmadığı için seçmeli Kürtçe dersi vermek üzere onları okullara tayin etmeyeceğini bilmek onları derin bir hayal kırıklığına uğratmış.
Peki ama bu öğrencilerin ataması gerçekleşmezse MEB’e bağlı 35 bin öğrencinin Kürtçe ders ihtiyacını kim karşılayacak?
Başta Genel Yayın Yönetmenimiz Derya Sazak, onlara bu durumun değişmesi için elimizden geleni yapacağımız sözünü veriyoruz.
Ahmet Tarı en son Almanya’da katıldığı dil konferansında bir Alman dilbilimcinin Kürtçe için söylediklerini aktarıyor.
“Kürtçe dilbilimcilerin cenneti bir dil...”
Ama en güzelini öğrenciler söylüyor ve hep bir ağızdan...
“Hiçbir dil bir diğerinden daha zengin ya da fakir değil. Her dil zengin. Bunu anlayın artık...”

Haberin Devamı

Dersimiz Kürtçe

Haberin Devamı

Ahmet Türk: ‘İskoçlar dillerine tekrar kavuştu’
Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk, Kürtçenin destanları, şarkılarıyla Kürtler kapalı bir toplumken yaşayabildiğini fakat kapitalizmin kitle iletişim araçlarıyla bu dilin artık yaşamasının mümkün olmadığını ifade ediyor.
Eski baro başkanı, siyasi ceza davalarına bakmasıyla ünlü avukat Cemal Artık, ilkokul anılarını anlatıyor. İlkokul çocuğuyken öğretmenine her Kürtçe konuştuğunda verdiği on kuruşu hatırlıyor. Arapça konuşanların da beş kuruş vermek zorunda kaldığını hatırlatarak... İki avukat babası Cemal Artık, kızlarına Kürtçe öğretmemiş. Öğretmediğine de zaman içinde pişman olmuş. Ahmet Türk, Kürdoloji enstitüsü kurulmasının yetmeyeceğini düşünüyor. “Bir dil ekonomik alanda devletin içinde işlerliğini sürdürmezse yaşamaz.” Türk, en son Avrupa Parlamentosu’nda öğrendiği bir bilgiyi paylaşıyor: “İskoçça konuşan yüzde beş kişi kalmış. İngiliz hükümetinin yaptığı bir reform paketiyle bu yüzde kısa bir süre sonra yüzde kırka çıkabilmiş. Bu önemli bir örnek.”
Aziz Baran, Roj TV seyrettiği için çanakları sayesinde tespit edilen ve gözaltına alınan insanları, Reşat Kaymaz, naylonlara sararak toprağa gömdükleri Kürtçe türkü kasetlerini anlatıyor.
Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan’ın tespiti önemli. Kürtçenin Türkçe gibi Cumhuriyet’le birlikte alfabesinin değişmesi gibi bir kesintiye uğramamasının çok önemli bir avantaj olduğunun altını çiziyor. Gökkan’a göre her ne kadar Kürtçe yasaklandıysa da anaların dilinde, ninnilerinde yaşatıldı. Bir sabah uyanıp Kürt halkları kendi mezar taşlarını, el yazılarını okuyamaz olmadılar.