Şu hayatın içinde kolayına kaçmayı nasıl da seviyoruz! Her şeyin en kolayı olsa, hiç zorluk çekmeden her işimiz hallolsa bayılırız!
Ancak hayat öyle programlanmış değil. Yani siz istediğiniz kadar kolayına kaçın, o sizi zorlu bir sınav yapmadan yollamıyor!
Hemen hemen herkesin bir konfor alanı vardır. Kendini güvende hissettiği, dışına çıkmayıp içinde kaldığı zaman pek de sorun yaşamadığı, alışkanlıklarıyla donatılmış, bildiklerinin bilmediklerinden çok olduğu, belirli bir rutinin içine yerleştirilmiş, yeni bir şeyler keşfetmeye değil var olanı korumaya odaklanmış bu sisteme konfor alanı diyebilirim.
Buna mutluluk tuzağı da diyebiliriz. “Ben burada mutluyum, rahatım, bu alanın dışına çıkmamam daha iyi olur” diyen bir zihniyetin esiri olduğunuzda belki rahat ama yerinde sayan bir konumda kalırsınız.
***
Konfor alanı demek, gelişmiş, her şeyi tamam, eksiksiz bir yaşam değil. Sadece rahat ettiğimiz, kendimizi zorlamak zorunda kalmadığımız bir yaşam tarzı!
Konfor alanımdan çıkmadığımda eksiklerimle yüzleşmek, onları onarmak, kendimi ortaya çıkarmak için uğraşmak zorunda kalmıyorum.
Hayat orada öylesine kolay ve bildiğine akıyor ki!
Hazzı erteleyememek
Bebeklikten itibaren haz odaklı yaşarız.
Haz veren şeylerin peşinde koşar, acı veren şeylerden kaçarız.
Bir de hazzı erteleyemeyen kişiler vardır ki yetişkinlik döneminde bile çocukça isteklerinin hemen olmasını isterler.
“Şimdi ve hemen istiyorum” diyerek çikolatasının arkasından ağlayan bir çocukla, istediği bir şeyin gecikmesine tahammül edemeyen bir yetişkinin farkı yoktur.
Çocuklarımıza da hazzı ertelemeyi öğretmek önemli bir ebeveynlik bilgisidir.
Hazzı ertelemeyi bilerek yetişen kişiler yaşamın zorluklarına göğüs germeyi daha iyi öğrenir. Zorlukların üstesinden gelip, hazzın tadını çıkarmak sürekli zorluklardan kaçıp sonunda büyük bir sıkıntıyla yüzleşmek iyidir.
İsteklerini erteleyemeyen kişiler ilişki sorunları yaşarlar.
Hem özel ilişkilerinde hem de iş hayatında birlikte oldukları kişilere zorluk çıkarırlar. “Şimdi ve burada, hemen olsun, ben bekleyemem, şimdi istedim, şimdi olmalı, olmazsa sorun çıkarırım, olana kadar hep bu isteğimde takılı kalırım, seni de yıldırırım, kendimi de huzursuz ederim” diyenler işte hazzı erteleyemeyenlerdir.
“Alıştığım, bildiğim yerden çıkarsam sıkıntılı olacağını biliyorum ve esasında bu sıkıntıyı göze alamıyorum” diyorsanız işte siz bu konfor alanınıza iyice yayılmışsınız demektir.
Ancak konfor alanından çıkmadan da tam anlamıyla öğrenme olmuyor. Yaşamadan, bilmeden öylece bir sığınakta kalınca dış dünyayı deneyimlememiş oluyorsun.
Birçok kişi konfor alanından uzaklaşamadığından yıllardır aynı işi yapıyor, aynı yolu kullanıyor, aynı yemeği yiyor, ortalama bir başarıyla tatmin oluyor, tekdüze bir hayat yaşıyor.
***
Belirsizliği tolere edip, biraz riski göze almadığımızda öğrenme duraklıyor.
Körelmemek için biraz cesur olmak gerekiyor. Paniğe kapılmanıza sebep verecek kadar değil ama yeni şeyler deneyimleyip, gelişen kendinizle gurur duyabilecek kadar konfor alanınızdan dışarı minik adımlar atın. Alışkanlıklarınız sizi hep oraya geri çağıracaktır. Ne kadar tutarlı bir şekilde yeni deneyimlere izin verirseniz, konfor alanınınız o kadar genişler. Mesela spor yapmak istiyorsunuz, iç sesiniz “ne gerek var şimdi, evde otur diyet yap, zayıflarsın” diye motivasyonunuzu kırıyor.
Spor salonuna gitmek, spor eşyaları almak bile içinizden rahatınızın bozulacağı sinyali verdiği için hemen alışkanlıklarınıza geri dönmek istiyorsunuz.
Hep arabayla gittiğiniz bir yere bisikletle gitmek yeni bir adımdır, içinizden “bisiklet tehlikeli ve yorucu” diyen iç sesiniz aslında maceraya atılmak istemiyor, bildiği gibi yapmak istiyor. Onu dinlediğinizde yeni bir şey deneyimlemeyi ıskalamış oluyorsunuz.
Sizin konfor alanınız ne? Hiç düşündünüz mü? Önce onu iyi belirlemek gerekiyor.
Tabii ki güvenli hissettiğiniz, sınırları sizin tarafınızdan çizilmiş, özel bir alanınız olsun. Önemli olan bu alanın tutsağı olmayın.
Zaman zaman öğrenmek ve gelişmek adına buradan cesaretle çıkın, istediğiniz gibi olmazsa geri dönersiniz.
Başardığınızda ise gelişip, kendinizi daha çok seversiniz.
