Türkiye’nin sadece kayak değil dağ turizminde de büyük potansiyeli var. Dağ turizmini çeşitlendirmek ve bütün yıla yaymak hedef olmalı. İşte bu noktada tartışılmaz bir başka çekim noktası devreye giriyor: Gastronomi.
Kayak sezonunun ömrü kısacık. Üstelik çok değişken. Sezon başında kar yağdı mı yağmadı mı derken, bu sefer eridi mi, bu hafta son defa kayabilir miyiz muhabbeti başlıyor. Bazen sezon kısacık olurken, bazen de bu seneki gibi üst üste gelen kar yağışlarıyla kış keyfi uzuyor. Değişen iklim koşulları kayak ve kış sporları meraklıları kadar tesis işletmecilerini de endişelendiriyor. Artık yatırımlar dağlarda sadece kış turizmi için değil, yazın da faal olarak kullanılabilecek şekilde yapılıyor. Geçen hafta Avusturya Başkonsolosluğu Ticaret Ofisi’nin Erciyes Kayak Merkezi’nde düzenlediği ‘Kış ve Dağ Turizmi Altyapı Zirvesi’nde bütün katılımcıların vurguladığı ortak nokta dağ turizminin çeşitlendirilmesi ve bütün yıla yayılması üzerine oldu.
150 yıllık geçmişe sahip
Avusturya, kayak turizminde 150 yıllık geçmişe sahip ve dünyadaki kayak turizminin yüzde 75’ine hâkim. Dolayısıyla dünyadaki en tecrübeli ülke, aynı zamanda en gelişmiş altyapı ekipmanlarına sahip. Avusturya’nın Ankara Büyükelçisi Johannes Wimmer, Avusturya’da kayak turizminin çok önemli bir sektör olduğunu, ülke gelirinin yüzde 7.5’inin bu sektörden sağlandığını, bunun da yaklaşık 40 milyar euro yaptığını hatırlattı. Wimmer, Türkiye’nin de çok güzel bir potansiyele sahip olduğunu vurguladı. Erciyes A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Cahid Cıngı da Türkiye’nin sadece deniz-kum-güneş üçlemesinden çıkıp Avusturya’dan örnek alarak dağlara yönelmesi gerektiğinin altını çizdi.
Çocuklara tema parkları
Innsbruck Üniversitesi’nden Sürdürülebilir Turizm Uzmanı Doç. Dr. Robert Steiger ise, Avusturya’da kayak merkezlerinin iklim değişikliğine bağlı olarak risk değerlendirmeleri yaptığını belirtti. Kayak yapmayan insanların da büyük bir potansiyel kitle oluşturduğunu belirten Steiger, bu yatırımlara örnek olarak çocuklara yönelik tema parkları, dağ yürüyüş rotaları, alternatif sporlar gibi çeşitlenmiş bir turizm anlayışı olmasının öneminin altını çizdi.
İşte bu nokta Türkiye için çok geçerli. Malum bizde yazın yaylaya çıkma adeti vardır. İnsanlar serin yerlere kaçmak ister, yazın yaylalar şenlikli olur. Ayrıca mesireye çıkmak, Nevruz’dan Hıdrellez’den başlayarak yaz boyunca açık havada piknik yapmak Anadolu insanın tutkusudur. Hele Erciyes, Palandöken gibi kent merkezine yakın kayak merkezleri hafta sonları kayak yapmayan kitleler için de çekim noktasıdır.
Yüzde 3’ü kayak yapıyor
Dağ resortları master planı yapan 202 yıllık deneyim sahibi Input firmasının temsilcisi Hannes Triebnik dünyada artık iklim değişikliğinin tartışılmadığının, buna nasıl uyum sağlanacağının konuşulduğunu vurguladı. Triebnik, AB’de insanların yalnızca yüzde 3’ünün kayak yaptığını, insanları dağa çekmek için doğal güzellikleri kullanarak turist getirmeyi başarmak gerektiğini söyledi. Türkiye’nin bu anlamda büyük potansiyeli olduğunun altını çizerek, sadece yabancıları değil, yerli turistleri de dağlara çekmek gerektiğini ifade etti. Nitekim Input firması özellikle Doğu Karadeniz’de şimdiden bazı projelere imza atmış.
Malum insanın açık havada karnı acıkıyor, biraz hareket de eklenince iyi yemek yenecek bir ortam aranıyor. Üstelik bizim beldelerimizde yerel yemekler yönü çok güçlü. Dünyada da artık kayak merkezleri yıl boyu açık gurme mekanlara yer veriyor, sadece büyük kitlelere değil, seçkin gurme müşteriye ve üst düzey lüks deneyim arayanlara hitap ediyor. Avrupa’daki kayak merkezlerinde Michelin yıldızlı lüks restoranlardan geçilmiyor. Önemli olan kaliteye öncelik vermek, gelen ziyaretçilere özgün deneyimler yaşatmak. Kayak merkezlerimizin bu bağlamda kendilerine has, özgün yemek deneyimlerini oluşturmaları şart!